"Gördüğün gibi ben seni, gerçek seni tanıyorum Levent! İnsan sevdiği kişinin herşeyine dikkat eder, özveride bulunur...... Sen beni tanımıyorsun Levent! İsmim dışında, herkesin bilebileceği basit bir kaç bilgi dışında hakkımda hiç bir şey bilmiyorsu...
Sosyal medya gurubumuza katılmak isterseniz bekleriz.
Facebook gurubumuzda = Wattpad-Gözyaşım Hikayesi
Keyifli okumalar...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Güzel geçen bir akşamın ardından bir kaç gün güzel ve huzurlu geçmişti. Hani derler ya, 'çok güldüm başıma bir şey gelecek' diye, bu söz kahramanlarımız için 'çok huzurluyuz kesin başımıza bir şey gelecek' diye çevrilmeliydi.
Beliz sabah kalbini sıkan büyük bir sıkıntıyla güne gözlerini açmıştı. Ruh haline uygun olarak da hava oldukça bulutluydu ve yağmur yağacağının habercisi gibiydi. Yataktan kalktığında, giyinirken ve hatta kahvaltı yaparken bile bir durgunluk vardı üstünde. İçindeki sıkıntıdan sebep garip bir hevessizlik ve her şeye karşı bir isteksizlik! Kahvaltılarını bitirip yola çıktıklarında bu durum kocasının da dikkatini çekmişti.
"Bilmem gereken bir şey mi var Beliz?" kocasının sorusunu algılayamadı biran genç kız.
"Hı? Ne gibi?" dedi algılayamamış ve saf bir şekilde.
"Fazla dalgınsın. Sebebi ne?" eski tavırlarının aksine, bunları sorarken ses tonu gerçekten ilgiliydi genç adamın.
"Bilmiyorum. İçimde garip bir sıkıntı var." Derken derin bir nefes aldı. Başını cama çevirip akıp giden yolu ve çevredeki insanları izlemeye koyuldu. Elinin tutulmasıyla bakışlarını kocasına çevirdi. Bu harekete gerçekten şaşırmıştı.
"Otele gittiğinde Tuba ve Melike ile dedikodu yaparsınız moralin yerine gelir eminim." Dedi gülümseyerek. Bu davranışlar, bu cümleler Levent' e göre şeyler değildi. Cümle dudaklarından çıktığı an kendisi bile biran duraksadı kendi söylediklerine inanamayan bir halde. Sonra başını hafifçe salladı toplanmak amacıyla. Şuan gözlerine gülümseyen gözleriyle bakan karısı, her geçen gün kendisini değiştiriyordu. Bir zamanlar şiddetle karşı çıkacağı duruma şimdi gönüllü yelken açıyordu.
Beliz, kocasının cümlesini duyduğu an, içindeki bütün sıkıntıya rağmen sıcacık gülümsedi. Sabretmişti, beklemişti ve umut etmekten vazgeçmemişti. İşte tamda şimdi bunun karşılığını görmeye başlamıştı.
Otele geldiklerinde Beliz her zamanki gibi kocasına güzel bir gün geçirmesini dileyerek arabadan indi. Bunu her yaptığında kocasının içinde, Levent'in kendisinin bile bilmediği bir yerlere dokunuyordu genç kız.
Ofisine girdiğinde çantasını askıya asıp camın kenarına gitti ve dalgınca İstanbul manzarasını izlemeye başladı.
"Günaydın patron, umarım sabah kahvesini henüz içmemişsindir?" diyerek en neşeli haliyle Tuba odaya daldığında, kocasının arabadaki sözleri aklına geldi ve gülümsedi. Gündemleri Tuba' nın belirlediği 'Matt ve onun nasıl dikkatini çekebileceği' olan konuydu. Oldukça derin mevzulara bağlanan konuşmaları her zamanki gibi bir sonuca bağlanamamıştı. Tuba gittiğinde Beliz, koltuğuna yaslanıp gözlerini kapatarak kocasını düşünmeye başladı. Son zamanlarda kendisiyle ilgilenmesi ve tavırlarındaki değişiklik oldukça güzel bir gelişmeydi. Ancak bir çok güzel şey gibi bununda sonu gelmiş olmalıydı. Beliz gün boyu içindeki yerini koruyan sıkıntısıyla, belkide hiç karşılaşmamayı dilediği birisini misafir edecekti. Beklenmeyen misafir belki de hayatlarında yeni sayfalar açılmasına sebep olacaktı. Belki de seçme şansı olsaydı o güne hiç uyanmamayı isterdi genç kız. Çünkü günün ilerleyen saatlerinde sekreterinin hemen ardından odasına gelen esmer kadın ona oldukça tanıdık geliyordu. Tanıdık ve bir o kadar da itici ama bu kadın kimdi? Kendinden emin tavrıyla masasının yanına kadar gelmiş ve kendisine elini uzatmıştı. Gayri ihtiyari bir şekilde kendine uzatılan eli sıkan genç kız, sorgular bakışlarını karşısındaki bu kadına yöneltmişti.