"Gördüğün gibi ben seni, gerçek seni tanıyorum Levent! İnsan sevdiği kişinin herşeyine dikkat eder, özveride bulunur...... Sen beni tanımıyorsun Levent! İsmim dışında, herkesin bilebileceği basit bir kaç bilgi dışında hakkımda hiç bir şey bilmiyorsu...
Hepinizin Berat Kandili mübarek olsun. Rabbim gölünüzden geçen güzellikleri önümüzde yaşanılır kışsın inşallah. Bölüm sonrasında yazdığım notu okumanızı rica ediyorum.(okumadan geçen arkadaşlar için özellikle lütfen) medyada bölümde ismi geçen Marvin Gaye'e ait benim en çok sevdiğim şarkısı "Let's get it on " yer alıyor.
Keyifli okumalar...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Beliz kontrolünü kaybetmiş bir halde ağlarken odada bulunan herkes put gibi kalmıştı. Böyle bir durumda nasıl tepki verilirdi ki? Levent karısının yanına gitmek için bir adım attığında Kaan ondan önce kardeşinin yanına ulaşmıştı. Dizlerinin üstüne çöküp kardeşinin yanaklarını avuçları arasına aldı. Beliz odaklanamayan bakışlarını abisinin yüzünde gezdiriyor ama orada başka birisini görüyormuş gibi bakıyordu. Kaan gözünden akan bir damla gözyaşını silmeye gerek duymadan kardeşinin başını göğsüne yasladı ve kollarını sırtına dolayarak sımsıkı sardı. Kardeşinin gözyaşları kızgın bir kor gibi genç adamın göğsünü dağlarken, Kaan'da artık kendini durduramamış ve sessiz gözyaşları, kalbinden doğup gözlerinden firar ederek yanaklarına süzülmüş, oradanda kardeşinin saçları arasında kaybolmuştu. Yere oturup sırtını yatağa yasladı ve kardeşini kucağına çekti. Şimdi kardeşi, küçükken yarazmalıklar yapıp sonrada kendisini koruması için abisinin kollarına sığınan minik Beliz olmuştu yeniden. Bilinci yavaş yavaş yerine gelen, o şok anlarından kurtulan Beliz, yaşadığı farkındalıkla daha fazla ağlıyordu. Ağladıkça kalbi sıkışıyor, nefes alamaz oluyordu. Boğazına yapışmış kocaman bir el vardı ve onun artık nefes almaya hakkı yokmuşcasına acımasızca boğazını sıkıyordu. Kaan bir kolunu kardeşinin beline dolamış diğer eliyle saçlarını okşayarak sakinleştirmeye çalışıyordu. Konuşacak gücü kendinde bulamıyordu genç adam, sadece babasının ölümünün kardeşinin suçu olmadığını biliyor ve bunu hissetmesini istiyordu. Dakikaların ardından Beliz'in ağlaması şiddetini kaybetmiş ve yerini derin iç çekişlere bırakmıştı. Beliz biraz daha kendine gelmişti ve biraz geri çekilerek ağlamaktan şişmiş gözlerini abisinin gözlerine sabitlemişti.
"Öz...özür dilerim. Abi be...ben yapamam dedim. Korktum a..ama ba...babam....." diye başladığı konuşma çabası abisini tarafından yarıda kesilmişti.
"Beliz sen.... Allah'ım bunca zaman bununla nasıl yaşadın? Neden güzelim? Neden anlatmadın bana?" diyen Kaan'ın ses tonu yıkılmış bir adamın ses tonu gibiydi. Onun bu yıkımı öğrendiklerinden kaynaklı değildi. Bunun sebebi, kardeşinin böyle bir yükü bunca zaman tek başına taşımış olmasıydı.
"Abi. Babamı ben....." diye bir feryatla dudaklarından dökülen cümle, Kaan'ın elini dudaklarının üstüne koymasıyla tamamlanmamıştı. Baş parmağıyla kardeşinin yanaklarındaki yaşları sildi genç adam. Ardından kardeşinin şakağına bir öpücük bırakıp başını göğsüne koydu yeniden. Gözlerini kapatıp içine derin bir nefes çekti.