Bugün bölüm yetiştirmeye uğraştım ama bölüm bitmediği için bende yazdığım kadarını yüklemyeyim dedim. Benim için özel olan bugünde benden yorumlarınızı esirgemezainiz umarım. Bölümün devamı perşembe günü gelecek.
Keyifli okumalar.Beliz bedenindeki korku dolu titremeyi bastıramazkeni kendisini kocasının kolları arasında sarılıp sarmalanmış halde buldu. Küçük kutunun elinden yere düşmesiyle kutudan çıkıp odanınmermer zemininde kıpkırmızı kan lekesi bırakan boynu koparılmış güvercine baktı. Bunu kim ve neden yapmış olabilirdi ki? Beliz bu sorularla korkuyla boğuşurken, Levent'in aklında karısını bu olanlardan uzak tutamamış olmanın siniri ve bunu nasıl yapacağına dair planları dolanıyordu. Her zaman ki gibi soğuk kanlılığını koruyarak hızlı bir hamlayle karısını odadan çıkardı. Sekretere sert bir ses tonuyla talimatlar vermeye başladı.
"Bu paketi kim getirdi hemen bul bana. Mert'e haber ver ve hemen şirketin güvenliğini sağlayan firmayla görüşsün. Hem buraya hem de eve olabildiğince çok koruma göndersin."
"Peki efendim." Kolları arasında hala titremeleri dinmemiş olan karısını daha fazla kendine hapsederek asansöre bindi. Karısını kendinden biraz uzaklaştırıp gözgöze gelmeye çalıştı. Onun gözlerinden akan yaşları görünce daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir öfkeyle doldu.
"Beliz bana bak." Diyerek çenesinden tutup hafifçe başını kaldırdı. Karısının bakışlarındaki korkuyu gördü.
"Ne...neden? O resimlerde...sen? abim? Kuşu öldürmüşler. Bu...bu ne demek?"
"Şşşt sakin ol. O kutu sadece seni korkutmak için planlı bir şekilde gönderilmiş. Kimin yaptığını bulacağım." Karısının dudaklarından kopan hıçkırıklara hazırlıksız yakalandı genç adam. Bütün bedeni gerildi. Beliz hissettiği korkuyla kocasının beline kollarını doladı ve başını göğsüne yasladı.
"Korkuyorum Levent." Haftalar önce karısının dudaklarından bu kelime döküldüğünde, hissettiği korku kendisine karşıydı. Ancak şimdi hissettiği bu korkuyla kendi kolları arasına sığınmıştı. Bu artık karısının kendisine yeniden güvendiği anlamına mı geliyordu? Yoksa denize düşen yılana sarılır misali mi kendisine sığınmıştı? Her ne olursa olsun şuan kolalrı arasındaydı ve güvendeydi. Bunun aksini bile düşünemezken, bir kaç dakika önce odasında yaşadıklarına engel olamamış olmak gerginliğini hat safhaya taşıyordu.
Otoparka geldiğinde şoföre arabayı kullanmasını söyleyip kendisi kollarında karısıyla birlikte arka koltuğa yerleşti. Yola çıktıktan bir kaç dakika sonra karısının ağlaması bitmiş ve titremeleri nispeten azalmıştı. Beliz'in korkusunun başlı sebebi o kutudan çıkanlar değildi. Bununla verilmek istenen mesajdı. O kuşun kanının bir kısmı eline bulaşmıştı ve bu görüntü onu yıllar öncesine götürdü. Hayatında hatırlamak istemediği o günde ellerinde kan vardı ama o kan bir kuşa ait değildi...
Eve giden yolda ilerlerken artık orman yoluna girilmiş ve yol sakinleşmişti ancak şoförün arabayı fazlasıyla sallayarak ve sert kullanması üzerine Levent onu sert bir dille uyarma gereği duymuştu. Araba ne zaman sarsılsa karısının gerildiğini hissediyordu.
"İlk kez mi direksiyona geçiyorsun? Düzgün kullan şu arabayı!"
"Levent bey, arkamızdaki araba sıkıştırıyor. Anayolda giderkende bir kaç defa sinyalsiz solladı bizi. Sürekli etrafımızda dolandırıyor arabayı ve sanırım geçip gitmek gibi bir düşüncesi yok."
Levent ani bir refleksle arkadaki arabaya baktı. Camlar filmli olduğu için içerisi görünmüyordu ve plaka çamur kaplıydı.
"Ne arabası? Neler oluyor Levent?" diyen karısının korku dolu sesini duymak genç adamın gerginliğini ve sinirini taşma noktasına getirmişti. Kendisi yanlız olsaydı bu durumu şuanki gibi karşılamayacağını gayet iyi biliyordu ama kolları arasındaki narin bedenin titreyişleri hislerini en uç noktada yaşamasına sebep oluyordu. Karısının yüzünü kendi büyük avuçlarının arasına aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSİZ OLMAZ
Romance"Gördüğün gibi ben seni, gerçek seni tanıyorum Levent! İnsan sevdiği kişinin herşeyine dikkat eder, özveride bulunur...... Sen beni tanımıyorsun Levent! İsmim dışında, herkesin bilebileceği basit bir kaç bilgi dışında hakkımda hiç bir şey bilmiyorsu...