22 *ÖZÜR DİLEME*

1K 162 70
                                    


Sevmek;

Yazın ortasında yağan kar gibi;

Küçük bir çocuğun fırtınaya uçurtma uçurması gibi;

Okyanusta ki kuraklık gibi;

Elini uzattığında yıldızları tutmak gibi...

Benim yıldızlarımsa gözlerinde saklı,

Sevincim, gülüşünde kaldı!

Tüm şarkılarımı, şiirlerimi sesine hapsettim.

Dualarım seninle hüzünlü, seninle güzel.

Şimdi sevmek;

Adının geçtiği her mısra;

Yokluğun kadar gerçek, hasretim
kadar derin.

Ve sevmek, gözlerin kadar yeşil...

...

Ders arasında öğretmenler odasının balkonundan her zamanki gibi çocukları seyre dalmıştım.

Yanıma birinin geldiğini fark edince başımı çevirdim. Bu Dany'di. Arada onunla sohbet etmek güzeldi. O gerçekten çok sevgi dolu bir insandı. Düşüncelerimden sıyrılıp ona gülümsedim. Sonra tekrar bakışlarımı çocuklara çevirdim.

Kapının önüne beyaz bir Porsche jeep geldi. Bu onun arabasıydı. Bir anda bütün huzurum gitmişti. Onun yerini içimi kaplayan kasvetli bir hava almıştı. Arabadan indi ve arabanın bagajına yöneldi. Üzerinde beyaz bir t-sört ve siyah bir dar kot pantalon vardı. Dövmeleri bu kadar uzaktan bile çok net görünüyordu. Hızlı bir şekilde arabadan paketleri çıkardı. Buraya her ziyarete geldiğinde çocuklar için hediyeler getiriyordu. Arabayı kapatıp döndü. Başını kaldırdığında birkaç saniye duraksadı. Yüzünde garip bir ifade vardı. Şaşırmış gibiydi fakat farklı bir şaşkınlık, yüzü gergin görünüyordu ve bakışları çok keskindi. Zor da olsa gülümsedim ve el salladım.

Yanımda olduğunu unuttuğum Dany'nin sesini duyunca ona döndüm.

"Kime el sallıyorsun?"

"Edward geldi." dedim hafif tebessümle. O da gülümsedi. Çok yakınımdaydı ve dikkatle bana bakıyordu. Onun böyle baktığını ilk defa görmüştüm. Mavi gözleri çok canlı duruyordu. Bulunduğum konum utanmama sebep olmuştu. Kaçar adımlarla içeri yönelmiştim bir anda. Zaten gergin olan yüzüm domates gibi kızarmıştı. Hareketlerime daha çok dikkat etmeli ve haram bakışlardan kendimi korumalıydım. Sürekli yanlış yapıyordum ve bu canımı çok sıkıyordu. Kendimi toparlamalı ve düzgün bir Müslüman olmalıydım.

Hızlı adımlarla lavaboya geçtim ve elimi yüzümü yıkadım. Soğuk su biraz olsun iyi gelmişti. Yüzümü kurulayıp uzun uzun aynaya baktım. Dışarı çıkmak istemiyordum. Çıkmamak için çok sebebim vardı. Yüreğim çırpınıyordu onun özlemiyle. Onunla Kafe'de konuşalı bir hafta olmuştu ve onu o günden sonra hiç görmemiştim. O güne ait defterime kazırcasına yazdığım tarih dışında hiçbir şey yoktu. O yazı da olmasa sanki o gün hiç yaşanmamışta hepsi bir rüyadan ibaretmiş gibi hissedecektim.

Aslında o günden sonra her şey sarpa sarmıştı. Daniel bana ertesi akşam bir teklifte bulunmuştu. Çekilecek olan çocuk programının setinde çalışmamı istiyordum. İlk söylediğinde kesin bir dil ile reddetsem de Daniel, abim ve yengem sürekli gitmem için üzerimde baskı kuruyorlardı. Bundan üç gün önce bir sinir kırizi geçirmiştim. Abim bunun sebebini evde olmama bağlamıştı. Eğer çalışırsam bu kötü ruh halimden kurtulacağımı düşünüyordu. Oysa ki içimde ne fırtınalar kopuyordu! Yapamıyordum kimselere içimdekileri anlatamıyordum. Bu beni çıkılmaz bir yola itiyordu. Annem olsaydı... Annem baş ucumda olsaydı... Ona sımsıkı sarılıp ağlasaydım. Sonra saçlarımı cennet kokan elleriyle okşadaydı. Her şeyi ardımda bırakıp küçük bir çocuk misali onun kucağında uyusaydım. İnsan annesine ne kadar muhtaçtı. Annemin bir gülüşü her şeyi düzeltecekti ama o yoktu ve bunu kabullenmek çok ağırdı...

BAHARIM GELİŞİNDE SAKLI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin