Herkese merhabalar ve keyifli okumalar....
Eve geldiklerinde Beliz hala gergindi. Annesi ve Tufan abisinin bu gece başka planları olduğu için beraber olmayacaklardı. Belki annesi yanında olsa destek alabilirdi ama şuan kendisini oldukça savunmasız hissediyordu genç kız. Yol boyunca kocası hiç konuşmamıştı ve onu Leo ile gördüğü için kendisine yine eskiden olduğu gibi kötü davranacağını hissediyordu. Tam yol almaya başlamışken, hayatlarındaki bir çok şey değişmeye başlamışken şimdi herşey biranda yok olmuştu. Kalbi sıkıştı genç kızın. Bahar çiçekleri açmaya başlamış olan kalbi, kışa yüz sürdü ve buz tuttu bütün çiçekleri. Kocasının kendisini dinleyeceğini bilse anlatırdı ama Levent onu dinlemezdi! Kim bilir neler düşünmüş, neler kurmuştu kendi aklında? Yine suçlu olmadığı bir konuda, kocası tarafından insafsızca yargılanıp, hakkında hüküm verilecekti. Bütün enerjisi çekilmiş bir halde merdivenlere yöneldi. Kocasının kendini suçlayan cümlelerini duymadan ve kendisini aşağılayan bakışlarını görmeden önce kısa bir duş alıp kendisine gelmek istedi. Basamağa ayağını koyduğu an, kocası onu bileğinden tutarak durdurdu. Arkasını dönmeden önce derin bir nefes aldı genç kız, anlaşılan duş alacak kadar bile bi nefes alma süresi olmayacaktı. Arkası döndü ve kocasıyla gözgöze geldi. Beliz'in gözlerinde daha önce yaşadıklarının verdiği yorgunluk vardı ama Levent'in gözlerinden herhangi bir duygu kırıntısı yoktu.
"Bir anlamı olacak mı bilmiyorum ama Leo benim sadece arkadaşım. Onunla aramda hiç bir zaman hiç bir şey olmadı. Odadan ayrılırken öyle birden....."
"Ben çok açım. Sen acıkmadın mı?" diyen kocasına boş boş baktı genç kız. Önce duyduklarını idrak edemedi. Kocası konuyu mu değiştiriyordu? Saniyelerin ardından duyduklarını anlamaya başlamış ve yine hiç bişey anlamamıştı. Ne yani bütün o gördüklerine ve şimdi anlatmaya çalıştıklarına verdiği tepki bu muydu? Kocasının? Yanlış duyduğunu düşündü. Kocası şimdiye kadar onu diğer kadınlar gibi olmakla suçlamaya ve acımasız yorumlarını sıralamaya başlamış olmalıydı.
"Ne?" diyebildi. Kendiliğinden çıkan tek kelimelik bir cümle. Levent, karısının kendisine şaşkın şaşkın bakması karşısında gülümsemişti.
"Sonra da bir film izleriz beraber ne dersin? Filmi sen seç."
"Ne?" genç kız şok üstüne şok yaşıyordu. Karısının bu hali Levent'i oldukça eğlendirmeye başlamıştı. Ellerini karısının beline doladı ve kendine çekti.
"Filmin yanında patlamış mısır iyi gider. Senin için bu akşam, uzun zaman sonra ilk kez mısır patlatacağım." Diyen Levent gayet rahattı. Hatta fazla rahattı. Gülümsüyordu! Muzipçe bakıyordu! Suçlamıyordu! Yargılamıyordu! Hatta gecenin güzel geçmesi için planlar yapıyordu!
Beliz bir şey söylemek için hafifçe nefes alıp dudaklarını araladı. Öylesine nutku tutulmuş bir haldeydi ki hiç birşey söyleyemeden dudaklarını birbirine bastırdı. Kocasına bakan gözlerinde şaşkınlık, merak ve sorular vardı. Bu adamın başına bişey mi düşmüştü acaba? Ağzının ve dudaklarının kupkuru olduğunu hissetti. İstemsiz bir şekilde dilini dudakları üstünde gezdirdi. Kocasının dikkati saniyesinde dudaklarına kaymıştı. Levent, artık beklemek istemiyordu. Bu gece evlilikleri için dönüm noktası olacaktı. Bu gece karısının bedenine kendi izlerini bırakacak ve onu tamamen kendisinin yapacaktı. Öncesinde kiminle ne yaşamış olursa olsun, bundan sonrası sadece kendisine ait olacaktı. Bu düşünceyle dudaklarına yer eden çarpık bir gülümseme eşliğinde hafifçe eğilerek dudaklarını karısının dudaklarına sürttü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSİZ OLMAZ
Roman d'amour"Gördüğün gibi ben seni, gerçek seni tanıyorum Levent! İnsan sevdiği kişinin herşeyine dikkat eder, özveride bulunur...... Sen beni tanımıyorsun Levent! İsmim dışında, herkesin bilebileceği basit bir kaç bilgi dışında hakkımda hiç bir şey bilmiyorsu...