"Vurulduk mu? Vuruluk mu?" Yerde boylu boyunca uzanmış vücudumda her hangi bir yara olup olmadığını kontrol ediyordum. Belden aşağımı hissediyordum, demekki bacaklarım gayet sağlam haldeydi. Karnımda herhangi bir delik yoktu. Olsaydı elime gelirdi herhalde. Başımdan vurulmuş olsaydım şimdiye çoktan nalları dikmiştim. Demekki neymiş, öyle acıklı vurulma sahneleri sadece filmlerde oluyormuş. "Sağlamım. Allahım'a çok şükür sağlamım."
Yerimde yavaşça doğrulup vücudumu birde gözlerimle kolaçan ettim." Verilmiş sadakam , yaşayacak günlerim varmış." Boşuna bakmaya korkmuştum. "Taş gibi vücudum, pürüzsüz bir şekilde yerinde duruyor. Ohh be!"
Yaralanmadığımdan emin olmam sakinleşmeme neden olmuştu. Derin bir nefes alıp gülümsedim. İç sesim birşeyleri unuttuğumu söylüyordu. Ama ne?
"Hiç böyle olacağını hayal etmemiştim."
"Özgür!" Dizlerimin üzerinde emekleyerek Özgür'ün yanına yöneldim. Yerde sırt üstü uzanıyordu. Gözlerini tavana dikmiş derin derin nefes almaya başlamıştı. Ellerini karnına kapamış bir halde ter içindeydi.
"Özgür!" Kıçımdan elektrik yemiş gibi bir hızla Özgür'ün yanına emekledim. Ne yapacağımı bilmez haldeydim. "Ne oldu? Vuruldun mu?" Elinin altındaki kızıllık gözlerimin dolmasına neden olmuştu.
"Vurulduk tabi. Herkes sanslı olmuyormuş. Benden bu kadarmış.Hoşçakal sevgili dostum. Adios amigos."
"Saçmalama salak." Gözlerimden akan yaşları silip etrafıma bakındım. Aklıma yapıcak doğru düzgün bir şey gelmiyordu. Elim ayağım birbirine girmiş haldeydi.
"Uzun süre yaşamayacağımı bende biliyordum Ela. Bu fakirlikle çok bile yaşadık biz. Ama hep köprü altında dilenirken can veririm diye düşünmüştüm."
"Sana saçmalama dedim." Ellerimi Özgür'ün ellerinin üstüne bastırdım. Kanamayı durdurması için ona yardımcı olmaya çalışıyordum.
"Ambulans, ambulansı ara Gizem."
"İstemez aramasın. Aptal sarışın." Bana bakıp sırıttı "Lafım meclisten dışarı. Sen sadece sarışınsın. " Böyle bir durumda bile Özgür Özgür'lüğünü yapıyor farkını ortaya koyuyordu. Yerinde hafifçe doğrulup yaranın olduğu yere baktı. "Böbrekten mi yemişim. Vallahide böbrekten. Bırakın öleyim. "
"Ne ölümü? Özgür çıldırtma beni.Alt tarafı bir küçük kurşun yarası. Sen Battal Gazi gibi kızsın. Sana birşey olmaz. "
"Bu böbrek benim velinimetim, hayat sigortamdı Ela. Borçlarımı ödeyebileceğim tek şey oydu. Şimdi tefecilere borcumu ne ile ödeyeceğim."
"Tefeciden borç mu aldın?"
"Almadım, ama yaşarsam eğer almam lazım. Böbrekte gitti ne yapacağım şimdi." Geri yere uzanıp başını yana yatırdı. " Hayır güzelde değilim ki zengin koca bulayım. Bırakın öleyim."
"Ambulansı ara Gizem."
"Onun aradığı ambulansa öldürsen binmem." Gözlerini yumup dilini dışarı çıkardı. Öl emri verilmiş köpişler gibi role girmişti. Beni çileden çıkamaya kararlı gibiydi.
"Kafayı yedirticeksiniz bana. Özgür gözlerini aç. Çıldırtma beni döverim bak."
"Açmayacağım işte. Anıl'a söyle tetikçinin numarası cebimde. Sevgi'yi o halletsin. Ben gidiciyim. Arkamdan göndersin. Orada biz halleşiriz cadıyla."
"Özgür!"
"Faruk'a da söyle. Telefonlarıma çıkmadığı için onu affetmiyorum. İki elim yakasında. Hayalet olup ona musallat olacağım. Para isteyeceğimi anladı, kaçıyor pislik."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taş Kalpli Barbie ( Tamamlandı)
RomanceBabasının inadına üvey kardeşiyle küçük bir iddia uğruna okuldaki garsonu kendine aşık etmeye karar verdiğinde pişman değildi Ela. Yada o kişinin duygularıyla oynayıp işi nikah masasına kadar uzattığında da. Asla aşka inanmamış yaptıklarında kendini...