Kelime Sayısı:1100
34 Bölüm
Kvarazim Kalesi Planı
''Ölümden birbirinize sarılarak kaçamazsınız eğer ki ben gelmiş isem canınızı istersem alırım istersem almam'' dedi. Halk yine sarılmaya devam ediyorlardı. Kadran haklı bile olsa onların bir umut idi. Kalmukya da çokça şehir, kale, köy varken onlar Oktavya'yı bulmuştu. Halk son derece şanssız olduğunu anlamıştı. Ellerinden bir şey gelmiyordu. Çoğu yaşadıklarının kâbus olmasını diliyordu fakat bu çok iyimser durumdu. Kötülük Oktavya'nın üzerine çökmüştü oradan da bütün dünyaya yayılmayı bekliyordu.
Savaş resmi olarak sona ermişti, artık. Onlara direnebilecek hiçbir güç Oktavyada kalmamıştı. Halk yeniden yer yüzüne çıkartılmış ve meydana getirilmişti. Karanlığın ordusu ölen Oktavyalı askerleri arabalara doldurup şehrin dışına atılıyordu. Worgreymon onlar için mezar kazılmasını istememişti, leş yiyici kuşlarından beslenmesi gerektiğini düşünüyordu. Bu cesetler birkaç gün sürecekti o yüzden çalışanlar gruplara ayrılmış ve yarım gün çalışıyorlardı. Arabalara doldurup dışarıya atma işi cesetler bitene kadar yapılacaktı. Geceden öğlene kadar bir grup öğlenden geceye kadar ise başka grup taşıyordu. Aynı zamanda üç farklı grup taşıyordu. İyi organize edilmişlerdi. Esir olarak tuttukları Ezabuku ve Siean başka yer altında ki askerler dışında Oktavyalı askerler yoktu. Hepsi yukarıya çıkartılmış, kalan teslim olmuş askerler halk birbirinden ayrılmıştı. Karanlığın ordusu onların etrafını sarmıştı. Mr.Wonderful ve Voranın yan yana durmuşlar Kadran biraz daha önlerindeydi. Hexan, Olcayto ve Sagata onların olduğu yere bakıyordu. Irdenser ise abisinin yattığı evin girişinde oturuyordu. Olayları uzaktan izliyordu.
Kendisini boşlukta gibi hissediyordu. Ömrünü verdiği ordu artık kendisi olmadan da ayakta durabiliyordu. Yerovalı'yı kendi yerine geçirmişti ve o gelecekte dünyanın en zeki insanı olacaktı. Kadran'ın ne olacağını tahmin etmek zordu. Ya Worgreymon gibi olacaktı ya da Borla'ya benzecekti. Hatta Istagan da olabilirdi. Nefesini dışarıya verdi aklına Istagan gelince durdu. Ona benzeyeceğini düşünmüyor değildi. Öldüğü güne kadar tek başına takılmıştı orduda. Borla hep ona zorlu görevleri verirdi, hepsini tek başına veya kendisine kurduğu ufak ekip dünyanın her tarafına seferler düzenliyor krallıkların kurduğu düzenlere zarar veriyordu. Son zamanlarda onu gören olmamıştı, ölüm tarihi kesin net bilinmiyordu. Ömründe son zamanlarını işlerini tek başına ve gizli yönetiyordu. Borla dışında onun kimse ne yaptığını öğrenemedi. Istagan sakladığı sırlar içinde öldü. Irdenser'e göre çok önemli bilgiler vardı. Borla anlatsa anlatsa Worgreymon anlatırdı.
Worgreymon Kadranın karşısına dikildi yeraltında ki insanların sayısı oldukça azdı. Worgreymon ''Ne yaptın? Çoğunu öldürdün galiba'' dedi. Kadran arkasına baktı ''Sanırım öyle oldu teslim olmak istemediler bende öldürdüm. Hepsini yok etmem gerekiyordu fakat sen onlara ihtiyacın olduğunu söyledin o yüzden birazını bıraktım'' dedi. Worgreymon ''Halkın bana hepsi lazımdı, şehir hasar gördü yeniden yapılandırmak lazım. Zanaat sahibi herkese ihtiyacım var.'' Dedi. Kadran ''Abi herkese soramazdım mesleğini yarısını belki daha fazlasını yok ettim. Babam olsa hepsini yok ederdi. Bunların aileleri bir zamanlar bize ihanet ettiler. Hatta bazıları kaçmıştır öyle tahmin ediyorum. Bize ihanet eden ve bizden olmayan kim varsa yok edilmesi gerek'' dedi. Worgreymon ''Bu bir denge Kadran bütün dünyayı yok edersek ortalık yaratıklardan geçilmez ve Yaratık avcılarına gün doğar yeniden'' dedi. Kadran ''Sadece bizden olan yaşasa yeter diğerlerine ihtiyacımız yok'' dedi. ''O da olacak kardeşim ama şu an meslek sahibi olan insanlara ihtiyacımız var. Sürekli yağmadan, haraçtan ve kölecilikten gelir elde edemeyiz. Kendi kendimize üretmemiz gerekli. Top gücü tarım gücü silah gücü olmalı. Ordumuza kıyafetler dikilmeli.'' Dedi. Ve devam etti. Elini onun omzuna attı. ''Sen sana verilen görevi yerine getirdin kardeşim gitmeden önce Hexan ve Mr.Wonderful da seninle birlikte gelecek sonra aileni bul ve buraya getir. Burada daha güvenli olursunuz'' dedi. Kadran
''Zaten senden başka kimseye güvenemem abi onları bulup buraya getireceğim. '' dedi. Worgreymon ''Küçük Kadran küçük Borla ile oyun oynar ve birlikte büyürler. Gelecek nesillere güçlü savaşçılar bırakmalıyız şimdiden'' dedi. Kadran ''Haklısın abi'' dedi ve yanlarından ayrıldı. Worgreymon yanına Mr.Wonderful'u çağırdı ve o gelince ''Kadran çok fevri davrandı değil mi?'' diye sordu. Mr.Wonderful ''Evet efendim'' diye yanıtladı. Worgreymon ''Onunla git sen Hexan ve Kadran başka görev için bir yere gideceksiniz'' dedi. Mr.Wonderful ''Emredersiniz?'' dedi. Worgreymon ''Hadi onların yanına git Hexan bir planı var onu uygulayacaksınız. Yarın yola çıkarsınız büyük ihtimalle'' dedi. Mr.Wonderful başını sallayarak onun yanından ayrıldı. Kadran kafasını dağıtması için tenha bir yere gitmek istese de Hexan onu çağırdı. Hexan Olcayto ve Sagata'nın yanından ayrılıp başka yere geçti. Kadran peşinden giderken onun peşinden de Mr.Wonderful geliyordu. Kadran ''Niye buraya çağırdın Hexan?'' diye sordu. Hexan ona baktı. Ciddi idi.
''Emirlerimi mi sorguluyorsun Kadran?'' diye sordu. Kadran ''Hayır ama niye diğerlerinden ayrıyız onu soruyorum'' dedi. Hexan ''Çünkü diğerlerinden ayrı iş yapacağız.'' Dedi. Kadran ''Ne yapacağız benim gitmem gerek.'' Dedi. Hexan ''Evet biliyorum haberimiz var. Bu akşama kadar dinlen akşam yola çıkarız yolumuzun üzerinde bir yere uğramamız gerek.'' Dedi. Onu kurulmuş başka masaya davet etti. Hexan en başa oturdu. Mr.Wonderful ve Kadran karşılıklı oturdu. Kadran ''Demek sende buradasın?'' dedi. Mr.Wonderful ''Evet bende buradayım Efendi Worgreymon'un emri ile'' dedi. Kadran bir şey söylemedi. Onunla tanışalı çok uzun zaman olmamıştı fakat efsane olduktan sonra Kadran çok değiştiği herkes görebiliyordu. Eskisi gibi değildi son derece ciddi ve merhametsiz davranıyordu. Birisi ona diklense hemen kılıcını çekip orada öldürmek istermiş gibi tavırları vardı. Yüzü oldukça sertti. Birçok kişi ondan korkmaya başlamıştı. Geçtiği yerlerde hep bir ölüm bırakıyordu. Bon ve Boy kabileleri yok etmemesi hatta barıştırması insanların bir çocuğu şaşkınlığa uğratmış iken aynı zamanda sevindirmiş idi. Bu çok büyük hareketti Karanlığın ordusu mensubu bir kişi iki kabileyi yok etmek yerine onları barıştırmayı tercih etmişti. Nasıl düşündüğü oldukça zor tahmin ediliyordu. Hexan hemen söze başlamak istedi.
''Yolumunuz üzerinde yani Kadran senin yolunun üzerinde Kvarazim kalesi var. Bu kale çok önemli bir yol üzerinde bulunuyor ve buradan geçen kervanları yağmalamaya pek müsait. Bu kaleyi ele geçirmeliyiz.'' Dedi. Kadran ''Bu kaleyi tek başına alabilirsin Hexan biliyorsun değil mi? İyi korunaklı Kartal yuvasını bile tek başına aldığına göre bunu almakta pek zorlanmazsın.'' Dedi. Ve devam etti. ''Benim neden yardımına ihtiyaç var'' diye sordu. Hexan ''Senin yardımına ihtiyacım yok ama aldığımız bilgilere göre karın ve çocuğun olduğu köy saldırıya uğramış ve bu köyden geçen kervan bu kaleye doğru yola çıkmış.'' Dedi. Kadran ''Onlar oradan çoktan ayrıldılar'' dedi. Hexan ''Ya ayrılamamış ise üstelik senin olduklarını anladıkları an'' dedi sözlerini bitiremeden Kadran masaya vurmuştu. ''Anlayamazlar'' dedi. Hexan ''Onlar çok iyi iz sürer Kadran bunu zamanla anlarsın. Çünkü Ronlar onlara çalışıyorlar. Aydınlığın ordusu onlara çalışıyor Suikastçi loncası yine onların elinde. '' dedi. Kadran ''Niye bekliyoruz halen burada? Hemen gidelim'' dedi. Hexan ''Otur Kadran hemen gidemeyiz akşama yola çıkmamız gerek. Kaybettiklerim ile vedalaşmalarım'' dedi. Kadran ''Sen vedalaş ben yola çıkıyorum'' dedi. Hexan
''Abinin emrini çiğneyemezsin Kadran bunu sonucunu ne demek olduğunu biliyorsun şu durumda ikimizde böyle bir şeyin olmasını istemeyiz. Bizden ayrılacaksan da bu kaleyi ele geçirdikten sonra konuşuruz'' dedi. Kadran ''Bir şey biliyorsanız bana söyleyin burada beklememin alemi yok. Eğer karım ve çocuğum zarar görmüş ise önüne gelen her şeyi yıkar geçerim. Dümdüz ederim kaleleri, şehirleri kimsenin gözünün yaşına bakmam'' dedi. Hexan ''Sakin ol fazla bilgi yok gittiğimiz zaman öğreneceğiz'' dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşayan Efsane III
FantasyOnlar kötülüğün ete kemiğe bürünmüş haliydi. İntikam hissi ile yanıp tutuşan kötülüğün son temsilcileri kötülüğün ancak topyekun savaşa girerek ayakta kalacağını inanıyorlardı. Geriye kaybedecekleri hiç bir şey yoktu ama iyiler öyle miydi? Hayatta k...