51. Bölüm Üç Seçenek

11.7K 679 90
                                    



Ela'nın Bakış Açısı

Siz hiç bastıramadığınız öfkenin içinizi yakıp kavurduğunu hissettiniz mi? Sinirden ellerinizin titrediği dişlerinizin sertçe birbirine çarptığı histerik bir şekilde güldüğünüz oldu mu?

Konuşmak istdiğiniz bağırmak çağırmak istediğiniz binlerce kelime olduğu halde hepsini yutmak zorunda kaldınız mı? Hiç bu kadarıda yüzsüzlük diye düşünüp o yüzsüzlüğe zoraki bir gülüş sunmak zorunda kaldınız mı? 

Tüm bunların en mutlu olduğunuz anda başınıza geldiğini düşünün...Kendinizi benim yerime koyun. Otoparkın ortasında donuk bir şekilde dikilmiş kendimi tokatlamamak uyuyorum tüm bunlar kabus diye bağırmamak için zor duruyordum.   Nasıl davranacağını şaşırmış Anıl bir yandan beni kontrol ederken diğer yandan babama saygıda kusur etmeme çabasındaydı.

İç sesimben bir şeyleri fırlatmadan kendimden geçmeden önce birinin gelip beni buradan götürmesi gerektiğini söylüyordu. Karşıma geçmiş utanmadan sıkılmadan bana sende mi buradaydın kızım diyor gülümsüyordu. 

Bir an için hissettiğim tüm nefreti öfkeyi kusmak istedim. Yaşayacağım patlamadan yine en çok zarar görecek kişi Anıl olucaktı ama umrumda değildi. Ona dönmek bağıra çağıra karşısında ecel terleri döktüğü kişinin saygıyı çokta hak etmediğini haykırmak istedim.

Yapamayacağımdan değil. Sonuçlarından korktuğumdan hiç değil. Böyle bir hareketin getirdiği mesulüyeti çok iyi biliyordum. Bir sonraki hamlem tüm yaralarımı ortaya dökmek, tüm acılarımı Anıl'a sunmak olucaktı. Beni üzdüğü kırdığı için kendini affetmekte zorlanan Anıl gerçekleri öğrendiğinde daha derinden sarsılacaktı. Belkide aylarca aramızda tuhaf bir his olacak az önceki gibi didişip duramayacaktık. Ama tüm bunları sadece karşımdaki adamın bir kez daha kızım dediğini duymamak Anıl'ın ona saygıyla seslendiğini işitmemek için yapabilirdim.

Beni durduran şey ne Anıl'ın çekeceği vicdan azabı nede benim korkularımdı. Durmamın yüzsüzlüğe yüzsüzlüle karşılık vermemin tek sebebi otoparkın ortasında dikilen bizi izleyen kalabalıktı. Dedikodu kraliçesi asistan kız yanına tayfasını almış hemen karşımda dikiliyor beni inceliyorlardı. Arabalarından inen çalışanlar şirkete girmek yerine onların yanına geçmiş fırından çıkan sabah dedikodusunu sıcağı sıcağına olay yerinde dinliyordu. 

Korktuğum şey olmamış kimse Anıl'la bizi sarmaş dolaş basmamıştı. Kimse sevgili olduğumuzu söylemiyor arkamdan patronu ayartmış demiyordu. Şimdi şartlar değişmiş yepyeni bir dedikodu malzemesi ortaya çıkmıştı. Kaya Holding'in varisi torpilli Ela Kaya'nın hayat hikayesini çözmeye çalışıyorlardı. Kimsenin aklına babamın bu iş görüşmesini bana rezil olmam için tıpış tıpış ona geri dönmem için ayarlattığı gelmeyeceğinden hepsi baba gücüyle burada işe başladığımı söylüyordu. Duyduklarım dahada gerilmeme neden olsada birşey yapamıyordum.

Yaşamak istediğim son şey tuvalette aile hayatımın entirika dolu dizileri tartışır gibi tartışılmasıydı.

"Anıl,  iş hakkında birkaç mevzuyu konuşmamız gerek."

"Tabi efendim, konuşabiliriz..." Bana bakıp yutkundu. Ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Babamla aramdaki gerginliği hissetmemesi mümkün değildi. Bir onay yada bir red işareti bekliyordu. Herhangi bir tepki vermediğimden donuk bir şekilde orada dikildiğimden aşırı korktuğuna emindim.

"Aslında sizin bu toplantıları Sevgi ile yapmanız gerek ama..." Durup uzun uzun bana baktı. Biricik kızının şirketten aforoz edilmesi hoşuna gitmemişe benziyordu. Yanımda ne yapacağını şaşırmış Anıl araya girmiş onu daha fazla pot kırmaktan kurtarmıştı. Yinede babamın bana odaklı bakışları kızgın duruyordu. Bunca dakikadır burada dikilmeme yalandan gülümsememe rağmen ilk kez  içten bir kahkaha attım. İç sesim kızına küçücük bir el uzattın diye bu halde diye bağırıyor aralarındaki bağa uyuz oluyordu. Yinede istediğimi başarmış babamı üzücek şeyi bulmuştum. Sevgi ve şirket... İkisinide yok etmek babamı darmadağan etmek istiyordum.

Taş Kalpli Barbie ( Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin