Bundan birkaç yıl önce bir gazetede Türk kadınlarının ortalama yaşam süresinin yetmiş üç yıl olduğunu okumuştum. Genel kültür diye üstün körü okuyup geçiştirmiştim. O zamanlar daha uzun yaşayacağımdan emindim. Spor yapıyor, sağlıklı besleniyordum. Tabi birde üzerimde zengin olmanın verdiği küstahlık vardı.
Şimdi o küçücük haberde yazanları düşününce ortalama derken neyi kast ettiklerini anladım. Bu
genç yaşımda Rus mafyaları tarafından kıtır kıtır kesilmek suretiyle can vereceğime göre benden arta kalan seneleri birileri kapış kapış paylaşıcak olmalıydı. Sonuçta bu hayatta Hyo Rin gibi gazi Mahmut amca gibi uzun süre sevdikleri ile mutlu mesut yaşayabilen insanlarda vardı."Ne yapalım, bana düşende buymuş. "
Yani herkes uzun bir hayat yaşayacak diye bir şey yoktu değil mi? Bende bana verilen sürede elimden geldiğince, kıt kanaat mutlu olmaya çalıştım. Yeri geldi adam dövdüm, tuvalette kızın birini soyup kıyafetlerini çaldım ama iyilikte yaptım. Tartı dengede olmasada eşitlemeye yaklaştım. Gider ayak o polisi tekmeleyip üstüne basıp geçmeseydin iyiydi ama neyse
"Dizlerini mi dövüyorsun sen?"
"Yok canım." Gözlerimi kırpıştırıp ellerimi uslu bir şekilde dizlerimin üzerine koydum. Küçücük arabanın içinde Natasha ile kapana kısılmıştım. Özgür'ün annesi karşısında nasıl itaatkar bir şekilde çıtım çıkmadan duruyorsam şimdide aynı şekilde davranıyordum. "Sadece otur otur bacaklar biraz yoruldu."
"Hava al diye durmak isterdim ama seninle işimi çabucak halletmek zorundayım. Sonuçta ben meşgul bir insanım."
"Tabi, işkence ediceğiniz daha çok insan vardır. " Gözümü yavaşça tablete kaydırıp ekrandaki manzaraya baktım. Tüylerim diken diken olmuş ensemde korkunç bir ürperti oluşmuştu. Bildiğiniz film izler gibi almış kucağına tableti karanlık bir odada inim inim inleyen garibanı izliyordu. Yazık... Anladığım kadarıyla onun ömründen arta kalanlarda kısa süre içinde diğer insanlara dağıtılıcak gibiydi.
"Sıradakileri bekletmek olmaz, ayıptır. Beni sağda bir yerde bırakın..." Dudaklarımı aralayıp otuz iki dişimi göstererek sırıttım. Yüzümün korkutucu durduğuna emindim. Gülüyor gibi değilde kenetli dişlerim ile dişçime ağzımın durumunu gösteriyor gibiydim. "Biz işimizi daha sonrada halledebiliriz. Yabancı sayılmayız sonuçta daha sonra boş bir zamanınızda kadın kadına..."
"Sana kadın kadına sohbet etmekten hoşlanan bir tip gibi mi görünüyorum?"
Tek kaşı havada cevabımı bekliyordu. Dürüst olmak gerekirse bana konuşmaktan anlayan biri gibi gelmiyordu. Değil kadın kadına muhabbet etmek biri ile karşılıklı beş altı mısralık sohbet dahi etmediğine emindim. "Ben sizi meşgul etmemek adına demiştim."
"Sen önceliklisin Ela Kaya."
Yutkundum. Korkak olduğumu düşünebilirsiniz ama eminim bu halde siz olsanız sizde aynı halde olurdunuz. Az önce ben masumum hiçbirşey bilmiyorum diyen bir adam için düşünmeden öldürme emri verdi gözümün önünde. Ben çetenin içine sızmış maviş ile birlikte birkaç adamlarını mefta edip olay yerini terk ettim. Gelde korkudan kalp krizi geçirme. Önceliklisin dedi. Resmen ilk beni eşek cennetine postalayacağını itiraf etti az önce. Yerime koyun kendinizi.Kolaysa tabi .Bildiğiniz yanımda oturmuş tablet üzerinden ölüm fermanı çıkarıyordu kadın. Teknolojik Azrail...
"Öncelikli derken?"
Derin bir nefes alıp tableti havaya kaldırdı. İşkence etmeyi hobi edinmiş adamlarına sorguyu kesmelerini söyleyip ekranı kararttı. Ağzım açık öyle kalakalmıştım. Sorguyu kesin derken öldürün demek istediğini düşünen adamlar tek kurşunla garibanı mefta etmişlerdi. Korkudan altıma kaçırmama ramak kalmıştı resmen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taş Kalpli Barbie ( Tamamlandı)
RomanceBabasının inadına üvey kardeşiyle küçük bir iddia uğruna okuldaki garsonu kendine aşık etmeye karar verdiğinde pişman değildi Ela. Yada o kişinin duygularıyla oynayıp işi nikah masasına kadar uzattığında da. Asla aşka inanmamış yaptıklarında kendini...