Yorgun bir gecenin ardından güne nasıl uyanmak isterdiniz?
Sevdiğiniz adam tarafından öpülerek? Onun tatlı sesiyle adınızı mırıldanışını işiterek? Yada sizi sıkı sıkı saran bedeninin sıcaklığı ile?
Şahsen ben üçlü kombo olsun isterdim. Anıl'ın o kadife sesi bana beni ne kadar sevdiğini fısıldasın. Ben kulağıma ulaşan o tatlı tını ile sarhoş olurken dudakları dudaklarıma değsin. Gülümserken kollarında kaybolayım isterdim.
Hayaller vs hayatlar. Gözlerimi kırpıştırıp kulaklarımı tırmalayan tiz sesin sahibini görmeye çalıştım. Koltuğun üstünde ayağa fırlamış darmadağan tipimle ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordum.
"Ne oluyor burada?"
"Bende bilmiyorum. Ne oluyor?" Kocaman açılmış gözlerim Esin'e bakıyor neyi kast ettiğini anlamaya çabalıyordum. Bakışlarım sıçrayışım yüzünden yere çakılan Anıl'a döndüğünde sırıtmaya başladım.
Bir insan uyku mahmuru bu kadar şebek olmamalı. Koltuktan yere düşmüş hala daha uyukluyordu. O kadar sevimli o kadar şapşal duruyordu ki?
"Onu mu kast ediyorsun?"Tamam patronum ile küçücük koktukta basılmış olabilirdim.Dağınık saçlarımı düzeltip yavaşça koltuğa çömeldim. Bu kaostan bir üstat havasıyla kurtulmayı planlıyordum. Yerdeki Anıl günlerce süren uykusuzluk yüzünden ne olup bittiğini anlayamamış olucakki sürünerek yanıma çıktı. Kollarını bana dolayıp kaldığı yerden uyuklamaya devam etti. Isıracağım şimdi o olucak. Nerede kalmıştık? Ahhh Esin!
"Onu derken? Ne oluyor burada ? Anıl beyin burada bizim evde ne işi var?"
"Açıklayabilirim. Şöyle oldu..." Dudaklarımı kemirip konuya nereden başlamam gerektiğini düşünmeye başladım. Acil cevap bekleyen Esin huzursuzlanmaya başlamıştı. " O gün hastanede dediğim gibi. Anıl ile biz birbirimizi önceden tanıyorduk."
"Senden nefret ettiğini söylemiştin. O şirkette çalışmaktansa limon satarım demiştin. Bana pek birbirinize gıcık oluyormuşsunuz gibi görünmedi."
Tüm bunları burada duyması gerekli miydi şimdi bu çocuğun? Boynuma başını yaslamış saçlarımı koklayan Anıl'ı parmak ucumla ittirip kendimden uzaklaştırmaya çalıştım. Ben koltuğun diğer ucuna yığılmasını beklerken o bana da fazla sokulmuş Esin'in ağzının açık kalmasına neden olmuştu. "Anıl, sırnaşma. Uyan."
Bir kez daha ittirdim. Yine kollarına daha faza hapsolmuş kımıldayamayacak hale gelmiştim.
"Bu manzara patronum benden nefret ediyor, kendimi camdan aşağı atarım ama o şirkette çalışmam Esin sözlerine hiç uymuyor. "
"Ben Ela'dan hiç nefret etmem. "
Uyumuyor muydu bu? İyice hilekar oldu ? " Şimdi şöyle oldu... Ben Anıl'ın peşinden Azerbeycan'a gidince..." Tamam. Çok ilerden başladım. Esin'in ayaklarının bağının çözülmesine hak vermek zorundaydım. "Biz yıllar önce üniversite de sevgiliyken..." Sanki buda biraz geri oldu gibi. Esin'in bunca olayı dinlemeye vakti olduğunu sanmıyorum.
"Demek istediğim Anıl bensiz uyuyamayacağını söyleyip akşam buraya gelince..." Buda değil. Olayı kavrayamadı bir kere. Hastanede koskoca Anıl bey dediği adam kedi gibi sırnaşıyordu şuan bana. Bunun hımm öyle mi oldu dedirtecek bir açıklaması olmalıydı ama ne?. Nereden başlamalı, ne demeli...
"Dışarıda iki adet manyak beni eve sokmuyor. Sözde Ela'nın koruması..."
"Kurtarıcım. " Koltuktan aşağı atlayıp içeri yeni giren Özgür'ün yanına koştum. Ani kaçışım yüzünden dengesini kaybeden Anıl koltuğa düşmekten son anda kurtulmuştu. "Yardım et. Esin yine anne moduna bağladı."
![](https://img.wattpad.com/cover/69941798-288-k981466.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taş Kalpli Barbie ( Tamamlandı)
RomanceBabasının inadına üvey kardeşiyle küçük bir iddia uğruna okuldaki garsonu kendine aşık etmeye karar verdiğinde pişman değildi Ela. Yada o kişinin duygularıyla oynayıp işi nikah masasına kadar uzattığında da. Asla aşka inanmamış yaptıklarında kendini...