VI.BÖLÜM: "YENİ BİRİ"

83.1K 4.3K 418
                                    

Ben Hayatın Mağlubuyum - Toygar Işıklı 


VI.BÖLÜM: "YENİ BİRİ"

    Kaçtığımı sandığım sevginin silahı tam şu anda patladı, kurşunu rahmime saplanıp kaldı. İçimi dağıttı, yüreğimi dağladı, kalbimi paramparça etti. Oysa ben koşa koşa kaçmıştım, ama tam şu an başladığım o yere döndüm; acıya, vefası eksik adamın açtığı yaraya. Mümkün olsa söküp atardım onu içimden, lakin şimdi içimde nabzı nabzıma iliklenmiş bir canın dudak payı intiharı var... 

Hamileyim ben...hamile. 

İlk defa bir gerçeği, tüm dünyayı susturup da idrak etmek istedim. Zihnim deli gibi çalışmaya başlarken kalbim çarpıntıyla ona eşlik etti. Yaklaşan adım seslerini işittiğimde kararsız gözlerim o adamı buldu. Yalnız kalmak istiyordum. Bir an önce buradan gitse benim için daha iyi olurdu. 

"Şey, bu doğru mu? Hamile misiniz?" Bu durumun onu böyle şaşırtması tuhafıma gitse de yorgun bir sesle mırıldandım.

"Ben iyiyim, siz artık gidebilirsiniz. Her şey için teşekkürler." Adam birkaç saniye boyunca bana öylece bakmayı sürdürdü. Ne diyeceğini bilemezmiş tavrını silmeyi başararak başını sallayıp gülümsemeye çalıştı.

"İyi olmanıza sevindim. Fakat sizi bu şekilde bırakmam doğru olmaz. En azından hastaneden çıkmanızı bekleyeyim." Kalbim ağrıyordu.

"Buna gerek yok, lütfen," diyerek tavizsiz bir sesle konuştuğumda, göğsüne sıkıntıyla doldurduğu nefesiyle göğüs kısmı havalandı. Beyaz gömleğinin üzerindeki lacivert ceketini düzeltip dudaklarını birbirine bastırdı.

"Pekala." Kararsızca odanın içinde dolaşan gözleri en son yine bana uğradı. "Sizin için yapabileceğim başka bir şey yoksa, hoşçakalın." Onu bakışlarımla onayladığımda usul adımlarla kapıya ilerledi ve kapı kulpunu kavrayarak yeniden bu tarafa doğru döndü. Kahverengi göz bebeklerinin etrafını saran duygular belli belirsizdi. Selam verir gibi bir baş hareketiyle kapıdan çıktığında, gözlerimi birbirine bastırdım.

Şimdi tüm dünyanın yükünü içimde hissediyordum. İçim...içim çok acıyordu. Kirpiklerimin ıslandığını hissettim, sıktığım gözlerimin arasından sızan yaşlar bilinmeyen bir duygunun eşiğinden gelen intihardı. Ondan gittiğimi sanırken, ondan bir parçayla gelmiştim. İki yanımda hissizce tuttuğum ellerimi kaldırmaya bile cesaret edemeden kendimi sıktım durdum. Serumumun bitmesine az kalmıştı ama dayanamıyordum. Boğulurmuş gibi olduğumda elimi boynuma götürüp hemşireye seslendim. Serumu çıkartması için direnip de başardığımda, doğrulmam zaman aldı. Bacaklarımı yere indirerek ellerimi yatağa bastırdığımda, birkaç saniye bu şekilde durdum ve hızla hastaneden çıktım. Çıkar çıkmaz bir köşede soluk soluğa kalmıştım. Ne gözlerim ne de elim karnıma gidiyordu.

Burası, kalbimin parçalandığı yerdi.

Burası, paramparça olduğum yerdi.

Yaslandığım duvardan sırtımı ayırırken titriyordum. Bütün yangınların alevi beni yakıyordu. Yürümeye başladım ruhumun çıkmaz sokaklarında. Çıkmazlar beni durdurmaya çalışıyordu. Bir an irkilerek durdum. Canan teyze... Ne yapacağımı bilemeyerek çantamın içinden telefonumu buldum ve hızla numarasını bularak kulağıma götürdüm. Zaten beni birkaç kez aramıştı. Büyük bir mahcupluk içerisinde telefonunu açmasını beklerken birkaç saniye sonra açıldı.

"Merhaba, ben Esin," dedim soluk soluğa kalmış, telaşlı ama yorgun bir sesle. "Çok özür dilerim, size gelince her şeyi anlatacağım. Lütfen beni bağışlayın." Karşımda hafif gülümsediğini hissettim.

SİLMESİNLER İZLERİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin