Ahmet Kaya - Arka Mahalle
Kazım Koyuncu - Hoşçakal
"İnsan, zaman kılığında bir ölüm hecesiymiş."
Kuş Uçar Kanat Ağlar / Şükrü Erbaş
XIII.BÖLÜM: "ÖLENLER VE ÖLÜMLER"
İnsan bazen ölür.
Fakat bu somut bir cenazeden ziyade, kaburgalarda gerçekleşen yürek intiharıdır.
...ve insan nerede ölürse canı oradadır.
Göz kapaklarım büyük bir zorlukla aralanırken, her şey puslu gözüküyordu. Bedenimde büyük bir yıkım hissediyordum. Dilimi kurumuş dudaklarımın üstünde gezdirip kafamı sola doğru çevirdim. O sırada gözüme kolumdaki serum çarptı. Hâlâ ışığa alışmayı başaramamış gözlerimi kırpıştırırken algılamaya çalıştım. Tüm paslı zamanların çalkantılı düşüncelerinden sıyrılmaya çabaladığım sırada, göğsümde bir ağrı hissettim. Sanki yüreğim sıkışmış gibiydi. Korkak bakışlarım yavaş yavaş karnıma doğru döndüğünde, göz harelerime değen boşlukla gözlerimi kapatıp açtım. Duygularım mahzene sıkışıp kalmıştı. Nefesim kesilirken, hiçbir şeyi umursamadan, aniden doğrularak deli gibi bağırdım.
"Bebeğim nerede?" İstemsizce, korkudan akan gözyaşlarım zaten netleşmemiş bakışlarımı bulanıklaştırmıştı. "Bebeğim nerede?" diyerek kolumdaki serumu çekmeye uğraşırken, içeriye birilerinin girdiğini hissettim. Hızla başımı çevirdiğimde, yanıma gelerek beni durdurmaya çalışan hemşirenin ellerinin altında çırpınarak karşımdaki doktorun yüzüne baktım.
"Bebeğim nerede?" Nefes nefese kalmıştım. "Bebeğim nerede?" dedim bir kez daha. Doktorun yüzündeki ifadede gördüğüm ömrümün atlası silinip gitti. "Erken doğum oldu, değil mi?" diyerek, hemşirenin kollarından kurtulup, yatağın üzerinde dizlerimin üzerine gelerek çaresizce ekledim. "Erken doğum oldu, evet öyle oldu. Bebeğim kuvözde mi? Görebilir miyim? Ne zaman görebilirim?" Doktorun yüzündeki donukluk değişmedi.
"Maalesef. Plasenta rahim ağzını tamamen kapattığı için acil sezaryen gerektiriyordu. Hastaneye getirildiğinizde, çok kan kaybetmiştiniz ve doğum çoktan başlamıştı. Ölü doğum gerçekleşti." Tüm sesler sustu, kelimeler mürekkebinde boğuldu. "Ayrıca," diye bir şeyler eklemek istediğinde onu duymuyordum. Tüm algılarım kapanmıştı.
Boğazımdaki düğümle yutkunamazken, titreyen çenemle beraber dişlerim zangır zangır birbirine çarpmaya başladı. Bir şeyler demek istedim, bağırmak istedim ama sesim çıkmadı. Güçsüzce kalçamın üzerine düşerken sesli bir şekilde ağlamaya başladım. Sanki biri kalbimi söküp almıştı, biri diri diri canımı çıkarmıştı. Ağlamalarım şiddetlenirken, kafamı iki yana sallayarak yataktan fırladım. Bununla beraber koluma takılı serumun iğnesi derimi yırtarcasına kanatıp yerinden çıktığında, acımasızca söküp attım.