20. Bölüm Sevmeyi öğrenmeli her insan...

27K 1.5K 153
                                    

Şuan ki durumum romantizmin kurallarına bile aykırı. Bir insan kadar zorlanmaz ki canım. Göz göze gelmeninde bir sınırı olmalı. Anıl benimle göz göze gelmek için çabalamıyor, bildiğiniz usta bir avcı gibi bakışlarımı avlıyor. "Ben çöp poşetini dışarı çıkartıyım."

"Bende yardımcı olayım sana."

"Buna mı?" Elimde ki poşeti havaya kaldırıp Anıl'a gösterdim. Yere saçılmış kağıtları toplayıp içine doldurmuştum. Ağır değil ben hallederim demek yeterli değildi. Elimdeki poşet bildiğiniz kuş gibi hafifti. "Sen otur şurada lütfen. Bana ayak bağı oluyorsun."

"Ne bu acele? Benden kurtulmaya bu kadar hevesli misin?" Etrafına bakınıp dudak büzdü. Acele etmem kırılmasına neden olmuştu. Savaş alanını andıran salon az çok şekle girmişti. Bu gidişle birkaç saat içinde burayı adam edicek özgürlüğüme kavuşucaktım.

"Ben şunu atıyım." Çocuksu mimiklerle bana bakan Anıl'a arkamı dönüp bahçeye çıktım. Korumalar yanıma gelmiş elimde ki poşeti almak için ısrar etmişti. Hepsinin yüzünde korkak ürkek bir ifade vardı. Dün gece Sevgi'ye saldırırken beni izlemiş içimden çıkan canavarı görmüşlerdi. "Ben hallederim."

Konteynerın yanına gelip poşeti atık kutusuna attım. Arkama döndüğüm an paramparça olan arabayı görmüştüm. "Alkol almayı kesmen lazım Ela." Kendi kendime öğütler vererek arabanın yanına geldim. Ön camı ve iki yan camı tuz buz olmuştu. Her yerinde çizikler vardı. Elimden çektiği işkencenin tüm izleri üzerindeydi.

"Uzak durmak zorundasın." Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp derin bir nefes aldım. Bu raddeden sonra Anıl'dan etkilendiğimi reddedicek halim yoktu. Ondan hoşlanmaya başlayalı çok olmuştu. Eskiden olduğu gibi ondan etkileniyor, yanımda kalmasını istiyordum.

Anıl gözünüz kapalı sırtınızı dayayabileceğiniz bir adamdı. Uçurum kenarında olsak ona güvenir elinden tutarak kendimi boşluğa bırakırdım. Aramızdaki sorun Anıl'ın sandığı gibi ona güvenmemem değildi.

Aşka güvenmiyor, aşık olmak istemiyordum. Bunca yıldır bir kez bile aşkın mutlu edenini görmedim ben. Etrafımda aşkı tattığını söyleyen insanlar hep en çok acı çeken insanlar oldu. Hepsi bir başkası olmadan yaşayamayacak hale geldiklerinden heba olup gidiyorlardı.

Üstelik acı veren tek şey aşk değildi. Beni sevmek Anıl'ın yaptığı en büyük hata olmalıydı. Bencil bir karakterim vardı. Kıskandığım zaman gözümün nasıl döndüğüne bakın.Ne zaman onu yarı yolda bırakacağımı bilmediğim halde ona bana gel diyemezdim.

Aşk söz konusu olduğunda riskler çok yüksekti. Sen sevsen karşında ki sevmiyordu. Karşılıklı aşık olsanız hayat daha fazla mutlu olmanıza katanamayıp sizi ayırmanın bir yolunu buluyordu. Çabalayıp birbirinize kavuştuğunuz an eninde sonunda birşey oluyordu. Hikayenin ne kadar süslü ne kadar romantik olduğunun bir önemi yoktu. Siz birine ben sensiz yaşayamam dediğiniz vakit, melekler bu sözünüze alınıp o kişiyi söke söke ellerinizden alıyordu. Beni terk etmeyecek tek kişi yine ben olduğumdan kendi başıma kalmayı öğrenmem gerekiyordu. Annemden sonra bir kaybı daha kaldırabilicek gücüm yoktu.

Ondan hoşlanmak, tamam. Ama bunların aşka dönüşmesine izin vermeye niyetim yoktu. "Dayanabilirsin. O kadar da zor değil." Sola dönüp camdan içeri salona baktım. Orada dikilmiş beni izliyordu.

Gülümsemesine rağmen tedirgin görünüyordu. Gamzeleri hafiften silikleşmiş gözleri ürkek bakmaya başlamıştı. Sesli dile getirmediğim korkularımı sadece bana bakarak anlıyor gibi duruyordu. "O kadar yakışıklı, o kadar mükemmel bir erkek değil. Sadece birazcık tereddüt ettin, o kadar."

Bana bakıp tebessüm etti. O kadar kırılgan duruyordu ki."Kahretsin. Çok zor..."

Yerimde çömelip başımı dizlerime koydum. Daha birkaç saat olmuştu yan yana olalı, ben şimdiden yorulmuştum. Kendimi kollarına atıp sadece orada dinlenmek her şeyi unutmak istiyordum.

Taş Kalpli Barbie ( Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin