Kelime Sayısı:1026
İçerdekiler
Kadran Forcelini Tarafı
Forcelini daha bir şey söylemedi. Kadran ilerlemeye başladı karşılarında ki Oktavyalılar karanlık gücü bilseler de Kadran'ı durdurabilecek güçleri yoktu. Hortum surların üzerinde ki herkesi sağa sola savuruyor veya içine alıp parçalıyordu. Forcelini ''Sarayamı gireceğiz usta'' diye sordu. Kadran ''Evet saraya gireceğiz bunların işine belli olmaz abim içeride ne tur bir hinlik ile karşılaşacağını bilemeyiz. Eğer mert olsalardı Borla'yı arkadan vurmazlardı. O yüzden ona yardım etmemiz gerek.'' Dedi. Hortum giderek büyüyordu. Forcelini aşağıdaki askerler ona bağırıyordu. ''Baş komutan Arslan öldü silahlarınızı bırakın'' dediler. Forcelini ve Kadran durdular birbirlerine baktılar. Kadran kendisini gösterdi, Rüzgârdan olmayan sağ kolunun tarafını uçurunca askerlerin yüz ifadeleri değişmişti. Askerler birbirlerine bakıştılar ve silahlarını daha sıkı tutmaya başlamışlardı. Kadran tarafından öldürüleceklerini düşünmüşlerdi. Giderek kanlı ününe ün katmaya devam eden Kadran Worgreymon'u kurtardığı gibi bir de Bon ve Boy kabilelerinin Borla öldükten sonra yeniden başlayan kabile kavgasını müdahale etmesi giderek dünya üzerinde korkunç ünü yayılıyordu.
Borla'nın dizginlediği kötüler yoktu kötüler daha çok saldırgandı, yeni dünya düzenini kurmak için eski yeni herkes bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Forcelini Arslan'ın haberini duyunca şaşırmıştı, şehirde Kral ve Siean den başka güçlü olmadığını düşünüyordu. Krallığın Generalleri Yüce savaşçıları ve diğer savaş konseyinde bulunan insanları vardı fakat bunlar Siean ve Kral ile karşılaştırılamayacak derece onlara karşı güçsüz kalıyorlardı. Oktavya krallığı savaş konseyi pek güçlü olmasa da ordusu çok güçlüydü. Ordu Siyah pelerinlilere ve Vanun birliklerine benzer şekilde eğitim görüyordu. Bu ikisi dışında Arslan'ı yenebilecek kimse olmadığını biliyordu bire bir dövüşte Arslan'ı yenmek çok zordu. İyilerin bilmediği bir kozu veya hilesi olmalıydı. En kanlı nesilden geriye Rhidger,Irdenser,Sagata ve Arslan vardı. Reilwelder ve Mordekei de kalmıştı. Düşününce birkaç isim daha aklına geldi ama kesinlikle en kanlı nesilden yüzlerce geriye kalan yoktu. Belki birkaç yıl sonra onlardan geriye hiç kimse kalmayacak iyilik bütün en iyi savaşçılarını kaybetmişken kötülük halen eski güçlü savaşçılarını elinde bulunduruyordu. Krallıklar dünyanın hakimiydi fakat Karanlığın ordusu ve İsyancılar gün geçtikçe giderek güçleri artıyordu. Yaklaşık yarım asır önce dünyayı talan ederken ikinci kez gelmek için bu şehir dönüm noktasını oluşturuyordu.
Çocukluğu aklına geldi. İçinde bir gram kötülük olan her kes çocukluk hayalleriydi bu orduda bulunmak. Usta Sagata'nın hayranıydı. Salista ile birlikte Ustalar birliğinde Borla'ya ihanet etmeyi ellerinin tersi ile itmişlerdi. Sagata Borla'ya gönülden bağlı idi fakat Salista Borla ile ayrılıklara düşmüş onun ordunun başından alınması gerektiği ileriye sürmüştü. Salista Borla'ya düello teklif etmişti fakat Borla Bretonaska savaşından sonraya ertelemişti savaşın ortasında her iki kişide güç kaybetmek istememişti. Salista Borla'nın hatalı olduğunu inanıyordu. Ama Borla'yı tamamen ordudan atılası yerine liderlik koltuğuna Rhidger'in geçmesini söylemişti. Rhidger strateji uzmanıydı ve Borla'dan çok daha iyi savaşta geleceği görebiliyordu. Irdenser'ın sözünü de dinliyor oluşu ordunun talihini çevirebilirdi. Forcelini eski bir savaşçıdan çok derin bilgiler öğrenmişti. Karanlığın ordusu ard arda gelen yenilgiler ve stratejik hatalar yüzünden epey hırpalanmıştı. Salista son savaşını yine Borla için vermekten onun için ölmekten çekinmemişti. Kötülüğün son kalesi Borla idi, kale yıkıldı köylüler gelişip kendilerine yeni kaleler yapmaya karar vermişlerdi.
Savaşlarda kayıplar kaçınılmazdı ama büyük bir adam Arslan'ın ölmesi kaldıramıyordu. Gizli gizli okullarda okutulan kitaplarda Arslan naraları ve hakaretleri orduya her zaman moral verdiğini yazılmıştı. Ne kadar zor durumda olursa olsun yeteneklerine güvenen adamın henüz onu yakından tanıyamadan ölmesi zor geliyordu. Kadran ''Forcelini kendine gel Arslan'ı unut artık savaşa odaklan gidenler için şu an üzülürsek bugün epey kişi için üzülürüz. Tek amaç bu savaşı lehimize bitirmek kazanırsak ölenler için yas tutabiliriz ama kaybedersek dünyada bizim için yas tutacak kimse yok.'' Dedi. Forcelini kendini silkeledi yolu açmakta olan Kadran'ın peşine düştü o varken elini kılıcına atma gereği bile duymuyordu. Palmon ile dövüşünden sonra çok farklı bir insana dönüşmüştü. Her geçen gün daha kötü birisi oluyordu.
Hexan ve arkadaşları bölünmüştü herkes Oktavya ordusunun şiddetli saldırını püskürtememiş grup parçalaya ayrılarak birbirleri ile bağlantısı kopmuştu. Arslan'ı geride bırakmışlardı, Grup elemanlarının bir kısmı görülebiliyordu ama grubun tamamını birbirini göremiyordu. Oktavya ordusu her yerde idi. Arslan gibi Hexan'da geride kalmıştı ve tek başınaydı. Vile Mr.Wonderful ve Rarar bir gruptaydı. Gellantara,Loria,Vale ve Voranin başka bir gruptu. Vile'nin grubu ile Loria'nın grubu birbirine yakındı birbirlerine az da olsa görebiliyorlardı fakat en net bir şekilde gördükleri Oktavya ordusunun bütün caddeleri, sokakları evleri hatta onların çatılarını tutmuş olmasıydı. Okçular işini yaparken Mızraklılar da saldırıyordu. Dar alanda dövüşmeye müsait olmayanlar vardı. Özellikle ölüm akıncıları dezavantaj konumuna düşmüştü. Mr.Wonderful ve Hexan dar alanda dövüşmeyi seviyorlardı Rarar dövüşmekte epey zorlanıyordu çok yakın dövüştü birkaç fazla düşmana karşı odaklanmak onu epey zorluyordu. Aybüke,Olcaydo ve Sagata kendi aralarında bir gruptu bölünmüş gruplar arasında Oktavyalılar için en ölümcül grup bu gruptu. Yakın uzak her türlü dövüşte uzmanlaşmış oldukça kötü şöhrete sahip Kemik kıran Sagata ve düşmana aman vermeyen ve namı Dar olan Olcayto idi. İkisi de düşmanın korkulu rüyasıydı. Aybüke yüklesen bir yıldız gibi idi orduda General olmasına rağmen diğerleri kadar savaş tecrübesi yoktu ve güçlerine tam olarak hâkim değildi. Olcaytı ile Üç kardeşler Dar ailesinin üyeleriydi. Büyük Savaşçı Namdar'ın ailesinin bir parçasıydı Olcayto tıpkı Borla,Rhidger ve Irdenser gibi idi.
Worgreymon onu hemen General mevkiine yükseltmişti. Dar ailesinin son fertleriydi. Sagata ''Ne olursa olsun birbirinizden ayrılmayın!'' diye bağırdı bütün içerde kilere söylediği gibi sesini Kadran'da duymuştu.
Gellantara Loria Voranin ve Vale tarafı
Savaşın ortasında kalan gruplardan birisiydi özellikte en kötü grup denilebilirdi. Oktavya ordusu bu grubun zayıf halka olduğunu biliyordu ve grubun üzerine daha cesaretle yükleniyorlardı. Mr.Wonderful saldırılarının bir kısmını bu gruptan tarafa kaydırması ile Rarar'a daha fazla iş düşüyordu. Uzaktan grubu korumaya çalışırken kendi canına ne olacağını umurunda değildi. Karanlığın ordusunu liderinin yaveri olarak herkesin bu savaştan sağ çıkmasını diliyor ve bunun için elinden gelmeyeni bile yapmak için uğraş veriyordu. Bağırışları çok duyuluyordu durmadan saldırıyordu dinlenmeden durmadan. Vale ve Voranin Gellantara'yı ortalarına almıştı. Loria onlardan daha ileride idi. İlk saldırıları Loria yanlardan gelenleri ise Voranin ve Vale karşılıyordu. Gellantera Loria'nın arkasına geçenleri engel oluyordu daha ne kadar dayanabilirlerdi bilmiyorlardı ama düşman zayiatları fazla olsa bile yere düşenin yeri kısa sürede dolduruluyordu. Acil top desteği gerekliydi fakat Kadran'ın ekibinin yarısı yaralı ve kuleyi ele geçirme görevi verdiğinden dolayı top desteği onun tarafından sağlanamıyordu. Sarışın ve diğerlerinin yaptığı top atışları içerde kileri biraz rahatlatmıştı fakat top atışının kesilmesi ile Oktavya ordusu daha bir sinirle saldırmışlardı eskisinden daha organize davranıyorlardı. İçerdekilerin gelen saldırıları bertaraf etmesi ölülerden kule yapılması onların kafasına dank etmişti ve Savaş konseyi hızlıca içerde kileri daha zor duruma düşürmek için harekete geçmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/11843285-288-k92380.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşayan Efsane III
FantasyOnlar kötülüğün ete kemiğe bürünmüş haliydi. İntikam hissi ile yanıp tutuşan kötülüğün son temsilcileri kötülüğün ancak topyekun savaşa girerek ayakta kalacağını inanıyorlardı. Geriye kaybedecekleri hiç bir şey yoktu ama iyiler öyle miydi? Hayatta k...