Akira, ordunun zayıflarını öldürdüğünde çoktan yaşam enerjileri ile birlikte yıldız enerjilerini almıştı ki, bu onun dantianın %5 lik bir kısmını doldurmuştu. Artık meditasyon yapmaya ihtiyacı kalmadığından dolayı eğer gelişmek istiyorsa sürekli olarak birilerini öldürmek zorundaydı. Tabii ki de bunu Hemera hariç diğer ölümsüzler bilmiyordu. Zaten bu bilgiyi de büyükbabasından öğrenmişti. Yine de kocasının bu yaptıkları ona hiç uygun gelmediğinden dolayı Akira'nın böbreğine yumruğunu geçirmekten kendisini alıkoyamadı.
Güm.. (Kendime vurdum buna benzer ses çıktı.)
Akira önünde yatan kişilere bakarken, dantianının dolması ile şaşırmıştı. Kılıcı ile öldürmediğinden dolayı, bunun gerçekleşmeyeceğini düşünüyordu. Fakat Linda'nın bilincini aldıktan sonra kendisinin ve kılıcının eskiye oranla, çok daha büyük bir bağ kurduklarını anlamıştı. Fakat şuan arkasından vuran Hemera yüzünden bir tarafa eğilmek zorunda kaldı. Bu kadın onu sürekli dövüyordu. Resmen eş şiddetine maruz kalıyordu!
''İkide bir insan öldürmeyi bırak. Yediğin dayaktan sonra hala akıllanmadın mı?''
Hemera, kocasına bağırmanın faydasız olduğunu anladığı için onu artık dayak ile adam etmeye karar vermişti ki, bunun ufakta olsa işe yaradığını biliyordu. Bu yüzden Akira'yı her yanlışından sonra bir darbe ile onu uyarmayı kendisine görev olarak belirlemişti.
''Kendileri bu kadar güçsüzse ben ne yapayım? Ölmeleri herkes için iyi olur.''
Akira, karısının vurduğu yeri tutarak doğrulup, yüzsüz bi şekilde bunu söylediğinde, Hemera'nın yüzünün yavaşça kızarmaya başlamasıyla, onu sinirlendirdiğini anladı. Hala ondan kaçacak gücü yoktu. Bu yüzden kendisine vurmasını beklemeye başladı. Fakat düşündüğü şey olmamıştı, herhangi bir darbe almamıştı. Gözlerini açıp karısına baktığında, onun kendi arkasına doğru baktığını gördü. Önüne döndüğünde ise bayılan insanların ortadan kaybolup, daha önce sadece bir kere gördüğü bir simaya şaşkınlıkla baktı. Bu kadar sessiz gelmesine şaşırmıştı. Üstelik Akira, kendisinin yeni seviyesi ile havadaki mikropların seslerini bile duyabiliyordu. Bunun anlamı bu kişinin kendisinden en az 2 alem daha üstün olmasıydı. Adam kendisinden çok daha güçlü olmasına rağmen önünde diz çöküp,
''Varisi selamlıyorum. Sizi rahatsız ettiğim için kusura bakmayın efendim, fakat ilginizi çekebilecek bir konu hakkında sizinle konuşmak istiyorum. Tabii ki de izin verirseniz.''
Atlas.. Savaş Titanı bir insanın önünde eğilmesini kim görse garip bulurdu. Fakat karşısında normal bir insan yoktu, tanrıların tanrısı Kaos'un ilk ve tek varisi vardı. Kısa sürede kendilerinin olduğu aleme gelmişti. Savaşın gidişatını belirleyecek olan yegane kişiydi ki, bu yüzden iki tarafta onu etkilemeye çalışmıştı. Tabii ki de bu etkileme de tanrılar eksi puandaydı. Sonuçta Mars seviye için onunla savaşmıştı, değil mi? Akira karşısındaki adamı anında tanıdı. Düğününde görmüştü. Hemera ve Kaos dışında kendisi ile arkadaşça konuşan ilk ölümsüzdü. Bu yüzden ona karşı sevgi duymasa bile nefrette hissetmediğinden dolayı, bu konuşmanın sakin geçeceğini düşünüyordu. Hemera ise Atlas'ın neden geldiğini anlamaya çalışıyordu. Büyük ihtimalle kocasını etkilemek için titanlar hamle yapmışlardı. Akira cevap verme gereği duymadan, kafasını onaylar şekilde hareket ettirdi. Hemera yanında olduğu için şuan bir ölümsüz ile savaşmak istemiyordu. Sonuçta karısı ve çocuğu zarar görebilirdi.
Atlas, işareti gördüğünde derin bir nefes alarak, kralı tarafından ona ezberletilen kelimeleri söylemeye başladı.
''Efendi Akira, bildiğiniz üzerine yakında savaş başlayacak. Efendi Kaos'un element sınavına girene kadar elementlerinizi çok daha iyi kullanmanız gerektiğini biliyorsunuz. Ama siz elementlerinizi normal eğitimlerde tam gücüyle kullanamıyorsunuz. Tüm gücünü savaşta ve ölüm kalım durumlarında ortaya çıkarabildiğiniz için sizi bile zorlayacak bir yer hakkında size bilgi vereceğim. Sizin ve karınızın çocuğunun nasıl olacağını merak ediyorsunuzdur.. Ona yarı tanrı denilecek. Siz bir insan karınız ise bir ölümsüz olduğu için. Tek yarı tanrı ise o değil. Tanrılar insanlarla birçok ilişki yaşadılar. Bu ilişkiler sonucunda yüzlerce, hayır binlerce yarı tanrı meydana geldi. Normal insanlardan meydana geldikleri için sizin çocuğunuz kadar güçlü olmadıklarına eminim. Fakat efendi Akira, onlar sizin kadar güçlü hatta sizden çok daha güçlü olanları bile var. Sürekli olarak efendi Kaos'un özel olarak yarattığı labirente girip, hediyeler ve savaş tecrübesi kazanıyorlar. İşte bu yüzden en az sizin kadar tehlikeliler ve onlar elementlerine doğuştan yatkınlar. Yeterince savaşmak ve güçlü antik eşyalara ulaşmak istiyorsanız oraya girebilirsiniz efendim.''
Akira duydukları karşısında şaşırmıştı. İlk defa yarı tanrı diye bir terim duyuyordu. Fakat kendisi kadar hatta kendisinden çok daha güçlü kişileri görmek eğlenceli olabilirdi. Ama iki tane sorun vardı.
1 - Karısı hamileydi.
2 - Oraya nasıl gidileceğini bilmiyordu.
İkinci sorunu kolaylıkla halledebilirdi. Fakat Hemera'nın hamile olmasını öğrendikten sonra onun yanından ayrılmayı hiç istemiyordu. Bunları düşünürken, Hemera ve Atlas sessizce bekliyorlardı. Atlas'ın bekleme sebebi Akira'nın varis olmasıyken, Hemera'nın sebebi ise kocasının ne karar vereceğini merak etmesiydi. Yarı tanrıları en başından beri biliyordu. Büyük babası, Daedalus'a kaynak sağlayıp ondan labirenti yapmasını istediğini daha dünmüş gibi hatırlıyordu. Daedalus çok zekiydi. Fakat dantianı olmadığı için normal bir yaşam süresine sahipti. Büyükbabası onun inşa ettiği labirenti beğendiğinde, vücudunda dantian oluşturup, onun yaşam gücünü de inşa ettiği labirente bağlamıştı.
Labirente giren herkese koruyucular tarafından şu soru soruluyordu. Sadece hazine için mi, yoksa burayı fethetmek için mi gireceksiniz? Eğer fethetmeyi seçerlerse kat koruyucuları ile savaşmak zorundaydılar ki, bunun anlamı mutlak ölümdü. Kat koruyucularını Kaos'tan başka kimse öldüremezdi. Bunun nedeni çok güçlü olduklarından dolayı değildi. Kaos'un onları ölümsüz olarak yaratmasıydı. Bir koruyucuyu yenebilmek için tüm tanrıların ve titanların birleşmesi gerekiyordu ki, bunu yaptıklarında bile büyük kayıplar yaşayacakları bilinen bir gerçekti.
Hemera, kocasının yanında kalmasını her ne kadar istese de, savaşta ölmemesi için güçlenmesi gerektiğini biliyordu. Güçlenmesi içinse canlıları yok etmesi gerekiyordu. Şuan bu kıtadaki tüm canlıları öldürse bile dantianının en fazla %50 si dolacağı için kocasının labirente girmesinin gerektiğinin farkındaydı. İçinden gelmese bile, istemeye istemeye
''Akira, bence yarı tanrıların olduğu yere gitmelisin. Bu sayede elementleri tanıyıp, büyükbabamın sınavına hazırlanırsın.''
Bunları söylerken kocasının yüzüne bakmıyor, aksine gözlerini yere dikmişti. Sürekli olarak kocasından ayrı kalmak hoşuna gitmese de, onun savaşta ölmemesini istiyordu. Üstelik savaştan önce çok daha büyük bir tehlike vardı ki oda büyükbabasıydı. Akira'yı element ruhları ile karşılaştırmayı kafasına koymuştu. Kendisine bunu önerdiğinde anında reddetmişti. Ölümsüz olsa bile, Pontus'un nasıl öldüğünü annesinden dinlemişti. Fena..
Akira, Hemera'nın dediklerini duyduğunda ona doğru baktı. Karısı gözlerini yere dikmiş bir şekilde öylece duruyordu. Onun hiç istemediğini fakat kendisini düşündüğünü anlamıştı. Ne diyeceğini bilemez bir halde orada dikilirken, ustasının bedensiz sesini duydu.
''Hı-hı. Bence de gitmelisin. 2 yıl sonra seni element ruhlarıyla sınava sokacağım zaten. Boş boş beklemene hiç gerek yok değil mi? Hem merak etme, Hemera benim yanımda olup seni izleyecek.''
Kaos, resmi konuşmalardan nefret ederdi. Güçlü olduğu herkes tarafından biliniyordu. Normalde güçlü kişiler kibirli olurken, Kaos lakayt tavırlı, hiçbir şeyi umursamadan yaşayan, rahat bir kişiliğe sahipti. Tabii ki de bu normal hayatındaki karakteriydi. Sinirli olduğunda ise herkes kaçacak delik arardı. Daha varisinin ve torununun cevabını bile beklemeden, torununun altında kara bir geçit açarak, onu ansızın kendi yanına çekmişti bile.
Akira, bu manzara karşısında sadece gülümserken, ustası yeniden konuşmaya başladı.
''Atlas, Akira'yı yarı tanrıların olduğu evrene gönder.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaos'un Varisi 1-2
FantasyAgalar kitap +15 dir. Tabi bu benim fikrim. Sapıklık var, komedi 128.bölüm de hat safhada , işkencesi cartı curtu da bölümlere serpiştirildi. Konu ne derseniz, adından da anlaşılacağı gibi Kaos adlı elemanın varisi. İlk bölümler sonradan banada tuha...