XXXIV.BÖLÜM: "VUSLAT"

44.2K 2.3K 140
                                    

"Gururlu insanlar kendilerine sadece keder yaratırlar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Gururlu insanlar kendilerine sadece keder yaratırlar."

Uğultulu Tepeler - Emily Brontê

XXXIV.BÖLÜM: "VUSLAT"

Zaman çok şey götürmüştü bizden ama biz olmayı alamamıştı elimizden.

Aynadaki yansımama bakarken burukça gülümsedim. Zamanın tuhaf bir yanı vardı, geçmişin üstüne perde gibi gerilebiliyordu. Başını eğmiş bir çiçek gibi solgun yeşillerim bulunduğu anı hatırlarcasına göz kapaklarımın ardına saklandığında içimi dağlayan hüznümün nedenini biliyordum. Derin bir iç geçirip gözlerimi açtım ve aynadaki aksime gülümsedim. Üzerimde çok hoş dantel işlemeleri olan bir gelinlik vardı. Evet, gelinlik deniyordum.

"Esin, güzelim?" Araf'ın sesiyle hemen "Çıkıyorum birazdan," diye seslendim dışarı doğru. Bu sırada derin birkaç nefes alıp ellerimi yüzüme yelpaze gibi sallayarak yüzümü serinlettim. Üzerimdeki bu burukluğu atmam lazımdı. Gelinliğin kabarık eteklerini tutarak güçlükle deneme odasından çıktım. Topuklu ayakkabılarımın bıraktığı tok ses direkt kafasını kaldırmasını sağlarken karnıma heyecandan ağrı saplanmıştı. Kahvelerinin etrafını saran beğenmişlikle bakışları anında beni boydan boya süzerken gözlerimde duraksadı. Beliren çene hatlarına tezatla, dudağı iki yana kıvrılmış bir şekilde aramızdaki mesafeyi yok ederek bana doğru adımladı. Hayranlığı bakışlarından taşıyordu. 

"Büyüleyici," diye fısıldadı, sesindeki o etkileyici tınıyla. "Çok güzel olmuşsun." Gözlerimin en erinlerine bakıyordu. O böylesine derinden bakarken heyecanlanmamam içten bile değildi. Kalbimin ısındığını hissediyordum. 

"Çok mutluyum," dediğimde ellerimi tutarak beni kendine çekip gözlerimden öptü. 

"Gözlerinin içini hep böyle gülerken görmek istiyorum." 

"Beni bir sen böyle güldürebilirsin," dediğimde elinin tersini yanağıma yaslayarak nahifçe okşadı. 

"Biliyorum." Elimi hafifçe göğsüne vurarak güldüm.

"Kendine de pek güveniyorsun." Göğsüne vurduğum elimi sağ avcuna alarak göğsüne, tam kalbinin üstüne bastırdı. 

"Anlatamam belki ama beni bir sen böyle heyecanlandırabilirsin." Kalbi avucumun altında hızlı hızlı atıyordu. "Seni hep böyle sevdim, seni hep de böyle seveceğim." Mutluluğum yüzümün tüm hatlarına yayılırken elimi elinden kurtararak kollarımı boynuna doladım.

"Seni çok seviyorum." Beni göğsüne bastırarak burnunu omzumla boynum arasına yerleştirerek kokumu içine çektiğini hissettim. Kollarının arasında çok huzurlu hissediyordum. Sırtını sıvazlarken yanağından öperek geri çekildim. "Üzerimi değiştireyim," diyerek arkamı dönüp deneme odasına girdiğimde, yerinden çıkacakmış gibi çarpan kalbimi susturmak istercesine elimi göğsümün üstüne koydum. Biraz sakinleşmeye başladığımda kalbimin kasılması da geçmişti. Görevli kadının yardımıyla gelinliği üzerimden çıkartıp kendi kıyafetlerimi giyinerek odadan çıktım. Gelinliği eve göndereceklerdi. Arabaya yerleştiğimizde eve doğru sürmediğini fark etmiştim. 

SİLMESİNLER İZLERİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin