Toygar Işıklı - Kalbimdeki SancıVIII.BÖLÜM: "BIÇAK SIRTINDA UYUYAN GERÇEKLER"
Bazı anlar, bazı acıları sırtlar.
Bir tek şeyi görüyorken, binlerce sahne dizliverir zihninin tüm boşluklarına. Durduramazsın, yakalayamazsın...sadece izler geçersin. Kaburgalarındaki kırıklar göğsüne batar da sesin çıkmaz, nefesin boğazında bir yumru olur boğulursun. Bir umut bakarsın, bakarsın da bazı anlar unutulmak zorundadır. Hele bir de uçamayacağına inandırıldığın gökyüzünde kırılmış kanatlarınla bırakılmışsan, işte o zaman kendinden başka herkese sırtını çevirirsin. Şimdi Akın'a bakıyorum da düşüşümü hatırlıyorum. Dizlerimdeki yaraları bilmem de kalbimi hissetmiyorum. O bana bakıyor, ben de ona ama ben görmüyorum ki... Gözlerimin önüne bir perde çekilmiş sanki, ben hep aynı sahneyi izliyorum.
Araf gidiyor.
Akın'ın gözlerinde, kalabalığın uğultusunda, şehrin bağrı yanık teninde, martıların kalbinde, göğün mateminde Araf beni aldatarak gidiyor.
Ben, bir bunu biliyorum.
Ben, bir bununla ölüyorum.
O, kalabalıktan sıyrılmaya çalışırken ben hareketsizce durdum. Beklemedim ama gitmedim de. Aramıza daha epey mesafe vardı. Koridor kalabalık olduğu için kendine yer açması zaman alıyordu. Demir Bey'in koluma dokunuşunu hissetmeme rağmen gözümü Akın'dan ayıramadım.
"Affedersiniz, benim acil bir toplantıya yetişmem gerek," diyerek tuttuğu kolumla, kendiyle beraber beni bir anda hastanenin kapısına döndüren Demir Bey, onun görüş açısından çıkardığında çok hızlı bir şekilde hastaneden çıktık. Ne yapacağımı bilemediğimden ne itiraz etmiştim ne de kabul etmiştim.
Arkada kalan gözlerimle başımı omzumun üzerinden arkaya çevirip durmuştum. Sanki dilim tutulmuştu, ağzımı açamıyordum. Demir Bey'in arabaya gelene kadar koluma sıkıca yapıştığının farkında bile değildim. Beni hızla arabanın içine oturttuğunda, kendi yerini alarak bir an bile durmadan arabayı çalıştırdığında, elimi hızla atan kalbime yaslayıp gözlerimi camın ardından hastanenin kapısına diktim. Akın, dönen kapının dışına çıktığı sırada Demir Bey çoktan arabayı caddeye doğru sürmüştü. Öyle ki çok sesli bir gazla arabayı çalıştırmıştı. Akın'ın gittikçe kaybolan görüntüsüyle neredeyse başımı yapıştırdığım camdan uzaklaştığımda derin bir sessizliğe gömüldüm. Cidden şok geçirmiş ve ne yapacağımı bilememiştim. Demir Bey'in bakışları bana döndü."Kusura bakmayın ya," dedi sesindeki mahcuplukla. "Toplantıdan benim de yeni haberim oldu. Sizi böyle alel acele çıkarmak istemezdim." Dizlerim titriyordu. Küçücük bir ihtimal beni paramparça etmeye yetmişti.
"Sorun değil," diye mırıldandım. Umutla yelkenlerini açan kalbim battığı denizde yaşamayı öğrenebilirdi. Hem belki de saçma bir ihtimaldi.