Facebook gurubumuza katılmanızı beklerim.
Wattpad Gözyaşım Hikayesi gurubumuzun ismi.
Keyifli okumalar dilerim....
Pişmanlık hiç bu kadar elle tutulur olmamıştı. Bir insanın kendinden bu denli tiksindiği, yüzyıllar boyunca asla görülmemişti...şimdiye kadar. Levent aynada baktığı suretinden adeta tiksiniyordu. Hissettiği pişmanlık ise, ikinci bir ten misali bütün bedenini sarmıştı. Bakışlarını yeniden bomboş yatağa çevirdi. Daha bir kaç hafta önce orada bir masumiyet yatıyordu. Her gece kendisini bekleyen, mutluluğu ve geleceği olan kadın yatıyordu ama şimdi o yatak boştu. Tıpkı kalbi gibi, yaşamı gibi. Bencilce soldurmuştu o narin çiçeği! Dalından kopardığı yetmiyormuş gibi birde yere atıp üstüne basmıştı. Makyaj masasının üstünede duran tokayı aldı eline. Üzerinde melek figürü vardı, tıpkı karısı gibi. Avucunun içine alıp var gücüyle sıktı. Sımsıkı yumduğu gözlerinden bir damla firar etti, yanaklarından akıp giden o minik damla geçtiği yeri yakarak akıyordu sanki. Yumruk yaptığı elini kafasına vurdu bir kaç kere ve yeniden bütün herşey gözlerinin önünde canlandı genç adamın.
Ne zaman uyuyakaldığını hatırlamıyordu ama korkunç bir baş ağrısıyla gözlerini araladığında ilk bir kaç saniye bilinçsizce tavana baktı. Ardından dün gece yaşanan her şey hafızasında canlanmaya başladığında hızla bakışlarını yan tarafına çevirdiği ama görmeyi beklediği yüz orada yoktu. Yataktan kalktı ve banyoya girdi hemen ama yine kocaman bir boşluk karşıladı onu. Saatine baktığında vakit öğlen olmuştu bile, ne bekliyordu ki, elbette karısı onu görmek istemediği için erkenden evden çıkmış olmalıydı. Onun, zaten her şey bu kadar kötüyken, kendisinden daha fazla uzaklaşmasına izin vermek istemiyordu. Demir tavında dövülmeli derler ya, hemen duşunu alıp karısıyla konuşmalıydı, af dilemeliydi. Yaptığı şeyin telafisi zor olsa da imkansız değildi. Olmamalıydı! Karısı onu affetmeliydi. Duşunu alıp odaya geri döndüğünde bakışları istemsizce yeniden yatağa kaydı. Hala çarşafın üstünde duran ve kendi günahını yüzüne vuran o lekeyi görmek kendisine olan öfkesini harladı. Ne kadar küfür etse, ne kadar bela okusa da yetersizdi. Bu görüntüye daha fazla bakacak cesareti olmadığı için hızla kıyafetlerini giydi ve evden ayrıldı. Otele giden yol daha önce hiç bu kadar uzun gelmemişti. Zaman sanki daha yavaş akıyordu. Kendisine saatler gibi gelen bir sürenin ardından otele geldi.
Yönetim katına gelen asansörden indiğinde karısının odasına giden o yolda attığı her adımda biraz daha cesareti kırılıyordu. Kendisine hatalı olduğunu ve af dilemesi gerektiğini hatırlatarak devam etmeye çalışsa da sanki ayakları geri geri gidiyordu. Bu defa her şeyi berbat etmişti. Bu defa telafisi mümkün olmayacak derece bir suç işlemişti ama yine de çaresizce affedilmeyi bekliyordu işte. Karısının odasının kapısını açtı ve bakışlarını hemen masasında oturuyor olduğunu düşündüğü karısına çevirip göz göze gelmeyi bekledi. Ancak karşılaştığı şey, hiç bir şeydi! Oda da kimse yoktu. Kalbinin üstündeki ağırlık daha fazla arttı. İçten içe tahmin ettiği ama kabullenmek istemediği bazı şeyler vardı ve bunu hala kendisine bile itiraf edebilmiş değildi. Belki Tuba'nın odasında olabilir diye düşündü ve bu düşüncesine dört elle sarıldı. Geri dönüp sekretere sordu.
"Beliz, Tuba hanımın odasında mı?" diye sordu. Meraklı gözlerle geldiğinden beri kendisini izleyen sekreter, bu soru karşısında afallamıştı.
"Beliz hanım, Mr. Davies'in asistanlığını yapacağı konferans için Amerika'ya gitti efendim." Dediğinde duyduklarıyla sanki somut bir darbe almışcasına sarsıldı Levent.
"Ne..ne zaman gitti?" sesi belki de ilk defa böyle korkak ve titrek çıkmıştı.
"Direk uçuş sadece öğlen saat 13:00' da var ve uçağı biraz önce kalkmış olmalı." Diyen sekreterin cümlesiyle bakışları kolundaki saate gitti. Saat 13:05'i gösteriyordu. Geç kalmıştı! Şimdi, yaptığı onca şeyin ardından ilk defa kaybettiğini hissediyordu Levent. Karısı onun yüzünü bile görmek istememiş, sesini dahi duymak istememişti. Yoksa böyle sessizce gitmezdi. Her şeye rağmen yanında olan karısı şimdi kulaklarını sağır eden, bildiği bütün ezberlerini yok sayan bir sessizlikle gitmişti hayatından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSİZ OLMAZ
Romansa"Gördüğün gibi ben seni, gerçek seni tanıyorum Levent! İnsan sevdiği kişinin herşeyine dikkat eder, özveride bulunur...... Sen beni tanımıyorsun Levent! İsmim dışında, herkesin bilebileceği basit bir kaç bilgi dışında hakkımda hiç bir şey bilmiyorsu...
