Kelime Sayısı:1017
36 Bölüm
Şehirden ayrılış
Şehirden kaçanlar kendi yolunu çizerken ve izlerini kaybettirmeye başlıyorlardı. Şehirden ayrılık vakti gelmişti. Akşam olurken Worgreymon başka bir amacı daha vardı. Hexan olmadığından şehirde ki komutayı Sagata ve Olcayto'ya bırakmayı düşünüyordu. Karanlığın ordusu büyümeye devam ederken Worgreymon şehirden ayrılmaya karar vermişti. Sarayda tek başına taht odasında oturuyordu. Önüne masa kurdurmuş ve Tahta oturmuştu. En yakın süre içerisinde tahtı değiştirmeyi düşünüyordu. Gümüşten ve ahşap karışımı taht hoşuna gitmemişti. O Tarnova tahtına benzer bir taht yaptırmayı düşünüyordu. Savaş kolay kazanılmamıştı fakat mutlu değildi, daha fazla insan öldürmek istiyordu. Ezabuku ve Siean cezaları henüz kesilmemişti. Bir süre daha öyle kalacaklardı. Katip için kurulmuş ufak masa vardı. İçeride kimse yoktu, katip sakın olmaya çalışıyordu. Worgreymon içeriye girer girmez güzel yazmazsan öldürüleceğini söylemişti. Güzel ve düzgün yazmak zorundaydı tabi kelime hatası yapmamak kaydı davardı. İşi zordu karşısında Borla'nın çocuklarının en büyüğü ve en kanlısı vardı. Babası ölene kadar hep onunla olmuş uzak düşse de gönülleri hep bir olmuştu.
Evlatları tarafından ihanete uğramış adam
Handa kızımızı içiyordu kenarda Kör adamı kimse tanımıyordu ne kısa ne uzun saçları etrafa dağılmış yüzü kırışmıştı. Saçlarında halen grilik vardı. Akşama kadar içki içilen meyhanede içki kokusu üzerine çökmüştü. Mürekkep ve kâğıda bakıyordu. Önünde sarımtırak kâğıt vardı. Worgreymon dan gelen mektubu okumuştu. Şimdi ona cevap verme sırasında ona geçmişti. Kör adamın gerçekte Borla olduğunu kimse bilmezdi bilselerdi orada kimse duramazdı. Umursamadı, isminin söylenmesi bile dünyada yasaklanmıştı. İsminin söylenmesi hapis cezasıydı halk arasında. Ondan gelen mektubu iç cebine koydu. Yazmaya başladı.
''Düşmanlarımızda dövüşürken dostlarımızın ve evlatlarımın ihanetine uğradım. Yüzümü onlara dönmeye kalktığımda düşmanlarım baltayı omzuma indirmişti. Savaşı kaybettik bu saatten sonra toparlamayız. Artık beni bekleme evlat. Bütün evlatlarım kendi yollarını çizdiler sen halen beni bekliyorsun. Kendi yolunu çiz, kardeşlerim bile ortalıklarda yok yaşıyorlar mı yaşamıyorlar mı onlardan bile haberim yok. Vuruştuğumuz ustalar generaller hepsi mazi oldu. Bir tek sen kaldın. Bu orduyu üç kişi kurmuştuk. Ordon'u kaybettiğimizde amacımız dünyayı İmparatorun elinden alıp onu öldürüp Ordon'un intikamını almaktı. Şimdi bir sen ve bir ben varız. Yaşlandım eskisi kadar genç değilim. Her şeyi baştan yapmak artık benim için çok zor. Eski dostları toplamak benim için çok zor. Uğruna savaşabileceğim kimse ve dava yok. Radax her geçen gün yetiştireceğim yeni nesili elimden alırken gelecekte çok güçlü savaşçılar çıkartamadıktan sonra işe yaramam söz konusu değildi. Bu hayatta zenginliği şanı şöhreti ve dahası tek başıma dünyanı benden korkmasını sağladım. Yenilmeyeni yendim. Aşılamayan dağları aştım. Tanrı dağının en tepesine çıkabildim. Gidip de dönenlerin olmadığı Karanlık tarafa gidip dönebildim. Geri dönmeyeceğim evlat boşuna bekleme ya kendini ordunu kur ya da bir aile kur. Ordu benim ailemdi şimdi o aile hangisi dost veya düşman ayırt etmek zor. Geri dönmeyeceğim. İmparator Borla'' yazdı ve sözlerini bitirdi. Haberi ona ulaştıracak güvenilir birisi bulmalıydı.
...
Borla güvenilir birisini bulmuş ve haberi ona ulaştırmayı başarmıştı. Worgreymon heyecanlı idi. Tek başına kaldığı zaman mektubu heyecanla okumaya başladı ama çok geçmeden morali bozulmuştu. Mektubu bitirdiğinde kâğıdı bir kenara fırlatamadı kağıda Borla'nın eli değmişti kadığı öylece sakladı. Ona en önemli mektubu yazdı, Borla'nın ona gönderdiği son mektuptan sonra epey yazdı ona. Borla o mektuptan sonra hiçbir zaman cevap vermedi. Worgreymon ona bir mektup daha yazmak istedi son olarak. Bu sefer kısa olmalıydı ve onu ikna etmeye çalışmamalıydı. Worgreymon ''Eğer geri dönmeyeceksen herkesin ölümüne göz yumacaksın demektir. Elinde sonunda bütün kötüler yakalanacak ve öldürülecekler. Sıra sana da bana da diğerlerine de geleceklerdir'' dedi ve ona yazdığı son mektubu gönderdi. Borla o mektuba da cevap vermeyince Worgreymon yazmayı bıraktı. Uzun bir aradan sonra Safi'nin mektubu gelince Borla gelmiyorsa ben giderim diyerek arkadaşlarının bırakıp babası ile birlikte savaşmaya gitti. Sonra o ölene kadar yine yalnız bırakmadı.
...
Katip halen bekliyorken Worgreymon kendine geldi. Artık mektup yazacak bir babasının olmaması onu üzmüştü. Savaşlar onun yokluğunda geçiyordu. O olmadan çok savaşa katılmıştı ama onun yaşıyor olma ihtimali hiç aklından çıkarmayıp öyle savaşlara girmişti. Worgreymon
''Sayın Vazebeth kralı bu mektubu aldığınızda birkaç gün içerisinde orada olmuş olacağım. Biliyorsunuz ki erkek varisiniz yok bunun yerine krallığın başına iki kızınızdan başka birisi geçmeyecek. Krallıklarda kadınların başa geçmesi halkınız tarafından hoş karşılanmayacağını ikimizde biliyoruz. Bunun için iki kızınıza eşim olarak istiyorum. Bir tanesi istediğimde krallığa başka hak girmesini engellemek için ikisini de istiyorum. Bu konuyu daha detaylıca konuşmak için davet edilmeyi beklemeden krallığınıza doğru yola çıktım. Beni iyi ağırlarsınız öyle düşünüyorum olmazsa bütün soyunuzu kuruturum. En yakın zamanda görüşmek üzere İmparator Borla'nın Kalmukya üzerinde ki vekili Kansız Efsanesi Worgreymon'' dedi. Katip dediklerinin aynısını yazdı. Worgreymon ayağa kalktı artık durmanın zamanı değildi. Vazebeth krallığına doğru yola çıkmalı bir an önce kızları alıp kendi ailesine katmalıydı. Katip mektubu hazırladıktan sonra ayağa kalktı. Worgreymon ''Bu mektup benden önce ulaşmalı oraya ona göre işini ayarlar. Eğer benden önce ulaşmaz ise geri döndüğümde kaçarak yer ara bulduğum yerde derini yüzerim.'' Dedi. Katip baş ile onaylayarak cevapladı. Worgreymon saraydan dışarıya çıktı boş koridorlarda kılıcını omzuna dayamış yürüyordu. İçinde bir heyecan vardı. Şimdiden iki kralı kendine bağlamıştı bir kralı bağlamaya gidiyordu. Kısa sürede güçlenip hain emellerine bir an önce ulaşmalıydı. Bir da kafasını kurcalayan İsyancılar meselesi vardı. Onu da en yakın sürede halletmeli idi. Alt katlara inince askerler ona selam veriyordu. Nöbetler yerinde tutuluyordu. Ordu kurulmuştu fakat askerler sıkı eğitimden geçirilmesi gerekiyordu.
...
Akşam olduğunda şehrin kapıları açılmıştı gece ışıksız ortamda dört kişi yürüyordu. En arkadan gelen Worgreymon'du onun önünde Hexan,Mr.Wonderful ve Kadran vardı. Birbirlerini gördükleri halde hiç konuşmadan ilerliyorlardı. Kadran öndeki üçlünün en gerisinde kalmıştı arkasından abisi Worgreymon daha hızlı adımlar atarak yürüyordu. Şehrin çıkışında atları dinlendiriliyordu. Onları alıp şehri terk edeceklerdi. Mr.Wonderful ortada kalmıştı. Hexan ise en önde idi. Şehirden birlikte yan yana çıkmalarına yerine kendilerinin de anlam veremediği durumda arka arkaya gidiyorlardı. Kimse diğeri ile konuşmuyor gecenin karanlığında rüzgarın cılız hareketleri arasında yürüyorlardı. Ortamda ki sessizliği bozan rüzgar ve ayak seslerinden başka değildi. Ayak seslerinin en önemlisi Kadran'dan çıkıyordu. Mahmuzlu ayakkabısı adımını her attığında ''Şangırt'' sesini çıkartıp rüzgar ile sessizliği bozma telaşına girmişti. Worgreymon şehrin sonuna doğru Kadran'ı yakalamıştı ve elini omzuna attı. Kadran daha da yavaşlayıp abisi ile aynı hizzya gelince durdu. Worgreymon
''Durgunsun bu hiçte iyi durum değil. '' dedi. Kadran ''Karım ve zor durumda olabilir sen bunu biliyordun abi ve bana söylemedin. Onların başına bir şey gelirse sırtımda ki kılıç önce onların intikamı için sonra senin için kınından çıkacak'' dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşayan Efsane III
FantasyOnlar kötülüğün ete kemiğe bürünmüş haliydi. İntikam hissi ile yanıp tutuşan kötülüğün son temsilcileri kötülüğün ancak topyekun savaşa girerek ayakta kalacağını inanıyorlardı. Geriye kaybedecekleri hiç bir şey yoktu ama iyiler öyle miydi? Hayatta k...