NOT: Sevgili okurlar öncelikle bölümü çok geç yayımladığım için çok özür dilerim. Yazmaya çalışıyordum ve takıldığım noktalar vardı. Ilk bölümleri okumaya başladım başlamışken tüm bölümleri okuyup düzenledim. Ayrıca şu sıralar hayatım da biraz karışık. Değer verdiğim arkadaşlarım beni çok çıkmaza soktular ve çok üzdüler :'( Böyle bir durumda kafamı toparlayıp yazamadım malesef. Kitaba çok yakın bir zamanda final yapacağım. Neyse çok uzatmıyım :) umarım severek okursunuz...Lütfen yorum vote ve desteklerinizi eksik etmeyin...
SEVİLİYORSUNUZ...💕
"Evlenelim!"
"Ne? Nasıl?"
"Duydun işte evlenelim. Her uyandığımda beni ilk karşılayan senin gülen yüzün olsun. Sevinçlerimiz hüzünlerimiz umutlarımız bir olsun. Zaten yeterince geç kaldık birbirimiz için daha fazla geç kalmayalım.
Hayat sen benim baharımdın...
Benim baharım senin gelişinde saklıydı...
Ömrüme baharları getiren küçük kız...
Papatyaları sevme sebebim yada sümbül kokan bahçeleri...
Benimle evlenir misin?"*********
Ellerimin titremesine engel olamıyordum. Gözyaşlarıma yenik düşerken söyleyecek söz bulamıyordum. Evet diyemezdim ama hayır da diyemiyordum. Düşünemiyordum bile! Konuşsam sesim çıkacak mıydı?
"Ağlama... Bundan sonra ağlamanı istemiyorum. Sadece gülümse... Sadece benim için gülümse... Her zaman..."
Gözyaşlarımın arasından yüzümde kocaman bir gülümseme belirdi. Artık duygularımda birbirine karşmıştı. Ne hissedeceğimi bilmiyordum. Hem canım yanıyordu hem de mutluydum. Buna anlam veremiyordum.
"Seni seviyorum..." diye fısıldadım titreyen ellerimle gözyaşlarımı temizlerken. Sonra kesik kesik derin bir nefes aldım.
"Ben de... Ben de seni seviyorum... ve bunu evet olarak alıyorum."
"Müslüman mı olmaya karar verdin?" dedim büyük bir umutla.
"Hayır." dedi ciddi bir şekilde. İçimde bir şeyler paramparça oldu... Sonra devam etti:
"Uzun zamandır İslamiyeti araşırıyordum ve dün müslüman oldum."
"Ne?" diye fısıldadım dizlerimin üzerine çökerken. Ayaklarım artık beni taşıyamıyordu. Esen rüzgarda hıçkırıklarıma eşlik ediyordu. Ben hayatımda hiç bu kadar mutlu olmamıştım... Duam kabul olmuştu...
Öyle ya her gece aydınlık bir sabaha, her kış çiçek kokan bir bahara kavuşuyordu...
Ve ben de sevdama kavuşmuştum...
Oysaki kışı aşamayıp kışın ortasında karanlık bir gecede hapsolduğumu sanıyordum. Kış belki şu an bitmişti. Şimdi döktüğüm gözyaşlarımsa kışı ve yaralarımı uğurluyor yerine umut kokulu baharlar getiriyordu...
"Ağlama artık... Lütfen, gözyaşların canımı yakıyor ağlama!"
Sesi titriyordu. Bir an ona baktım. Gözleri nemliydi... İçimde fırtınalar koparan bu adam aynı zamanda içimdeki fırtınaları dindiren kişiydi.
Bana uzattığı peçeteyle gözyaşlarımı temizledim. Sırtımı arabaya yasladım. Kendime gelmek için zamana ihtiyacım vardı... O da yanıma oturmuştu. Uzun süre sessizce oturduk. Biraz olsun kendime gelebilmiştim. Mavi deniz bize huzuru fısıldıyordu... Ve ben mutluydum...
"Artık kalkalım mı? Hava çok fazla esiyor hasta olmanı istemem."
Sorduğu soruyla ona baktım. Denizi seyrediyordu. Yüreğimi yeniden bir heyecan sarmıştı. Yanımda oturuyordu ve bu bir rüya değildi. Hayat ne garipti... Onu böyle görmek ne garipti. Mutluluktan karnımda kelebekler uçuşuyordu. Kendime şaşırıyordum. Ben böyle bir mutluluğu hayatımda hiç tatmamıştım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAHARIM GELİŞİNDE SAKLI (TAMAMLANDI)
Fanfiction_*O KARANLIKTI; BEN AYDINLIĞIM OLMASINI İSTEDİM*_ ### Hayatta en tehlikeli şey aşktı belkide... 'Aşktan kim ölmüş ki?' lafı yıllarca dolanmıştı aklımın bir köşesinde. Ama biliyor musunuz? Aşk bir insanı öldürecek kadar kuvvetli bir duyguydu. Aşk i...