Bölüm sonundaki yazıyı okumayı unutmayın. Keyifli okumalar dilerim...
(Beliz :Yıkılmayan,yılmayan , İçgüdülerine güvenen bir anlamındadırlar.)
******
Hastaneye geldiğinde, hemen arkasında bulunan Mert sayesinde Beliz'in yattığı odayı öğrenmişti. Mert evden deli gibi çıkan kuzenine yetişemediği için ayrı arabalarla gelmişlerdi ve yol boyunca Kaan ile temasda kaldığından gerekli bilgileri öğrenmişti. Levent, karısının kaldığı odanın önüne geldiğinde doktor da odadan çıkıyordu. Karısıyla ilgili bilgi almak istese de, doktorun asistanına söyledikleriyle odanın kapısının önünde aniden durdu."Kadın doğumdan bir doktora haber verin. Kanaması durdu ama birde onların uzman görüşünü alalım." Demişti doktor. Kapıyı açmak için uzanan eli, kapı kolunda kaldı. Selim denen şerefsizin sözleri kulağında çınladı o anda. O kolu aşağı indirmeye cesaret edemedi. Girdiği odada karşılaşağı manzarayı görmekten korktu. En çok da göreceklerinin kendisine hissettireceklerinden korktu. Hemen arkasında bulunan Mert'de doktorun söylediklerini duymuştu.
"Her ne olmuş olursa olsun, yaşanan hiç bir şeyin suçlusunun Beliz olmadığını unutma Levent! Bir kadının, erkeğin kaba kuvvetinden kurtulma imkanı yok. Bu kapının arkasında yatan kadın, senin karın! Bunu aklından çıkarma."
Levent o an kendi iç çatışması dışındaki herşeye kapalıydı. Mert'in sözlerini ise bir uğultu misali duymuştu. Elini kapının kolundan çekti. Gözlerini kapatıp alnını kapının pervazına dayadı. Başını hafifçe sağa ve sola salladı ve ardından şiddetli bir şekilde alnını pervaza vurdu. Yaralı bir hayvan gibi hırıltılı bir ses çıktı genç adamdan. Mert, kuzeninin bu haline engel olabilmek amacıyla elini omzuna koydu ama aldığı karşılık, sert bir şekilde geri itilmek oldu. Levent odaya girmekten vazgeçip, koridorun sonundaki yangın merdivenlerine ilerledi. İçinde kabaran öfkeyi atmalıydı. Kapıyı açıp merdiven boşluğuna çıktığında yumruklarını duvara geçirdi defalarca. Dudaklarından dökülen bağırışlar isyan doluydu genç adamın. Öfke kozasına sarmalanmış, nefret tohumuyla filizlenmiş ve acı meyvesini veriyordu. Sıyrılan elinin üstündeki acıyı hissetmiyordu bile genç adam. Bedeninin bütün hislerine karşı adeta hissizleşmişti. Mert de hemen ardından gelmiş ve önce onun içindeki öfkeyi kusmasını beklemişti. Beliz'in yaşamış olabileceği şey korkunçtu, Levent'in bununla yüzleşmesi de bir o kadar korkunç olacaktı. Ancak kocası olarak en büyük görev kendisine düşüyordu. Levent dimdik ayakta olmalıydı! Karısının içinde bulunduğu durumu atlatabilmesi için, onun her zaman sırtını yaslayabileceği yıkılmaz bir çınar ağacı olmak zorundaydı. Peki Levent bunu istiyor muydu?
Aldığı sert nefeslerin ardından dakikalarca boşluğu izledi. Bir koza tarafından sarılıp sarmalanmış, bütün duyguları ve hisleri o kozanın dışında kalmış halde bir yokuştan aşağıya boşlukta yuvarlanıyordu. Biraz olsun sakinleştiğini düşündüğünde sert adımlarla yeniden odanın kapısının önüne geldi. Ancak kapıya yaklaştığı an duyduğu çığlıklarla adımları hızlanmıştı genç adamın. Odaya girdiğinde, hemen arkasından giren hemşire ve doktor tarafından kenara itilmişdi. Çünkü karısının o perişan halini gördüğünde bütün kararlılığı buhar olup uçmuştu genç adamın. Yatağın yanında bir erkek hemşire şaşkın bir halde elinde serumla bekliyordu. Karısı ise ellerini saçlarının arasından geçirmiş , yatağın başlığına sırtını yaslamış ve başını dizlerine neredeyse gömmüş bir halde çığlık çığlığa bağırıyordu.
"Dokunma bana...." çığlıklarının ve ağlamalarının arasında en belirgin olan kelimeler bunlardı. Başka bir ağlama sesi duyduğunda bakışlarını camın önüne çevirdi. Ceylin hanım, oğlu Kaan'ın kolları arasında hıçkırarak ağlıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/77587102-288-k312770.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSİZ OLMAZ
Romance"Gördüğün gibi ben seni, gerçek seni tanıyorum Levent! İnsan sevdiği kişinin herşeyine dikkat eder, özveride bulunur...... Sen beni tanımıyorsun Levent! İsmim dışında, herkesin bilebileceği basit bir kaç bilgi dışında hakkımda hiç bir şey bilmiyorsu...