Yeni bölümle karşınızdayım. Destek ve yorumlarınızı bekliyorum :) Mutlu kalın :)
Günler sessizce geçip giderken düğün günü gelmişti. İki gün önce kardeşimin kınasında parmaklarıma yaktığım kınanın kokusuyla gözlerimi açmıştım. Cennet kokusu gibiydi..
Gün ağarmadan uyanmıştık. Aslında gece heyecandan doğru düzgün uyuyamamıştık. Esma'nın evdeki son günü olduğu için ikimiz de annemin yanında uyumuştuk. Esma'nın hem dini hem devlet nikahı dün kıyılmıştı. Yarın ise düğünü yapılacaktı. En çok şimdi arıyordum babamın yokluğunu. Onun özlemi ciğerimi parçalıyordu. Onu andıkça ona dua ediyordum. Onu rüyalarımda gülümserken görmek bile beni sevindiriyordu.
Babamı kaybettikten sonra annemi kaybetme korkusu içimi sarmıştı. Annemin üstüne titriyordum. O son zamanlarda yorgun ve hüzünlü görünüyordu. Kına yapıldığı gece uyumadan önce annemin yanına gidecektim. Odasında babamın resmine sarılıp ağladığını gördüm. Yanına gidemedim. Ben de ağlamaya başlamıştım. Annem, babamı çok seviyordu. Şimdi sevdiğinden uzak, ayakta durmaya çalışıyordu. Onu çok özlediğini adım gibi bilsem de bunu dışa vurmamaya çalışıyordu. Annemin en zor zamanlarında babam çıkmıştı karşısına. Sevilmenin ne demek olduğunu bilmeyen annemi sımsıkı sarmış. Narin bir çiçek misali açması için ona tüm sevgisini vermişti. Onaların sevgisine her zaman hayrandım. Annem küçük yaşlardan beri çektiği zorluklardan bahsederdi bize. Babasını içki içtiğinden, annesinin çalıştığımdan, sürekli babasının annesini, onu ve kardeşlerini dövdüğünden, yaşadıkları tek oda rütubetli küçük evden...Babasının, annesinin parasını yediğinden...
Annem evlendikten iki sene sonra babası yani dedem ölmüş ve annem kardeşleri ve ananeme de bakmaya başlamış. Hatırlıyorum yaklaşık ben beş altı yaşlarındayken o da vefat etmişti. Annemi hayatım da hiç o kadar üzgün görmemiştim, ta ki babamı kaybedene kadar. Şimdi üzgün ve yaralı yüreği onu fazlasıyla yoruyordu. Buna rağmen bize hiçbir şey belli etmeden dimdik yanımızdaydı. Dağ gibi başımızda duruyordu.
Onu babamı kaybettikten sonra çok daha iyi anlamaya başlamıştım. Annemin gözlerinde ki hüzün belki de bir ömür silinmeyecekti. Fakat bizlere sarıldıkça hayata daha sıkı bağlanıyordu. Çocuklarına olan sevgisi, özlemini hafifletiyordu. Çocuklarının başında dimdik durmalıydı. Daha beni duvaklar içinde görecekti. Torunlarını sevecekti..
Abimin bir oğlu olmuştu. Henüz üç aylıktı. Melek gibi bir şeydi. Onu görmek bile insanın yüreğini sevinç ve huzurlarda kaplıyordu. Şimdi ailemiz kocaman olmuştu. Fakat ailemiz büyüdükçe evimiz de o kadar boşalmıştı. Bu günden sonra annemle ben yaşayacaktık bu koca evde.
Sabah ailece kahvaltının ardından kuaföre gittik. Kardeşim gelinlik içinde bir melek gibi görünüyordu. O çok güzeldi! Ağlamamak için kendimi zor tuttum. Annemde gözyaşlarını çoktan bırakmıştı. Bizi kuaförden Yusuf almıştı. Dış çekim için Üsküdar ve Kandilli taraflarına gitmiştik. Yorucu ama güzeldi. Ardından eve geldik. Annemlerle ailecek resim çekindik. Düğün salonuna geçildi. Burası iki katlı bir yerdi üst katta erkekler alt katta hanımlar vardı. Kur'an okundu dualar edildi. Misafirlere yemek ikramlarında bulunuldu. Sonra kardeşimi ve eşini evlerine yolcu edip eve geçtik. Abimler bizdeydi. Hepimiz yorgunduk.
Kardeşimi güvenli ellere bıraktığıma inanıyordum. Bu süreçte Yusuf gerçekten güvenilir ve iyi bir insan olduğunu kanıtlamıştı. Bu çok güzeldi. Böyle iyi insanlar her yerde yoktu. Milyonda bir de olsa kadeşime rastlaması beni sevindiriyordu. Iki tertemiz yürek hayatlarını bir ömür Rabb'imin (c.c.) rızasıyla birleştiriyorlardı. Onların bir ömür mutlu olması için dua ediyordum... Dua ettikçe aklıma yeşil gözlü geliyordu ve ben yine gözyaşlarımı salmıştım. Artık bu duruma alışmıştım. Canımın çok yandığı doğruydu, artık canım ne kadar yanarsa yansın bu durum beni şaşırtmıyordu.
Korkular beni içine hapsetmişti. En çok ondan haber alamamak üzüyordu beni. Sonunu bilmediğim bekleyişlerim vardı. Ama umudum ve dualarım da vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAHARIM GELİŞİNDE SAKLI (TAMAMLANDI)
Fiksi Penggemar_*O KARANLIKTI; BEN AYDINLIĞIM OLMASINI İSTEDİM*_ ### Hayatta en tehlikeli şey aşktı belkide... 'Aşktan kim ölmüş ki?' lafı yıllarca dolanmıştı aklımın bir köşesinde. Ama biliyor musunuz? Aşk bir insanı öldürecek kadar kuvvetli bir duyguydu. Aşk i...