30. Bölüm Aşk Gazisi

19.7K 1.2K 71
                                    

"Nereye gidiyorsun?"

"Ben mi?" Korkuyla yerimde sıçrayıp soruyu soran gizemli kişiye baktım. Restoranın bahçesinde iki büklüm kimseye görünmeden kaçma peşindeydim.  Anıl mekanı terk edeli saatler olmuş, dedenin pençesinden daha yeni kurtulabilmiştim. Kim bu beni basan gereksiz?

"Hyorin hanım, siz miydiniz? " Nedense hiç şaşmadım. Kocasından kurtulsam karısına yakalanıyordum.  Bu gidişle bunlar beni esir alıp evlerine götürecekti. Neymiş efendim hiç çocukları olmamış çok tatlı bir kızmışım. Gizem'i alın yamacınıza. Neden ikisi arasında sıkışan saçı okşanmak suretiyle yapağa dönen ben oluyordum. Ben iyi biri değildim bir kere. Olmak için çabalıyor muydum, koca bir yes. Becerebildiğimi söyleyebilir miyiz? Hiç sanmıyordum.

"Bana Sevgi diyebilirsin,artık o ismi kullanıyorum."

"Almıyım teşekkürler." Şimdi itiraf etmek lazım. Kadın o kadar sevimli o kadar tatlıydı  ki. Kısık Asya'lı gözleri güldüğünde kayboluyordu ,sadece ince bir çizgi haline bürünüyordu.  Ona bu isimle seslenmem için şuan içeri girip restorandaki herkesi samuray kılıcıyla katletmesi lazımdı.

"Düşüceksin, dikkat et."

"Ben düşmem..." Ne demiş büyüklerimiz büyük lokma ye karnın doysun . Büyük laf etme altında kalır kaybolursun.

"Sana dikkat et dedim."

Kalkmam için yardımcı olmak adına elini bana uzattı. Yüzünde tek bir kırışıklık olmamasına rağmen elleri yaşını ele verir cinstenti . Neymiş demekki sadece yüzüme değil elimede nemlendirici boca etmem gerekliydi.  Elini tutup yerden kalktım. Popomdaki tozu silkeleyip az önce düştüğüm tümsekliğe çömdüm..

"Dizlerim acıdı."  Tabi totişimde. Ama kibarlıkta buradaki herkesi ezip geçicek birine kaba etlerim ağrıdı diyemem değil mi?

"O çocuk için mi camdan kaçmaya çalışıyorsun? Babası hala içeride olduğu için mi?"

"Hangi çocuk, ne babası..." Gözlerim kocaman açılmış sevimlilik abidesi kadına baktım. Utanmasan Cem Yılmaz'ın talkshowundaki adam gibi birazdan ne donu diyecektim.  O küçük minik kısık gözler ile bunca ayrıntıyı yakalaması şaşırtıcıydı Ne desem bilemedim. Yaşlanmak görüş kabiliyetinede zarar vermemişti. Kaç kasa havuç yedi, yüzüne hangi marka krem kullandı acaba? "...yok öyle bir şey. Ben hava almak için yani..."

"Sana Mahmut ile nasıl tanıştığımızı anlatmamı ister misin?"

"Sağol gerçekten..."  En az  bin kere dinlediğim hikayeyi bir kezde yaşlı kadından dinleme niyetinde değildim. Benim yaşamam gereken kendi hayatım vardı. Konuk oyuncular yüzünden ilerleme gösteremeyen bir seneryonun içinde hapsolmuş gibiydim. O yüzden "Ben kalkıyım, seke seke hedefime ulaşmam lazım." Kafama dank eden cümleleri düzeltmek adına "...odama yani." diye ekledim.

"Ama ben sonunuda anlatacağım."

İki adım... Anıl'a doğru iki adım atmış haldeydim.  Başımı yavaşça yana çevirip yaşlı kadına bakdım. Gülümseyerek "Bir daha beni görme şansın olmayabilir ama çikolata gözlü çocuk seni bekleyecektir." dedi.

"Öyle olsun." Kalktığım yere geri oturup heyecanlı bir şekilde beklemeye başladım. Başını herkesin bildiği hikayenin sadece ben sonunu  bilecektim

" Anlatıyorum o zaman."

Kozlarını çok iyi kullanıyordu. Bilerek yavaştan ağır ağır heyecanlı bir şekilde gazi dedenin eksik bıraktığı boşlukları kafamda doldurmaya başladı.

"Mahmut'un düşman askerine yardım ederken esir düştüğünü biliyorsun değil mi?"

"Evet, evet..." Aşırı heyecanlıydım. Adeta doping patlaması yaşıyordum. Başımı aşağı yukarı o kadar hızlı sallamışım ki bir an gözüm karardı "Kasedi orada hep takıldığı için devamını merak ediyorum."

Taş Kalpli Barbie ( Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin