Kelime Sayısı:1065
53 Bölüm
Ronlar VS Kadran
Grup dağılmıştı. Kadran düşünüyordu. Arslan böyle bir ekip nasıl topladığını Kadran uzun bir aradan sonra Panoz ile karşılaşmasına karşın kılıcını çekmeyişi oldukça garipti. Karısının ölümünden sonra her şey bir garipti. Tam savaşı bitti derken onun ölümü ile yeniden kılıçlarını almaya gidiyordu. Onların yanından ayrıldığında oyun içinde oyun düzen içinde düzenin olduğunu anlamıştı. Dünya beş yıl önceki gibi değildi. Borla'nın ölümü kötülerin fitilini ateşlemişti ve 5 yıl içinde Worgreymon etrafında toparlanmaya başlamışlardı. Zafer geldiğinde dağılacak ve yeniden birbirleri ile savaşacak görüntüsü vardı. Beş yıl önce böyleydi yeniden ordunun içerisine girmek istemiyordu. Savaşmak için tek sebebi vardı. Karısının katillerini bulmak Panoz'u geçmek gibi bir amacı dahi yoktu. Yıllar önce Krimorda ölümü beklediği duruma yeniden gelmişti. Onu o zaman Borla çıkartıp kurtarmıştı bu sefer içinde bulunduğu durumda kendisini çıkartacak birisi yoktu.
İki yolcu kendi yollarına düşmüşlerdi. Herkes den uzak sessiz ilerliyorlardı. Ormanları geçtiler bataklıkları geçtiler yolda karşılarına çıkan türlü yaratıkları öldürüp bıraktılar kafalarını kesip peşlerinden bir süre sürüklediler. Gittikleri yerlere ölümü taşıdılar. Masum köylerden geçtiler ateşe verdiler. Kadınları öldürdüler yeni doğan çocukları Kadran Keskin'e nasıl boğulmasını öğretti. Köylerde insanları meydanlara topladılar kafalarını kestiler. Keskin ona soru sormazdı zaten sorsa da Kadran cevaplamazdı. Bunları neden yaptıklarını asla öğrenemeyecekti. O yüzden Kadran ne derse onu yapıyordu. Onunla ilişkisi Kadran ve Borla ilişkisi gibiydi. Borla ona kötülüğü nasıl kötülüğü aşıladı ise. Kadran ona kötülüğü öğretiyordu. İnsanda dağıl birçok yaratığın nasıl paramparça edileceğini çoktan öğrenmişti. Kadran atından indi. Keskin de indi. Kadran atın kıçına tokatlayınca at ileriye doğru atıldı. Keskin hiçbir şey söylemedi. Kadran onu yakalayıp bacaklarının arasına koydu. ''Yere kapan ve başını bile kaldırma'' dedi.
Kadran tehlikeli önceden sezmişti ama yolunu değiştirmemişti. Mesafeyi uzatmaya gerek görmedi. Karşısında kim olduğu anlamak için açık hedef haline gelmişti. Ağaçlara baktı ve etrafına baktı. Borla'nın kullandığı eski silahlardan Bamdal'ı çıkardı. Avcı bıçağı olan bamdal ucu kırılarak ilerliyor ve duruyordu. Bir den fazla düşmanı öldürmek için Borla tarafından yapılmıştı. O sırada ok atıldı. Kadran gelen oklar ile öne eğildi. Koluna ok saplandı aşağıya eğildi Keskin'i korumaya aldı. Ok yağmuru yağmaya başladı ve kesildi. Kadran ondan fazla ok sırtına saplanmıştı. Keskin başını kaldırdı fakat karanlıktı bir şey göremiyordu. Kadran ayağa kalktığında elinde ki bamdal'ı havaya attı. Baldan onun sırtında ki bütün okları kesti ve yere düşmeden tekrar Kadran'ın eline geldi. Kadran baldal'ı beline taktı. Oklardan bir tanesini çıkartırken okların parladığını gördü. Aydınlık gücü ile eklenmiş oklar Ronlar kullanıyordu. Okları çıkartırlar etraf ronlar tarafından sarılmıştı. Ronlar güçlü okları ile saldırı yapmasına rağmen Kadran'ın dimdik ayakta durması ve yüz ifadesi ile acıyı hissetmediğini göstermesi Kadran'ın beş yıl içerisinde neler yaptığını akıllarına bile getiremediler. Çembere aldılar. Silahının olmadığını biliyorlardı. Sadece avcı bıçağı ile kendisini ve yetiştirdiği çocuğu koruyacaktı. Ronların arasında ki komutan konuşmadan Kadran bıçağı yüzüne kadar çekti ve simsiyah bıçağa bakarak.
''Hepiniz bıçağımın tadına bakıp can vereceksiniz. Merhamet yok! Hepinizi geberteceğim zavallılar'' dedi sırıttı yüzü değişmişti. Fakat yüzü karanlık olmadı. Karanlık gücünü bedende kullanmadan saldırı yapacaktı. Bir grup aciz için boşuna gücünü harcamak istemiyordu.
...
Ronların gözleri kör olmuştu. Komutanları bile ne yaptığını farkında varmaz iken Kadran elindeki bıçak ile kollarını kesiyordu. Dövüş başlamadan önce Ronların oldukça mesafesi vardı. Onunla mesafeli dövüşmeyi düşünüyorlardı. Yakın mesafede ne kadar ölümcül olduğunu biliyorlardı. Dövüş sırasında mesafeyi koruyarak dövüşmeyi düşünüyorlardı. Kadran kendi dünyasını gösterdiğinde işler değişmişti onun gücü Ronları bir araya birleştirmişti. Birbirlerine yakın olan Ronlar tek tek devriliyordu. Esen rüzgâr kesilen kemik sesleri ve bağırışlar, iniltiler bazen de ölümün sessizliği. Keskin yerde idi kulaklarını kapatmış korkuyu duymak istemiyordu. Kadran'ın ne yaptığının farkında idi. Onun tarafından uyarılmıştı. Yere çökmüş kulaklarını kapatmış başını ayaklarının arasına almış koymuş öylece bekliyordu. Dünya yeniden normale dönene kadar bekliyordu.
O farkında değildi karanlığın içinden daha karanlık olan Sekvanlar ona yaşlaşmaya başlamış her yönden gelerek onu çembere almışlardı. Onlar ilerledikçe çember giderek daralıyordu. Çember iyice daraldığında sekvanlar durmuştu. Aralarından bir tanesi diğerlerinden bir adım öne çıktı ve yürümeye devam etti. Keskin'in başına geldi ve ona dokundu. Keskin dokunmanın etkisi ile başını yavaşça kaldırmaya başlamıştı. Bunu istemiyordu fakat buna engel olamıyordu. Kadran ne olursa olsun başını kaldırmaması söylemişti fakat o şuanda onun sözünü dinleyecek durumda değil. Sekvan'a bakmak istemiyordu bakınca gözlerini ve hafızasını kaybedeceğini biliyordu çünkü ona bunu Kadran söylemişti. Keskin başını kaldırdı ve ona bakmaya hazırlanırken Diğer Sekvanlar geri çekildiğini anlayan Sekvan başını omzunun üstünden biraz çevirip arkasına baktığında Kadran'ın olduğunu gördü. Sekvan kaçmak için hamle yaptığında göğüs boşluğuna bıçağı sapladı. Diğeri geri çekilerek oradan kaçtılar. Sekvan'ı kendisine çevirip göz göze geldiler. Kadran ''Ben kimim?'' diye sordu. Sekvanın simsiyah gözleri duman formundayken bile dışarıya çıkıyor ve Kadran'ın elbisesine gidiyordu. Sekvan karanlık kaybetmeye başlamıştı, duman bedeni Kadran'nın tarafına geçerken kendisi hızlıca yok oluyor. Sekvan
''Sen ölümü getiren insansın'' dedi. Kadran bıçağı çektiğinde sekvan tamamen izole olup Kadran'ın içine geçmişti. Diğer sekvanlar kaçmıştı çünkü onunla başa çıkabilecek sayıda değillerdi. Son 22 yılda efsane yenmeden efsane olan sadece bir kişi vardı. Sadece insanlar arasında değil karanlık âleminde de efsanelerin nesilleri tükendiği söyleniyordu. Karanlık uzaklaştığında dünyayı tek ettiğinde Keskin ayağa kalkmıştı. Kadran'da ki karanlık güç bir anda yok olmuştu. Savaşın bu kadar çabuk bittiğine başta inanmak istemedi. Ona göre çok hızlı sürmüştü Karanlık tamamen yok olmamıştı yine bazı yerlerde toplanmış yerde bazı yerlerde havada kümelenmişti. Keskin
''Savaş bitti mi?'' diye sorduğunda Kadran ona sırtını dönüp yürümeye başladı. Keskin sorularının yanıtsız kalmasına alışmıştı. Etrafa dağılan parçalara ayrılmış Ronların cesetleri aslında sorusunun cevabını açıklıyor nitelikteydi. Savaşın olduğuna dair en ufak bir ses daha duymamıştı. Kadran ''Zavallılar beni göremeden öldüler şimdi onların arasından geçeceğiz'' dedi. Öldüğü Ronlara el sallamayı unutmadı. Ölülerin arasından geçiyorlardı. Kadran tek ilgilendiği kişi komutandı. Keskin eline almış olduğu bıçakla can çekişen Ronların canına son veriyordu. Keskin bunu alışkanlık haline getirmesi Kadran'ın hoşuna gitmezdi. Kadran çok geçmeden fark etti ve konuştu.
''Bırak da acı çekerek ölsünler, bu dünyada ki hiç kimse için kolay ölüm hazırlamadım. Can çekişerek geberecekler'' dedi. Keskin ''Ben sadece sinirimi alıyordum usta yaralılardan dedi. Kadran daha bir şey demedi. Yolculuk devam ediyordu. Keskin ''Onlarla birlikte olacak mıyız usta?'' dedi. Kadran cevap vermedi ve vermeye de niyeti yoktu. Dostluklar sona ermişti artık sadece çıkar ilişkileri vardı. İyiler ve kötüler bir araya toplayan Arslan çok karmaşık ilişki kurmuştu. Bu son çok farklı biteceğini Kadran farkında idi. Keskin soru sorduğunda Kadran onun yüzüne bile bakmamıştı. Ustası soruları hep yanıtsız bırakmaya devam ederken 5 yıl dan beri çok konuşmuyordu. Gerekli olmadıkça ağzını hiç açmıyordu. Keskin ustası hakkında ustasının ağzından hiçbir şey öğrenememişti. Ailesinin öldürüldüğü ustasını kurtarmak için kolunu feda ettiği başka detay yoktu. Kadran kılıçlarını almaya giderken farklı maceralara katılabilirdi. Geçen yıllarda karşılaşağı şeylere ne tepki vereceğini kendisi bile güçlükle tahmin edebilirdi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşayan Efsane III
FantasyOnlar kötülüğün ete kemiğe bürünmüş haliydi. İntikam hissi ile yanıp tutuşan kötülüğün son temsilcileri kötülüğün ancak topyekun savaşa girerek ayakta kalacağını inanıyorlardı. Geriye kaybedecekleri hiç bir şey yoktu ama iyiler öyle miydi? Hayatta k...