23. BÖLÜM: SAİR

2.6K 171 71
                                    

Bu satırlar senin için sevgilim.

22'

Şarkı: Holly Henry –Asleep

Louane - Je Vole

Eurielle - Hate Me

1. KUYU: SAUD

23. BÖLÜM: SAİR

Sonra kalem kırıldı, Havva cennetin kapılarından süzülürken kokusu Firdevs'e yayıldı. Durdu, arkasında koskocaman bir boşluk vardı. İblis yanık, irin dolu parmaklarını yüzüne sürdü.

"Şimdi sen de günahsın."

Adımları arka arkaya sekti, iblis gülümsüyordu. Onları izliyordum. Sancılı bir sanrı gibiydi ama çok gerçekti, ordaydılar. Havva anlattıkları kadar güzeldi, saçlarının yarısı turuncu, yarısı kırmızıydı. Uzun ve parlak yüzü esniyordu. Görüntüler büyüdü, sanki bunların hepsi gerçekti. Parmaklarımı uzattığımda cehennemin en sancılı katında yandığımı gördüm. Ben cennetteydim, karşımda Sair vardı, cehennemde, o katta yanıyordum. Ateş benim bedenimle dans ederek uzuyor, gözlerim bedenimde gezerken harlanıyordu.

Orada yanan bendim. Hayır, sadece bedenimdi. Alaz'ın artık berzah âleminde kalan vücudunu göremiyordum, burada yalnızdım, önümde iblis vardı ve can çekişen Havva'nın ardından kollarını uzatıyordu. Kolları var mıydı? Yoksa bu ateş ve irinden pişmiş çürük beden ona mı aitti?

Rüzgâr esti, öyle uğultulu, kıyamet kopartan bir uğultuydu ki, saatler mi asırlar mı geçti bilmiyordum, hala ellerim kulaklarımdaydı. Oradaydı. Şeytan Alaz'ın boynuna kollarını sarmıştı, gülümsüyordu, dudakları yukarı kıvrıldıkça Alaz'ın suratındaki ifadeleri takip etmeye çalıştım. Suratında o kadar fazla ifade vardı ki, bunu sadece ben görebiliyordum. Biz buraya nasıl gelmiştik, Mahşer Yalman'a ne olmuştu? Hiçbir şey hatırlamıyordum. Korkunç bir kaza olduğunu, silahların kulağımın dibinde patladığını, Lema'nın acı veren çığlıklarını ve yürek burkan Mahşer Yalman'ın haykırışlarını hatırlıyordum. Bundan sonra uyanmamın getireceği yükü kaldırabileceğimi düşünmüyordum.

Boşluk.

Çok fazla anlamı olan büyük bir uğultuydu artık benim için. Sanki kâbus görüyordum, bu kâbusa sebep olan insanların hiçbiri orada yoktu. O dünya belki de yoktu? Var olduğundan şüphe duyduğum Alaz'ın dudakları o kâbusun içinde vuku bulduğunda daha ben çocukken, Feza yaşıyorken, ben hala Feris Günay'ken... Her şeyin ta en başına gitmem gerekiyordu, öyle değil mi Alaz, sen yokken ki zamana dönmem gerekirdi değil mi Alaz?

Sen gittiğinden beridir böyleyim, sanki o kâbusun içine takılı kalmış bir çocuk gibi.

"Sonunda gerçekleri öğrenmek için uzun bir rüya gördüğünü düşünecek, ona bunu yapmanızı etik bulmuyorum beyefendi."

"Bırakın buna Alaz karar versin doktor, onun fikirlerine karışmanız çok kabaca bir davranış." Evran'ın sesinin geldiği yönden öyle soğuk geliyordu ki, sanki vücudum parçalara ayrılıyordu. Soğuk ilk kez üstümüzden hızla geçiyordu, ama sakin ama sert.

"Abi?"

"Şimdi ne yapacaksın? Çünkü Akkoyun'lardan önemli bir sorun daha var."

"Onlar bir sorun olamaz," dedi, Evran. "Onları ezmem o kadar kısa zamanımı alır ki, sadece Feris'e bu kıza sahip çıkacağım diye verdiğim söz yüzünden onu Akkoyun'lara teslim etmiyorum. Yoksa çoktan bu kızı onlara verir başımızı beladan kurtarırdım." Evran o kadar çok nefret söylemi içeren cümleler kuruyordu ki, Serap gözlerinin önünde öldürülse anca kini geçecekmiş gibiydi. Pamir bu sırada hala Alaz'a sesleniyordu, hepsini duyabiliyordum ama kıpırdayamıyordum. Bilincimin üstüne kefen örtülmüştü, sımsıkı bembeyaz bir kefen.

1. KUYU: SAUDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin