"Yani bir süredir bütün boş vakitlerinde üniversiteye gidiyorsun."
Başımı evet anlamında salladım. Arabadaki sessizliği bozup benimle sohbet etmek için elinden geleni yapan kayınpedercim Anıl için çabalarım adına beni takdir ediyor övüp duruyordu. "Ellerinle oğluma yemek yapmak istemeni çok takdir ediyorum Ela'cım."
Gerçekten çok takdir edilesi bir insandım. Sen adamın oğunu hastanelere düşür, o sana düşünceli bir gelinim var desin. Gelde sevme şimdi bu adamı. "Ben son zehirlenme olayından sonra..." Dudaklarımı kanatırcasına kemiriyor doğru cümlelerle oğlunuzu öldürmek üzereydim demenin yolunu bulmaya çalışıyordum. Artık öyle bir yol varsa. "...bir şirketle anlaşıp yemekleri onlara yaptırma kararı aldım."
Mahçup bir şekilde gülümseyip "Özür dilerim."dedim. " İnanın böye olacağını düşünmedim."
"Senin bir suçun yok Ela'cıım..." Başını iki yana sallayıp cıkcıkladı. Birini eleştirmeye hazırlandığı belliydi ama o kişi ben değilsem eğer kim oucaktı onu bilmiyordum. Kahveleri değiştiren gizl düşmanım Esin, hastaneye düşmesi gereken şuan önde sırıta sırıta arabayı süren Bahadır, herşey kontrolüm altında diye beni kandıran Özgür yada damat kahvesi denen şeyi cat eden atalarımız. Beni suçlamadığı sürece herşeye razıydım.
"Bütün suç bizim keratada."
"Haaa!"
Ağzım bir karış açık kala kalmıştım. Kayınpederime göre esas suçlunun şuan hastanede istiraat eden sevdiceğim olması şoka girmeme neden olmuştu. Gerçi benim gibi birini sevip sırf beni kırmamak adına o kahveyi içtiğine göre... Yetişin, bende kayınpederime hak verip Anıl'ı suçlamaya başlamak üzereydim.
"Bizim Anıl hep bu kadar narindi. Yetiştirmeyi beceremedim ben onu." Ciddiydi. Gerçekten ama gerçekten çok ciddi. Bana morel vermek için suçu oğluna atmıyordu. Öyle bir nedenden kurban arıyor olsaydı dikiz aynasından bana alayla bakan Bahadır'ı seçerdi. Esin'imi bedavadan şu uyuza verdiğime inanamıyordum.
"Sert olsun güçlü olsun diye o kadar uğraştım. Küçüklüğünden beri yapmadığı part time iş kalmadı. Kendi ayaklarımın üstünde durabiliyorum babasana şirkete ihtiyacım yok ben başarılı bir bireyim demişti ama hala güçsüz baksana." Birkez daha ciddi bir şeklde cıkcıkladı. "Bİr kahve bir insanı ne kadar zehirleyebilir, doktoru bir hafta istiraat vermiş."
Başımı öne eğip dudaklarımı kemirmeye başladım. Sıradan bir kahve değil benm kahvem demeyecek, kendime engel olucaktım. "Yani bir hafta hastanede yatması abartı tabi..." Boğazımı temizleyip "Doktorlar sadece tedbirli olmaya çalışıyorlar."dedim. "Sonuçta sizinde dediğinz gibi alt tarafı kahve canım. Bir insana ne kadar zarar verebilir ki?"
"Ben dün geceden beri tuvaletten çıkamıyorumi kahve deyip geçmemek lazım."
Konuya bodoslama dalan Bahadır'a gizlice yumruklarımı gösterip "Bozulan motorununda sorumlusu ben değilim herhalde." dedim.
Gece boyunca uyumamış Sevgi ile ne konuşacağımı kuracağım cümleleri düşünüp durmuştum. Gözlerimin altında oluşan mor halkaları beş kat kapatıcı ile zar zor örttüğüm düşünülürse burada Bahadır'ın tuvalet maceralarını dinlemek zorunda değildim. Daha iyisini hak ediyordum, daha güzeline sakineştirici etki yaratıcak birşeylere ihtiyacım vardı. Bahadır'ın cırcır hkayelerine değil. Arabaya bindiğmden beri yakaladığı her aralıktan konuşmaya sızıyor o değilde içtiğim o iğrenç şey nasıl normal kahve olabilir diye beni, mutfaktaki yeteneklerimi sorguluyordu. Sonra Anıl'ın mutlu mesut kahvesini içişini hatırlatmıyor muydu? Tam bir v,cdan azabı...
"Yok yok suç bizim keratada." Başımı yvaşça yana çevirip kayınpederciğime baktım. Uyuz sekreterdense tüm dikkatimi ona verebiir böylece biraz daha sakin kalabilirdim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taş Kalpli Barbie ( Tamamlandı)
Storie d'amoreBabasının inadına üvey kardeşiyle küçük bir iddia uğruna okuldaki garsonu kendine aşık etmeye karar verdiğinde pişman değildi Ela. Yada o kişinin duygularıyla oynayıp işi nikah masasına kadar uzattığında da. Asla aşka inanmamış yaptıklarında kendini...