Sevgili okurlar...
Bu bölümün bir kısmını Edward'ın ağzından yazmaya karar verdim umarım severek okursunuz💝Resim: HYE RA
Gün boyunca dalgın ve düşünceliydim. Onu düşünüyordum. Onun yaptıklarını, onun söylediklerini düşünüyordum. Sonra en olmadık zamanda karşıma çıktığı zamanları... Gözlerim sürekli onu arıyordu, onu görmek, onu duymak istiyordum. Nasıl aramazdı ki? O kurak çölüme yağmur olurken nasıl aramazdı?
Öğle arasında kendimi her zamanki gibi stüdyonun arkasında ki balkona attım. Ama bu defa ruhum başka bir dünyadaydı. Onu sevmek ve ondan kaçmak arasında sıkışmıştı. Temiz havayı içime çeksem de içimde ki dünya da git gide boğuluyordum. Kalbim onu gördüğü için çılgına dönmüştü aklım ise sürekli kalbimi suçluyordu. Haklıydı da suçlamakta. Ama kalbim söz dinlemiyordu o çoktan yanıp tutuşmuştu...
Balkonda otururken Hye Ra geldi yanıma. Sessizdim ve düşünceliydim.
Oysa ki,
Yüreğim ve aklım arsındaki savaşta tek yorulan, tek kaybeden bendim."Hayat iyi misin?" dedi Hye Ra sessizliği bozarak.
"İyiyim tatlım."
"Emin misin? Geldiğinden beri dalgın ve düşüncelisin. Bir sıkıntın varsa çekinmeden bana anlatabilirsin. Biliyorsun seni her zaman dinlerim." Konuşurken yüzümü inceliyordu. Ona sıcacık içten bir gülümseme gönderdim.
"Biliyorum canım. Biraz yorgunluk var üzerimde başka bir şey değil."
"Umarım öyledir. Hadi bir şeyler sipariş edelim ben çok acıktım. "
"Tamam. Dur ben telefonumu çıkartıyım. "
Türk lokantasının numarası bende olduğu için genellikle arayıp siparişleri ben veriyordum. Ama çantamın her yerine bakmama rağmen telefonumu görememiştim.
"Telefonum yok. Sanırım stüdyoda unuttum. Hemen alıp geliyorum."
"Tamam canım bekliyorum."
Hızlıca yerimden kalktım kapıya doğru giderken kapı açıldı. Buraya genellikle bizden başkası gelmezdi. Tabi boşuna acele işe şeytan karışır dememişler. Koşar adımlarla yürürken ayakkabımın bağcığına bastım.
"Ayyy..."
Refleksle açılan kapının kenarına tutundum. Kolumda bir el hissettiğimde başımı kaldırmamla neye uğradığımı şaşırdım. Yeşil gözlü, o şu an tam karşımdaydı...
EDWARD'dan;
Eve uğrayıp işlerimi hallettikten sonra Daniel'ın arabası ile Kanal'a geri döndüm. Sabah olanlar beni çok düşündürüyordu. İnci gözlüm çıkıvermişti karşıma en zor anımda ve beni çok büyük bir zorluktan kurtarmıştı. Ama o iyi değildi. Onu hüzünlü görmek aydınlığımı karartıyordu. Ona sımsıkıca sarılıp üzülme demek istiyordum...
Olmuyordu, şu hayatta da yanımda olmasını istediğim tek insan o iken , o yanımda olmuyordu. Onsuz günler geçmiyordu. Bazen hasretime yenik düşüyor onu uzaktan izliyordum. Ben gitmiyordum kalbim beni ona götürüyordu.. Tüm hayatım bir anda değişmişti. Şimdi inandığım tüm değerleri sorguluyordum... İnandığım din bana artık çok uzak geliyordu. Ben artık o dine inanıyor muydum? Oysaki İslamiyeti araştırdıkça ne kadar doğru olduğunu fark ediyordum. Ben hayatımda İslamiyet kadar güzel ve merhametli bir inanış görmemiştim. Bu dini farketmemi sağlayandı inci gözlüm... O beni bambaşka dünyalara götürmüştü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAHARIM GELİŞİNDE SAKLI (TAMAMLANDI)
Фанфик_*O KARANLIKTI; BEN AYDINLIĞIM OLMASINI İSTEDİM*_ ### Hayatta en tehlikeli şey aşktı belkide... 'Aşktan kim ölmüş ki?' lafı yıllarca dolanmıştı aklımın bir köşesinde. Ama biliyor musunuz? Aşk bir insanı öldürecek kadar kuvvetli bir duyguydu. Aşk i...