Bölümde geçecek olan psikoloğun ismi kız kardeşim ve bu kitabı tekrar yazmaya beni teşvik eden en yakın arkadaşım Elmas'a aittir. İkisini de seviyorum.
Gazapizm - Yol
∞
Dünyanın en başında biri yasak elmayı yemişti. Sonra onun peşinden bizlerde yiyerek cenneti kaybetmiştik. Cennet benim annemle beraber kaybettiğim en büyük kaybımdı. Yeri belli olmuyordu. Babamın da, onun da yerini arayacak kadar çok vakit geçirememiştik. Ama Alaz'la beraber olduğum zamanlarda hep düşünüyordum, bir annem ve babam olsaydı hayatım nasıl olurdu? Nasıl daha iyi biri mi olmam için, yoksa çok iyi bir mesleğim olsun diye mi çabalayıp beni sıkarlardı?
Peki Alaz? Onunla görüşmeme muhakkak izin vermezlerdi. Annem zamanında babamla birlikte olduğunda varlıklı bir ailenin tek çocuğu olarak onu önce hamile bırakıp sonra zoraki bir evlilik yaptığını söylemişti. Kısa süre sonrada boşanmışlardı, annemi hep tek ve dimdik hatırlıyordum. Dimdik bir kadındı. Dimdik. Öylesine dik ki, bana vurduğunda bile gölgesi gram yerinden oynamıyordu. Anne benim için hiçbir şeydi. Bir defasında nasıl olmuş olursa olsun, beni öylesine dövmüştü ki, kendi varlığımı ve adımı dahi unutmuştum. Çok küçüktüm. Annem hıncını benden almazsa rahat edemiyordu.
Ondan nefret ederek büyüttüğüm bu hislerin şu an izlerini hayatımda yaşıyordum. Durdum, derince bir nefes çektim içime. Gözlerim kapalı çatıdaki terasta oturuyordum. Aşağıda koruma ordusu dizili, kapıda bekliyordu. Pamir ve Kenan, yanlarında daha adını bilmediğim bir sürü koruma o kadar hızlı hareket ediyorlardı ki, kaşlarımı çattım. Sanırım eve biri gelecekti, ayaklarımı sandalyeden aşağı indirip merdivenlere yöneleceğim sıra Alaz yukarı doğru çıktı. Üstünde eşofman altı ve gri tişörtü vardı, gözleri uykusuz gibi gözüküyordu. Kaşlarını derince çatmıştı. Yüzüğünün olduğu elini cebine atıp tam karşımda durdu.
"Alaz biri mi gelecek?" dediğimde dudakları hafifçe kıvrıldı. Benim özel alanıma saygısı vardı. Ben yanaşmadığım sürece hala beni bunaltacak hareketler yapmıyordu. "Aşağıda bir hareketlilik var?"
"Güzelim yükselmeden evvel beni dinleyecek misin?" kafamı hızla yukarı aşağı salladım. Derince bir nefes verdi ve ayaklarını bana doğru sürdü. Yavaşça yanıma gelip dibimde dururken saçlarımı kenarıya doğru itti.
"Psikolog bir kadın doktoru özel olarak çağırdım evimize. Ama sakın yanlış anlama, hiç kolay şeyler yaşamadın. Ben sadece iyi ol istiyorum. İyi ol ve iyi kararlar al istiyorum." Dediğinde alev rengi gözleri gittikçe yavaşlıyordu, hareleri ufalırken dudakları görüş alanıma girdi. Sessizce bir iç çektim. O da öyle yaptı. Sinirlenmemiştim, aslında bunu yapması gerçekten beni düşündüğü anlamına geliyordu belki de. Belki de gerçekten yaşadıklarımın altında eziliyordum ve bu bana iyi gelmeyecek yaralar açıyordu.
"Bana fikrimi sorup çağırsaydın keşke. Fakat yine de teşekkür ederim, kızmadım." Dedim, saçlarımı elleriyle kulaklarımın ardına itip gülümsedi. Ben de gülümsedim. Dudağımın kenarına öpücük bırakırken kafalarımızın arasında mesafe kalmamıştı. Onun gözlerine yakından bakıp iç çekiyordum. O da öyle. Alnımdan uzunca beni öptü, öyle ki ruhumu ona teslim ediyordum. Ruhumu paylaşıyordum onla. Öyle ki onun kanatları altındaydım. Öyle seviyordum.
"Ona istediğin her şeyi anlatabilirsin, hiçbir şeyi bizle paylaşmayacak. Sadece iyi ol. Kelebeğim iyi olsun." Dedi, dudakları kenarıya kayarken. Kafa salladım.
"Teşekkür ederim Alaz."
"Burası konuşmanız için iyi bir alan bence, burada konuşabilirsiniz. Lema okulda, ben de aşağıda oyalanacağım. İstediğin kadar faydalan doktordan," dediğinde kendi cümlesine güldü. "Neyse ki kadın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1. KUYU: SAUD
General FictionCehennemin dipsiz çukurlarında yanarken, günah obruklarına saplanmış bedenler, yanacaktı. Bu kaçınılmaz bir gerçekti ve cehennem de azap görenlerin ıstıraplı sesi bulutların ağlamasına, cennette ki insanlarınsa hüzünlenmesine sebep olacak kadar acı...