66. Bölüm Kuru Fasulye Ela Kaya

11.7K 520 187
                                    


"Çok param olsun..." Nefes nefese bir şekilde apartmana yöneldim. "... düzlük bir ilçeden ev alacağım." Ellerim belimde ter içinde "Hatta daha çok param olsun bu yedi tepeli şehri yerle bir edip dümdüz yapacağım." dedim. "İnsanlara yazık, bencil olamam. Bu inatçı İstanbul'un deniz seviyesine inmeyi öğrenmesi gerek!"

Yokuş çıkmaktan oldum olası haz etmeyen ben yıllardır eve dönüş yolunda çöle düşmüş biri gibi savrulup durmuş, çekmediğim kalmamıştı. " Sonuçta brilerinin bu çileyi çekmesi gerekecek. O biri ben olmasam da..."

Tükenen nefesim cümlemin yarım kalmasına neden olmuştu. Apartmandan içeri zar zor girdim. "Yaşlandım ben. Bildiğin nene oldum."

Birkaç saat önce babamın karşısında senin şirketini ne yapayım Bulutoğlu Holding benim diyen ben, eve parasızlıktan yürüyerek geri dönmek zorunda kalmıştım. "Umarım Özgür evdedirde bana su verir."

Tıpkı iş görüşmesinden döndüğüm gün gibi beni soğuk bir su ile kendime getirir daha sonrada tüm paramı kömür makarnaya harcadığım için benimle dalga geçerdi. "Susadım, su..."

Tökezleye tökezleye ilerleyip kapıya yöneldim. "F-faruk!" Elimde anahtar kapının önünde dilenci gibi oturan Faruk'a bakıyordum. O kadar acınası duruyordu ki sende mi parasız olduğun için eve yürüyere geldin diye sormak ona sarılıp yoldaşım demek istemiştim "Ne işin var burada?"

Baştan aşağı onu süzüp "Bu halde ." diye ekledim. Kapı kolu askeri gibi beni beklemediğinden emindim . Bu halde olma nedeninin parasızlık olmadığındansa yüzde yüz emindim. Bakınız matemetik zekam geliştiğine göre kesin yaşanmıştım ben ...

"Özgür..."

Tutulmuş bacakları ayağa kalkmayı denedi. Sonuç, fiyasko. Elimi uzatıp kıç üstü yere çakılan Faruk'a yardım ettim. Mükemmel erkekleri alıp paspas etmek, hiç hoş bir şey değildi. Özgür'e kızmıştım. Öfkelenme nedenim zaten tükenen gücümle bimem kaç kiloluk dev Faruk'u yüklenmem olsada ben masuma yatacak bir insanın kalbi çok değerli kırmamamk gerek diyecektim.

"Ne olmuş Özgür'e?"

"Hiç bir yerde bulamadım onu."

"Okula bak dedim ya..."

"Baktım ama yok. Barda da yok..." Dramatik bir yüzle karşımda duruyor ona yardımcı olmamı bekliyordu. "Şeyden sonra kayboldu."

"Neyden sonra?"

"Biz telefonla konuştuktan sonra seni şeyimle aradım bu sayılmaz dedi ve..."

"Yuh!" Başımı iki yana sallayıp iç çektim. Gerçekten ikinci seçeneği seçtiğine inanamıyor inanmak istemiyordum.

"Sende gidip kapısında bekleyeyim dedin."

Başını salladı. "Başarılı olmak için elimden geleni yapıyorum. Anıl ve seni örnek alıyorum."

"Anıl ve ben mi?"

"Anıl seni nasıl ikna ettiyse bende aynı arsızlıkla başarılı olmayı planlıyorum." Gözlerimi kısıp Faruk'a baktım. Sevdiceğim arsız değil bir kere diyecek olmuştum ki son anda sustum. Aynı muhabbet Anıl ve benim aramda geçse şahsen Anıl asla o telefonu kaza ile açtığımı kabul etmez ondan hoşlandığımı kabul edene kadar beni oyuna getirir çıldırtır dururdu.

"O zaman toton benden hoşlanıyor olabilir Özgür, bu konuyu ciddi bir şekilde onunla konuşmak istiyorum deseydin ya kapıda bekleyeceğine."

"Dalga geçme Ela."

Omuz silkmele yetindim. Şahsen seni totişim aradı diyen birine güzel bir cevap olabilirdi."İçeri gel, içeride bekle." Kapıyı açıp sallana sallana eve girdim. Su hizmeti beklerken ilgilenmem gereken misafirimle birlikte kala kalmıştım.

Taş Kalpli Barbie ( Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin