35 *SEÇİM*

876 97 26
                                    


YENİ BÖLÜMLE KARŞINIZDAYIM...
Bu bölüm biraz kısa olsa da paylaşmak istedim sizi daha fazla bekletmeden...

DESTEK OY VE YORUMLARINIZI UNUTMAYIN LÜTFEN

SEVİLİYORSUNUZ...❤️


Şimdi karşımda oturan iki adam... Biri ailem, diğeri yüreğim ve bir seçim. Aslında o seçimi çoktan yapmıştım fakat ikisinin karşısında böyle otururken yaptığım bu seçimin hayatımı bambaşka bir noktaya taşıyacağını biliyordum. Korkuyordum yanlışı seçmekten, sevdiklerimden yeterince uzak kalmışken onlardan çok daha uzaklaşmaktan. Ne kadar zor olursa olsun bu seçimimden vazgeçmeyecektim. Öyle ya seçimlerimizdi bizi biz yapan. Doğru veya yanlış yaptığımız seçimlerimizdi.. Şimdi ise sonunu bilmediğim bir yolculuğun başında gibi hissediyordum. Ölüm gelmediği sürece gideceğim uzun bir yolculuk...

Abimin sözleri üzerine masada kısa bir sessizlik olmuştu. Kimse konuşmuyordu. İkisinin de benim düşüncelerimi merak ettiğinin farkındaydım fakat abimin karşısında 'kalmak istiyorum onlunla' diyemezdim. Ona uslünce ve daha sakin bir ortamda söylemek istiyordum kararımı. Abim çalan telefonuyla masadan kalktı konuşurken Kafenin içine girmişti hızla. O gözden kaybolunca derin bir nefes aldım ve önümdeki kahveden bir yudum içtim.

"Ne düşünüyorsun?"

Duyduğum soruyla başımı kaldırdım.

"Sen ne düşünüyorsun?" diye sorduğumda biraz durdu.

"Seni bir seçim yapmak zorunnda bırakmak istemiyorum. Ama seni de bırakmak istemiyorum." dedi kararlı bir şekilde. Bakışları önündeki kahvedeydi. Geldiğimden beri bakışlarını hiç benden tarafa çevirip dik dik bakmamıştı. Evet o gerçekten islamiyeti öğreniyordu...

"Ben seçimimi çoktan yapmıştım. Fakat... henüz çok erken her şey için ve bu beni korkutuyor. Zor bir başlangıç olacak ikimizi için hatta hepimiz için..."

"Korkma, ben yanında olduğum sürece hiçbir şeyden korkma. Ben her zaman yanında olacağım İnşaAllah. Bana güven..."

Ona güvenmek... Ona güveniyordum. Beni asıl korkutanda ona olan güvenimdi. Çünkü ben insanlara güvenmeyi yıllar öncesinde bırakmıştım... En yakınlarım bana ihanet etse dahi neden demeyecek bir seviyedeydim artık... Ama bunu ona konduramıyordum. Onu öyle temiz sevmek istemiş, yüreğimde öyle temiz bir yere koymuştum ki! Onun söylediği her söze inanıyordum artık. Ona tüm kalbimle güveniyordum; sebepsiz... Beni korkutan ona olan güvenimdi...

"Sana güveniyorum..." dedim kararsız bir şekilde bakışlarımı denize çevirirken. Denizin parlak mavisi gözümü kamaştırırken devam ettim kısık bir sesle:

"...ve bu yüzden korkuyorum. Biliyor musun ben insanlara güvenmeyi yıllar öncesinde bırakmıştım. Çok değer verdiğim bir arkadaşım beni en olmadık anımda en savunmasız şekilde yüzüstü bırakıp gittiği gün bende insanlara güvenmeyi bırakmıştım. Ama sana güveniyorum. Sebepsiz... Korkuyorum böylesine güvenirken güvenimin yerle bir olmasından. Çok korkuyorum..."

"Güvenmekten korkma... Ömrüm yettiğince yanında olacağım. Beraber yaşlanacağız. Torunlarımıza bizim masalımızı anlatacağız. Sevgimizi paylaşıp büyüteceğiz. Acılara ve zorluklara beraber göğüs gereceğiz. Birbirimize her zaman destek olacağız. Ben seni sonum değil sonsuzum yapmak istiyorum. Eğer cennete girmek nasip olacaksa oraya seninle girmek istiyorum... Bu yüzden bu işi fazla uzatmadan evlenmeliyiz.."

Söylediği sözler karşısında gülümserken gözümden dökülen birkaç damla yaşa engel olamamıştım. İnsan daha ne isterdi ki? Sevdiği adamla bir ömür... Bu nasip olacak mıydı bilmiyorum? Fakat şu var ki bu günüme şükrediyorum ve her şeyin hayırlısı için yeniden yeniden dua ediyorum...

Ortamda oluşan sessizliği çalan telefonum bozmuştu. Ekrana baktığımda arayan kişinin abim olması beni şaşırtmıştı. Telefonu açarken başımı kaldırıp etrafta gezdirsem de gözlerimi abimi görememiştim.

"Abi nerdesin?"

"Hayat ben arabadayım. Arabaya gel acil bir hastam çıktı çabuk olmamız lazım." Sesi endişeli geliyordu. Ben de telaş yapmıştım.

"Tamam geliyorum."

Hızlıca telefonumu çantama koyarken Edward'ın sesiyle bir an duraksadım.

"Bir şey mi oldu?"

"Abimin acil bir işi çıkmış gitmem lazım. Kendine dikkat et." dedim tek nefeste. Tam gideceğim sırada bana bir defter uzattı. Bu benim şiir defterimdi. Bir an şaşkınca baksamda. Hemen kendimi toparlayıp hızlıca defteri aldım ve koşar adım içeriye giderken bir an durdum ve arkamı döndüm. Ona baktığımda şaşkınca bana bakıyordu. Derin bir nefes aldım;

"Eddy, teşekkür ederim ve..." devamını getirmemiştim. Hızlıca abimin yanına gittiğimde arabayı çaılıştırmıştı bile...

Abim beni eve bırakıp hızlıca Kliniğe geçti. İçeriye geçmemiş bahçedeki salıncağa oturmuştum. Defterimi çantamdan çıkarmıştım. Bir süre sadece kapağına bakmıştım ve sonra sayfalarını açtığımda içinden bir resim düşmüştü. Fotoğrafı yerden aldığımda ellerimin titremesine engel olamıyordum. Çünkü bu o resimdi... Her şeyin başladığı o gece çekilen resim. Tüm acılarım hasretlerim özlemlerim bir anda üzerime çökmüştü. Onun ve benim bu hayatta bir arada bulunduğumuz tek kare şu an elimdeydi...

Uzun uzun baktım o kareye... Gözümden süzülen yaşlar beni de alıp o güne götürüyordu...

Sevmek için bir başlangıç...

Bekleyişler özlemler ve sessiz çığlıklar için bir başlangıç...

Sonuna asla inanmadığım bir başlangıç...

Ve onun yeşil gözleri....

Defteri çantama koymuştum. İçeriye geçtiğimde mutfaktan Selin ve Umut'un sesleri geliyordu. Sessizce kendi odama geçtim ve üzerimi değiştirip kendimi yatağa bıraktım. Düşünmeye ihtiyacım vardı...

Uzun uzun düşünmüştüm. Geçmişimi, yaşadıklarımı, acılarımı, sevdamı, bekleyişlerimi... Şunu fark etmiştim içimde her gün git gide büyüyen bu kara sevda beni her şeyden daha çok yakmış ve yormuştu... Gelmeyecek olan birini kabullenip sevmekti benimki... Ama kader ve dualarım onu bana getirmişti. Buna rağme ne çok günah işlemiş ve yanlışa bulaşmıştım.

Hayatta en tehlikeli şey aşktı belkide... 'Aşktan kim ölmüş ki?' lafı yıllarca dolanmıştı aklımın bir köşesinde. Ama biliyor musunuz? Aşk bir insanı öldürecek kadar kuvvetli bir duyguydu. Aşk insanı içten yakıp yıkıp kül ediyordu... Aşkı tatmayana bunu nasıl anlatbilirdin ki? Nasıl anlayabilirdi?  Sevdayı anlatmaya kalksak sözcükler yeter miydi? Duyanlar ne derdi? Belki deli olduğumuzu düşünürlerdi. Belki de doğruydu! Aşk bu dünyanın en deli duygusuydu. Aşkta mantık arayan zaten en başta yanılmıştı. Aşktan kaçmak isteyen de çoktan aşka yenik düşmüştü...

Her hayat farklıydı ve her imtihan farklıydı... Bu zorlu imtihanda babamı kaybetmiştim, annemi kaybetmiştim, baharlarmı ve gülüşlerimi kaybetmiştim ve o ömrüme bahar gibi doğmuştu. Biliyorum hiçbir zaman mükemel bir hayat sürüp bir ömür mutlu mesut yaşamayacaktık... Fakat Ömrümüz olduğu sürece bir arada olacaktık ve birbirimize destek olacaktık. Birbirimizin umudu olacaktık... Eğer dünyaya yeniden gelsem yeniden sevceğim adam o oludu... Ondan başkası bana da yüreğim de haradı...


Umutlar yolladım yıldızlarla,
Çiçek kokulu sevinç saklı.

Görebilsen aşk kadar yakınım sana;
Beyaz kelebeklerin diyarında...

Kanatlarımda taşıdım aşkı sana;
Sevda çiçeğim sözlerinde kaldı!

Bir tutam yeşil sevdamla geldim sana;
İçinde bin bir renk duam vardı...

BAHARIM GELİŞİNDE SAKLI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin