1. KUYU: SAUD, 1 YAŞINDA!

4.1K 195 67
                                    



1. KUYU: SAUD bundan seneler önce zihnimin köhne çukuruna düştüğünde daha çocuktum, acı nedir bilmezdim. Aklımda sadece acı üzerine yazmak istediğim bu kurguyu ilk kâğıda, sonra bilgisayarıma geçirirken, içimde Feris sürekli ağlıyordu, Alaz merhamet diliyor, affedilmek istiyordu. Benimle birlikteydiler ta çocukluğumdan beri... Kafamın içinde renkli pasteller vardı, bu pastelleri yoğurup ham haldeyken pişirmeye çabaladım, bir anda olmadı elbette. Çok uğraştım, 1. KUYU: SAUD gözyaşım oldu, on yedi yaşım oldu, ailem yokken ailem oldu, sevgilim yokken sevgili, bazen nefret ettiğim düşmanım, bazen kaçmak istediğim cehennemim oldu.

Rüyalarımda bile o vardı. Ben yazmaya başlamadan evvel karakterlerin isimleri çok daha değişikti ve geceleri uyuduğum zaman onların elleri, zihnimi allak bullak ederdi. Onlar seslerini duyurmak için bana rüyalarımda yalvardılar, fakat ben onları yazıp, birileriyle paylaşmayı hiç düşünmemiştim. Öyle arkadaşım filan da herkesten önce okuyup, iyisin bu işte, yayımla, demedi. Kendi kendime, bir akşam tanıtımı baştan yazdım, -ham hali hiç anlaşılır değildi- ve yayımladım. Başta o kadar rağbet vardı ki, geceler boyu yorumlarda ve mesajlarda okurlarımla sohbet ediyor, hatta sınavlarıma çalışmam gerekirken bile soluğu burada alıyordum. Sığınak gibiydi 1. KUYU: SAUD.

Belirli yazma disiplinim vardı benim, bunu ilk okurlarım çok iyi biliyor. 1. KUYU: SAUD'un on bölümü neredeyse üç, en fazla dört gün aralıklarıyla yazıp yayımlamıştım.

Yazma düzenime ya da disiplinime bir şey olmadı, sadece ben, 1. KUYU: SAUD'u okuyan okurlarımdan birkaçıyla çok aşırı derecede samimi oldum. Okurum değil, artık canımın vazgeçilmez parçalarından olmuşlardı. Olaylar yaşandı, uzun süre kendime gelemedim, yazma disiplinimi yitirdim. Tekrar kazanmak çok yorucuydu, buraya Lema ya da Akif'in komik repliklerini yazarken bile hıçkırarak ağladığımı biliyorum. Yazarken ki ruh halimi de çok net hatırlıyorum.

O derecede yorulmuştum, çok fazla şey yaşanmıştı ve ben bir ay kadar, hatta daha uzun süre elime kalemi alamadım. Her aldığımda ağlayarak geri bıraktım, yazmak eskiden ilaçken bu olaylardan sonra zehir olmuştu. Kuyular kazıp içimdeki cesetleri gömmeye çabaladım, ne yazık ki ben kolayca sevip, kolayca vazgeçebilen biri değilim. Çok sevdiğim zaman sahiplenirim, benim olur, benden bir parça, 1. KUYU: SAUD gibi ve o kişi gidince içimde kocaman bir boşluk kalır, derin obruk... Tırmanması güç, içine düştün mü seni yutanlardan hem de.

Çok düştüm.

Dibi gördüm.

Yazmayı bırakmayı düşünmedim, 1. KUYU: SAUD'dan ne olursa olsun, en acı kaybımı verdiğimde bile vazgeçemedim. Düşündüm, bir anneden farksızdı hislerim. Kırılmıştım, toparlanacak bir gram dahi gücüm yoktu. En tepedeyken, dibi görüp yuvarlandım. Uçurumdan atlamak gibiydi bu, aslında hiç uçurumun dibini dahi görmemiş insanlara o düşüşü anlatmaktan da farklı değildi.

1. KUYU: SAUD'u yazamadığım o süreçte çok fazla okur kaybettim, iyi ki kaybetmişim. Beni yarı yolda bırakacak insanlarla yürümem yolumu. Elbette her yol, dümdüz, pürüzsüz olacak değil. Engebeler olacak, yolda çukurlar olacak, taşlar, kıymıklar, çöpler; belki de ayağına batacak ama vazgeçmeyeceksin çünkü kader, vazgeçtiğin an başlar.

1. KUYU: SAUD'u yazmaya başlarken her iki günde bir bölüm attığımda, en iyisi benken, sonra dediğim gibi birçok okurumu kaybettim, yazma isteğim iyice yerlerde sürünmeye başlamıştı... Hem de yazmamak beni içine kapanık biri haline getirdi. Hayatım boyunca iki, üç arkadaşım hariç doğru düzgün yakın olduğum kimsede olmadı. 1. KUYU: SAUD arkadaşım oldu, en yakın dostum, sırdaşım. Geceleri uyurken son düşündüğüm şey, sabahları gözümü açtığımda beni öldüresiye mutlu eden yegâne gerçeğimdi.

Herkes yalan söyledi, o söylemedi. Herkes yarı yolda bıraktı; ben yazamadığım süre boyunca bile, kitabım hâlâ yanımdaydı. Herkes buradayız, dedi, ilk zorlukta çekip gittiler. 1. KUYU: SAUD onu her seferinde ıstıraplı ruh haliyle yazsam bile hiç benden vazgeçmedi. Herkes gitti, kitabım kaldı. Bana benden geri, yine kendim kalmıştı.

Alaz, kudretli bir adam olarak yazmakta en güçlük çektiğim adam; beni doğum sancılarından belki de daha acı, daha kavurucu bir yangınla kavurdu ve tekrar ekranın başına geçirdi. Buraya oturdum, yerime, size seslenebildiğim en ama en güzel yere, mabedime... Başladım yazmaya, ağladım, yazamadım. Çok hırpalandım, bu süreç beni yıprattı ama bu o kadar güzel bir yıpranmaktı ki, aynı şeylere sırf onu yazabilmek için defalarca daha katlanabilirim.

Feris, içimde sürekli kaynayan öfkemdi, hırçınlığımdı, korkularım, endişelerim, geceleri herkesten gizli yastığıma akıttığım gözyaşlarımdı. Seneye gelecek on dokuzuncu yaşıma ithafımdı. Olmak istediğim, olmaktan gurur duyduğum güçlü yanımdı. Onca yaşadığı zorluklara rağmen, dipten yukarı çıkmayı başaran yanım; bazen o dibe çakılıp kalan çürük cesedimdi.

Lema, birçok zaman gülerken ağlattı. Repliklerini yazarken hıçkırarak ağladığımı dediğim gibi çok net hatırlıyorum. Güçlü bir karakter yazmak, yaratmaktan daha zor. O kalının dışına çıkmayan, neşeli, çılgın, uçuk bir kızdı. Sevdi, taparcasına sevdi ama hiçbir zaman karşılığını tam olarak göremedi. Pamir, onun yangını oldu.

Pamir, hani derler ya, dağ gibi adam; Pamir benim saklandığım dağımdı. Her ağladığımda kucağına alan babam, yaralarımı öpen sevgilimdi. Hiç durmadan, bana bir şeyler fısıldayan sessiz tarafımdı. Pamir, sadakat demekti. Pamir'in sadakati her duygusunun önüne geçti; benim başka birine duyduğum sadakat gibi. Çünkü sadakat o kadar kudretli bir duygu ki, aşk onun için hep ikinci planda kalakaldı. Haklıydı, Feris'e sinirlenirken, Lema'yı reddederken... Her zaman haklıydı, Alaz onun gözünde olabilecek en yüce varlıktı. Lema'dan geçse, onsuz yaşayabilirdi fakat Alaz'sız asla yaşayamazdı. Onun derin bağlılığı benim başka birine olan bağlılığımdan yaratıldı.

Feza, o, uğruna dünyayı ateşe verebileceğim tek adam.

Emel, o, Feris'in sürekli kanayan yarası.

İyi şeylerde oldu. Okurlarıma mektuplar yazdım, okurlarımdan kargolar, mektuplar aldım. Hayatımda birçok ilki sizinle yaşadım. Kitap teklifi aldım, binlerce insanın beğenisini, sizin içinizdeki susmuş hisleri aldım, aldım ve yazdım. Burada teşekkür etmek istediğim binlerce isim var ama birçoğunuzun sadece buradaki isimlerinizi biliyorum, gerçek isimlerinizi değil... O yüzden, bu bir sene boyunca bana yardımcı olan, gerek mesaj, gerek yorum, gerek oylarıyla yanımda olduğunu belli eden herkese, içten bir teşekkürü borç bilirim.

Instagram hesabıma 1. KUYU: SAUD'la ilgili çalışmalarını gönderen her okuruma, ayrıca teşekkür ediyorum.

Bu zorlu süreçte beni destekleyen ve birçok fedakârlık yapana ablama, ne yaparsam yapayım arkamda dimdik duran aileme de teşekkür ediyorum.

Varlığıyla burada, bana destek çıkan hepinize çok teşekkür ediyorum. Ben yalnızdım, yalnız bir ormanda tutuştum, yanımda sadece kalemim vardı, ben onunla birlikte kocaman alevler oluşturup, büyük bir yangına çevirdim ormanı. Herkes yandı, yanmaya da devam edeceğiz. Bu kutlu günde, çocuğunun ilk doğum gününü kutlayan anneler gibi hissediyorum fakat duygusal bir konuşma yapamayacak kadar bulanık bir ruh halindeyim. Sessizim, uzaktan izliyorum yorumlarınızı, bu çok mükemmel bir duygu. 1. KUYU: SAUD'un yangınına bulaşmış olmanız, hayatımda başıma gelen nadir güzel şeylerden. İyi ki varsınız... İyi ki benim yanımdasınız.

Siz sahip olunabilecek en değerli ikinci hazinemsiniz, hepinizin kalbinden öperim.

EMİNE DEMİRCİ
2 NİSAN, 2017.

1. KUYU: SAUDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin