Ya tam açacaksın yüreğini ya da hiç yeltenmeyeceksin.
Grisi yoktur aşkın ya siyahı ya beyazı seçeceksin. Şems-i Tebriz'i
***
Ona bakmak istiyordum. Ama bakmaya cesaretim yoktu. Konuşma bitinceye kadar sessizce dinledi. İçimdekileri anlatmaksa, yüreğimde söndürmeye çalıştığım ateşi körüklemişti. Bir kaç dakika sessizce orada durduk. Sözlerin ağırlığını kaldırmak zordu. Onun ruh halini ise bilmiyordumDerin nefes alışlarını biliyordum sadece...
***
Kısa bir süre sessizce orada durduk. O sustu... Ben sustum...
Sonra onun konuşmayacağını hissettim. Belki de takıntılı olduğumu düşünüyordu ya da çok garip birisi olduğumu. Ondan özürdilemek istedim. Söylediğim sözler için ve bilmese de hissettiklerim için..."Özür dilerim... Sanırım çok fazla konuştum..."
"Benden özür dilememelisin. Eğer ben senden özür dilemiyorsam sen de benden dileme lütfen. Herkesin konuşmaya ihitiyacı vardır..."
Kısa bir süre durdu ve ona baktım. Karasız bir yüz ifadesi vardı. Sonra bakışlarını bana çevirdi. Onun yeşil gözleri ürpermeme sebep olmuştu. Gözlerimi kaçırdım ve uzaklara sabitledim. Konuşmaya devam ettiğinde bakışlarını üzerimde hissediyordum. Onun yanındayken ruh halim çok çabuk değişiyordu ve bu başımın dönmesine sebep oluyordu...
"Sen inanılmaz bir insansın! Birini çok fazla sevmek, yanında olmayan birine çok fazla değer vermek... Canını çok yanmış olmalı ve hala ondan başkasını sevemem diyorsun... Bu, bu gerçekten çok başka. Ben hiç böyle bir şey duymamıştım. Çılgınca olduğunu düşünmem gerekiyor fakat ben sevgine ve sadakatine hayran kaldım ."
'Can'ın çok yanmış olmalı' demişti! Doğru canım çok yanmıştı. Canım her geçen gün bir öncekinden daha çok yanıyordu!..Bunu onun ağzından duymak... Sesinde şevkat vardı. Sanki acılarımı o yüklenmek istiyordu! Nasıl kabullenirdi yüreğim, onun acılarımı yüklenmesini? Bu yüreğimdeki fırtınaları kıyamete çevirirdi! Kendi kıyametimde kendimi yok etememe sebep olurdu!
"Teşekkür ederim. " diyebildim yalnızca..
Binlerce düşünce aynı anda beynime hücum ederken dikkatimi toparlamaya çalıştım. Edward derin bir nefes aldı. O da arabaya yaslanmıştı. Aldığı derin nefesin ardından yüzünde oluşan tebessümle devam etti:
"Aslında onun yerinde olmak isterdim... Böylesine güzel bir sevgiye karşılık vermek ve bende en az sevildiğim kadar sevmek isterdim..."
Sözlerini aklıma kazırken tüm hücrelerimin buz kestiğini hissettim. Nefes almayı unutmuştum ve zaman 'o anda' durmuştu!
"Sevildiğin kadar sevmek.." diye fısıldadım... Sevdiğim kadar sevilmem mümkün müydü? Neden ben buna inanamıyordum. Bu konuşmalar, bulunduğum yer sanki hepsi bir hayaden ibaretti! Ama işte tam karşımdaydı.
Dokunabileceğim kadar yakınımdaydı, aynı zamanda yıldızlar kadar uzağımdaydı...
Biliyorum eğer içtiğim ilacın etkisi olmasa ağlardım.. Hıçkırıklarım çaresizliğimi tüm benliğiyle ortaya dökerdi. Ben ağlardım... Titreyen dizlerimin üzerine çökerek saatlerce ağlardım... Ama şu an sessizlikten başka vereceğim hiçbir tepkim yoku! Ve çok neşeli bir sesle devam etti:
"Hey küçükk kız boşver gelmeyeni bak ben varım yanında beni sev."
Nutkum tutulmuştu ona bakarken. Şaka mı yapıyordu yoksa ciddi miydi? Onu anlamıyordum ve hala şaşkınca ona bakıyordum. Gülüyordu evet tüm gülüşü yüzüne yayılmıştı ve gözleri ışıldıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAHARIM GELİŞİNDE SAKLI (TAMAMLANDI)
Fanfiction_*O KARANLIKTI; BEN AYDINLIĞIM OLMASINI İSTEDİM*_ ### Hayatta en tehlikeli şey aşktı belkide... 'Aşktan kim ölmüş ki?' lafı yıllarca dolanmıştı aklımın bir köşesinde. Ama biliyor musunuz? Aşk bir insanı öldürecek kadar kuvvetli bir duyguydu. Aşk i...