Sezen Aksu - Kaybolan Yıllar
"Bazen insan kendisinde çok mutluyum deme hakkını asla bulamayacak kadar çok acı çeker."
Siyah Lale, Alexandre Dumas
XXXI.BÖLÜM: "HER ŞEYİN O AN İÇİN OLDUĞU ANLAR"Her şey masal gibi başladı.
Sonra izlerimizi birbirimize hatıra diye bıraktığımız bir anda bizi birbirimizden ayıran bir an geldi. İşte o an her bir iz içimi kanata kanata silmeye çalıştığım bir hataya dönüştü.
Dizlerimin üstüne çöküp dövünerek, içim çıkana kadar ağladığım tüm o anlar gözlerimin önünden bir film şeridi gibi ağır ağır kayıp giderken oraya bir perde çekmek istermiş gibi gözlerimi kapattım. Bir yerde okumuştum; "Her şeyin o an için olduğunu öğreneceğin bir an gelecek," diyordu. Her şey bu an içinmiş...her şey kızımız yanımızda mışıl mışıl uyurken onun kollarında nefes almak içinmiş. Ama koşarak ama yanarak öğrendiğim bir şimdinin içindeyiz. Başımın içindeki tüm yükleri sanki omzuna bırakırmış gibi ona yaslandıkça daha da boynuna gömülüyorum. Oturduğumuz yerde, sırtımızı verdiğimiz yatakta uyuyan kızımızın nefesinin dibinde, sessizliği dinliyoruz. Nereden başlarsak başlayalım yarım kalacak hüzünlü bir konuşma var aslında aramızda, ikimiz de neresinden başlayacağımızı bilemediğimiz için susuyoruz.
"Sence de," diye başladım, aramızda süren bu sessizliği yok ederek. "Her şey bu an için miydi?" Elimi tutan elinin başparmağı bileğimin iç kısmında gezinerek nabzımın üstünü okşadı.
"Değilse bile, her şeye rağmen böyle bir an için değerdi." Biçare atan kalbimin ruhumu dövdüğünü hissettim.
"Baban..." En az odanın içi kadar karanlık olan ses tonumla mırıldandığımda Akif'in tüm bu yaptıklarını hiçbir yere sığdıramıyordum. "Babanın da çok canı yanmış olmalı." Çok canım yandı evet ama tek canı yanan ben olmadım. Varlığından bile haberi olmadığı evladıyla yıllar yıllar sonra karşılaşmıştı. Üstelik tüm bunlar bir hiç uğrunaydı...bir hiç... "Akif," dedim tiksintiyle. "Tüm bunları bir hiç uğruna yaptı." Yutkunduğunu boynunda birbirine değen etimin altındaki etinin gerilmesinden anlamıştım. Bir an konuşacak gibi oldu, sonra hemen sustu. İnsanlar tamamen iyi yada kötü olamazlardı. Ama bazı kötülükleri anlamak imkansızdı.
"Eğer bu anlarımın benden alınacağını bilseydim..." Tamamlayamadı. "Sikeyim ki bir bok bilmiyordum." Avucunun içinde kalan saklı elimi elinin üzerine taşıyarak okşadım. Keşkelerle başlayan daha çok şeyimiz olacak, eğer bilseydimlerle başlayan daha çok cümle kuracağız. Çünkü, insanız; insan olmak demek başına geleceklerden habersiz adımlar atmaktır. Hızlı hızlı yükselen göğsünün şiddetinde, denizde sallanan bir gemi gibi, boynunun limanında ona sığınırken aylar sonra kalbim ilk kez böyle sakin ve huzurluydu.