Ela'nın Bakış Açısı
"Ela, artık uyanmalısın..."
Biraz daha uyuyacağım. Başımı yastığın altına saklayıp kulaklarımı sıkı sıkı kapadım. Gözüme sızan güneş ışığından rahatsız olmuş huysuzlanmaya başlamıştım. Kalkmayacağımı anlayan Özgür perdeleri açmayı akıl etmişti. "Özgür git başımdan, biraz daha uyuyacağım. Başım çatlıyor. Beynimin içinde sanki sokak düğünü var." Örtüyü üstüme çekip en yakın arkadaşımın insafa gelmesini diledim. "Bir lobum kemençe çalıp horon tepiyor diğeri karizmasını kanıtlamak adına zeybek peşinde."
İtirazlarım acıtasyonlarım işe yaramış beni dürtüklemekten vazgeçmişti.Yatakta oluşan hareketlilik odadan gitmediğinin yanıma uzandığının kanıtıydı. Kollarımı esnetip Özgür'e doğru döndüm. Esnemelerime yenisi eklenirken kollarımı en yakın arkadaşıma uzattım. Oyuncak ayıya sarılır gibi ona sarılmayı amaçlamıştım.
"Bir dakika..." Ya benim kollarım çekti yada bir şeyler doğru değil.Kemikli kırk kilo kız ne ara bu kadar kas yaptı? Ben neden Özgür'e sarılamıyorum?
"Kalbimin orta yerinde bu nasıl bir cumhuriyet? Seninki nasıl bir hakimiyet ben anlamadım..."
Gözlerimi kırpıştırıp zar zor açmayı başardım. Görmeyi beklediğim şey Özgür'ün sinirli yüzü iken bambaşka bir manzara ile karşılaşmıştım.
"Aşk mısın dert misin yoksa canına susamak mı benimki ?Hayatı kovalamak mı dört nala bu evden? Uyudum uyandım hala anlamadım..."
"Anıl!" Şaşkın halim hoşuna gitmiş sırıtmaya başlamıştı. Güne Anıl'ın mırıldandığı romantik şarkı eşliğinde başlamak... Gözlerimi sıkı sıkı kapatıp kendimi cimcikledim. Açtığımda yüzünü bana daha çok yaklaştırmış saçlarımla oynamaya başlamıştı. "Günaydın..."
"Senin ne işin var benim odamda?"
Tebessümü iyice genişlemişti.Yerinde doğrulup uyku mahmuru halimle dalga geçmeye başladı. Yanağımdan makas alıp-ki bizim oralarda bunu sadece çocuklara yaparlar-konuşmaya başladı. "Ben banyoyu hazırladım. Bir duş al kendine gel, aşağıda yemek için seni bekliyorum."
Cevap vermemi beklemeden yataktan aşağıya indi. Ancak o odadan çıktığında neye güldüğünü anlamıştım. "Eee! Burası benim odam değil ki?" Yatağın aşırı rahat oluşundan anlamam gerekirdi zaten. Eski zengin hayatıma dair özlediğim şeylerin bir listesini çıkartsam ik sırayı odam alırdı. Yumuşacık yatağım tenimi okşayan saten nevresimlerim pofuduk yastıklarım boyu en az üç katım yorganım. Özgür'le yaşamaya başlayana kadar ayağını yorganına göre uzat kelimesinin ne anlama geldiğinden haberdar değildim. Ucuz yorganlar o kadar küçük oluyordu ki ısınmak tamamen altına girmek için cenin pozisyonu anlamanız gerekiyordu.
"Ayrılmak zorundayız..." Yumuşak yastıklara sıkı sıkı sarılıp banyoya yöneldim. Sıcak suyun altına girip dün gece nelere neden olduğumu düşünmeye başladım.
En son hatırladığım Özgür'ün ailesinin çat kapı bizi ziyarete geldiğiydi. Morelim çok bozuk olduğu için depoya inmiştim. Anıları yad ederken Özgür'ün zulasını patlatmış birazcık alkol almıştım.
"Kahretsin." Suyu kapatıp Anıl'ın hazırladığı havluyu sarındım. Her şeyi çok net hatırlıyordum. Kendi ayaklarımla hiçbir baskı altında kalmadan Anıl'ın kapısına dayanmıştım. Birde bu yetmiyormuş gibi Sevgi ile resmini gördüm diye kıskançlık krizine girmiştim.
"Sarhoşken çok aptal oluyorsun, biliyorsun değil mi?" Aynada ki yansımama sinirle bakıp söylenmeye başlamıştım. "Buna da şükür en azından büyük bir rezillik çıkartmadım." Anıl'ın hazırladığı kot pantolon ve tişörtü alıp giyinmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taş Kalpli Barbie ( Tamamlandı)
RomanceBabasının inadına üvey kardeşiyle küçük bir iddia uğruna okuldaki garsonu kendine aşık etmeye karar verdiğinde pişman değildi Ela. Yada o kişinin duygularıyla oynayıp işi nikah masasına kadar uzattığında da. Asla aşka inanmamış yaptıklarında kendini...