Dokunamadığım,
Göremediğim,
Dindiremediğim,
Bir acı taşıyor yüreğim...Biraz YALNIZLIK,
Biraz HÜZÜN,
Biraz ÇARESİZLİK...Hz. Mevlana
Gözlerimi açtığımda her yerim ağrıyordu. Kalkmaya çalışsam da kalkamıyordum. Yanıma doktorun geldiğini gördüm:
"Neden kalkamıyorum? Lütfen yardım edin! Annem, anneme gitmeliyim!" Diye yalvardım gözümden dökülen sicim gibi yaşlarla. Doktor yanıma geldi. Sakin olmamı vücut kaslarımın sinirsel olarak kasıldığını ve birkaç saat içinde tamamen düzeleceğimi söyledi.
Biraz sonra abim yanıma geldi. Gözleri şişmiş ve kanlanmıştı. Ağlamış olmalıydı. Bense hala kabullenmiyordum annemin vefat ettiğini. Sanki şimdi kapıyı açıp içeriye girecekmiş gibi hissediyordum. Ama ne geçen saatler ne de bekleyişim annemi bana getirmişti. Vücudumdaki kasılmaları engellemek için kas gevşetici vermişlerdi. Yüksek dozajda sakinleştiri iğne yaptıklarında ruh gibi olmuştum. Etrafımda olup bitene anlamsız gözlerle bakıyordum. Etrafım iyice kalabalık olmuştu. Bu gün annem ikindiden sonra defnedildi. Tek hatırladığım ise sürekli ağlamaklı olduğum. Ben her şeyimi kaybetmiş gibiydim. Artık yaşamak için sebep aramıyordum ve ölmek için çok sebebim vardı...
Döneceğimiz zaman herkes arabalarına bindi. Ben annemi orda yalnız bırakmak istemiyordum. Kendimi toprağın üstüne bıraktım. 'Anne' diye hıçkırıklara boğuldum. "Annem sen ne yaptın?! Benim kolumu kanadımı kırdın! Şimdi sensiz nasıl nefes alırım ciğerparem, UYAN! Bak kızların burda. Seni bekliyor, bu kadar erken gitmemeliydin. Şimdi ben ne yaparım! Rabbim korusun seni, Rabbim günahlarını affetsin annem. İNŞAALLAH yurdun cennet bahçeleridir. Annem canım çok yanıyor! Annem sensizlik çok zor!"
Ben mezarın üstünde ağlarken abim kaldırdı beni. Kollarından sıkıca tutuyordu. Bense gitmek istemiyordum:
"Abi bırak beni, ben onu yalnız bırakamam. Annem korkar orada. Bunu yapamam. Nolursun bırak kalıyım. En azından bir gece daha annemle kalmama izin ver nolur!" ağlamaktan kısılmış olan sesime rağmen bağırıyordum. Abim bana ve yanımda ağlayan Esma'ya sıkıca sarıldı.
"Ben yanınızdayım. Artık ağlamayın. Annemizin çektiği acılar son buldu. Rabbim sevdiği kulunu çabuk yanına alırmış. Annemin şimdi çok çok duaya ihtiyacı var. Siz eve gidin. Ben bu gece burada kalacağım. Bir hoca çağırdım. Gece boyunca Kur'an okuyup dua edeceğiz. Annem sizi böyle görürse nasıl rahatlayabilir. Onun için toplayın kendinizi hadi eve geçin siz." Dedi yanımızda ağlamıyordu. Bize güç vermek istiyordu ama ağlamaktan şişmiş olan yüzü onun ne kadar güçsüz ve üzgün olduğunu ortaya koyuyordu. Biz insanlar ne kadar da acizdik! Ölüm bize ne kadar yakındı!
Akşam tekrar sakinleştirici iğne yaptılar ve yorgun düşmüş bedenimle ruhsuz bir şekilde uykuya daldım...
Zaman hızla geçmesine rağmen ben hala düzelmiyordum. Vücüdumun sürekli kasılmaları, ani bayılmalarım, gece çığlıklarla uyanışlarım...
Psikolojik tedavi almaya başlamıştım. Abim işlerinden dolayı Amerika'ya dönmek zorunda kalmıştı.Yaşamak çok yoruyordu beni. Her güne acı ile başlamak, her günü acı ile bitirmek..
Tüm dünyayla bağlarım kopmuştu. Çok büyük bir sınavdan geçtiğimin farkındaydım. Bu yüzden hiç isyan etmemiştim. Fakat tüm gücümü yitirdiğimi hissediyordum. Dünya zor ve acılara doluydu ve mutluluk bana gökteki yıldızlar kadar uzaktı. Sürekli düşünüyordum. Artık bu ruh halinden kurtulmak istiyordum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAHARIM GELİŞİNDE SAKLI (TAMAMLANDI)
Fiksi Penggemar_*O KARANLIKTI; BEN AYDINLIĞIM OLMASINI İSTEDİM*_ ### Hayatta en tehlikeli şey aşktı belkide... 'Aşktan kim ölmüş ki?' lafı yıllarca dolanmıştı aklımın bir köşesinde. Ama biliyor musunuz? Aşk bir insanı öldürecek kadar kuvvetli bir duyguydu. Aşk i...