Bölüm 100

7.8K 674 68
                                    

Mars, yapıştığı bariyerden kalkarken, yere doğru tükürdü. Hazırlıksız yakalandığı için bu duruma düşmüştü. Varisin bir anda, Ensi Unvanlı alemlere gireceğini hiç düşünmüyordu. Fakat bu durumun çok daha eğlenceli olacağı değişmez bir gerçekti. Kılıcını eline aldığı gibi gerçek hızını kullanmadan varise doğru hücum etti.

''Geliyorum!''

Sadece bir kaç salise sonra Akira'nın önünde belirerek, kılıcını onun görebileceği kadar hızlı bir şekilde savurdu. Akira, kendisine doğru gelen kılıcının doğrultusuna Aegis'i getirerek, kendisine zarar gelmesini önlemeye çalıştı. Fakat unuttuğu bir şey vardı. Bu yüzden kendisini bir anda bariyere doğru uçarken bulmuştu.

Gümmm

Akira, havada uçarken son anda Aegis'i bariyere doğru çevirerek, vücudunun çok daha küçük bir zarar almasını sağladı. Fakat bu darbe bile onun enerjisini götürmüş gibiydi.

''Varis, varis, varis.. Savaşta ayaklarını yere sağlam basmalısın. Yoksa böyle uçarsın. Hahaha..''

Mars, Kaos'un kendisine karışmayacağını söylediği andan itibaren çok rahattı. Karşısındaki aptalı öldürürse ceza almayacaktı. Sadece, Kaos'un izin vermesi gerekiyordu o kadar. Akira ise sadece düştüğü yerden ayağa kalktı. Bu aptalı şuan öldüremese bile ileride öldüreceğinden emindi. Şuan ise tüm gücünü kullanarak kendisinden çok daha güçlü ve tecrübeli bir kişiyi yenmek, daha doğrusu ona zarar vermeliydi. Bu sayede ustasının isteğini yerine getirmiş olacaktı. Fakat bu savaş Akira için çok daha başka bir şey ifade ediyordu. Ustası, Arc, Erc hatta karısı Hemera tarafından sürekli olarak Ölümsüzler'in ne kadar güçlü oldukları konusunda uyarılmıştı. Kendisini bu kadar uyardıkları bu güncün nasıl olduğunu görmek istiyordu. Üstelik karşısındaki kişi tanrılar arasında savaş ile en içli-dışlı olan kişiydi.

''Gel.''

Akira, ayağa kalktığında, karşısındaki bu aptalın sözlerine yanıt vermedi. Az önceki darbeyi aldığında, Aegis'in yeteneğini kullanmadığı için o kadar uçmuştu. Kendisi, bu tanrıdan çok daha güçsüz olsa da, ortakları olan Linda ve Aegis, onu ikiye katlardı. Üstelik ustasının bu tanrıya zarar vermesini istediğini anlamıştı. Aegis'i gönderme amacı başka ne olabilirdi ki? Mars, ayağa kalkan varisi görünce gözlerini kıstı. O darbeyi başka birisi alsaydı, en azından bir kaburgası kırılmış olurdu. Bu çocuğu biraz daha ciddiye almaya karar vererek, yıldız enerjisi kullanmaya karar verdi. Eskisinden çok daha hızlı bir şekilde ileriye atılıp, ansızın varisin önünde belirerek yeniden kılıcını savurdu. Bu darbeyi vururken, onu öldürmeyecek şekilde kılıcının geniş yüzeyini savurmuştu. Kaos hala izin vermediği için dikkatli davranması gerekiyordu. Fakat hiç beklemediği bir şey oldu. Akira'nın kendisini görememesi gerekiyorken, bir anda kolundaki kalkanı kılıcın yörüngesine getirerek savunma yaptı.

Çınn...

Mars, kılıcının kalkana değdiği anda titremesini umursamadan, savunma yaparken açık veren varise çelme takarak yere düşmesini sağladı. Akira, ne olduğunu anlayamadan yere doğru düşerken, Mars olduğu yerden 20 metre uzakta belirmişti bile. Yüzündeki gülümseme resmen varisi küçümsediğini haykırıyordu.

''Efendi Kaos'un varisinden daha iyi performans bekliyordum. Kendine Ölüm lordu demen büyük bir kibri gösteriyor.''

Mars, şuana kadar varise yaptığı hareketler için gerçek gücünü kullanmamıştı. En azından kendisini savunacağını düşünüyordu. Fakat hızını görse bile, savunurken vücudunda bir çok açık verdiği için kolayca öldürülebilirdi. Akira, yerden kalkarken burnundan soluyordu. Şu lanet tanrı resmen kendisi ile oyun oynuyordu. Üstelik onu aşağılamıştı! Sadece savaşçı olarak savaştığında bu adama kolayca yenileceğini anlayan Akira, artık elindeki tüm kozları oynamaya karar verdi.

Kaos'un Varisi 1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin