Lejyonerlerin hepsi şaşkınlıkla Akira'ya bakıyorlardı. 400 bin çekirdeği özümsemesi için zaten en az 20 yılı vardı. Daha fazla çekirdeği ne yapacaktı ki? Leo grubun lideri olarak boğazını temizleyip,
''Akira, yanlış anlama ama 400 bin çekirdeği özümsemen zaten 20 ılı aşkın bir süreni alacak. Daha fazla çekirdeğe sahip olmana gerek var mı?''
Tüm lejyonerler bu şekilde düşünüyorlardı. Boşuna neden yüzüğünde yer kaplayacak çekirdekleri istiyordu ki?
''Oraya karışmayın Leo. Sen ve Rhea'dan istediğim çekirdeklerin hepsi En Unvanlı Tengoku Alemi 9. seviyede olmak zorunda. Diğerlerinden istediğim ise bana yine avlayabildikleri kadar çekirdek getirmek. Bunu her hafta yapmanız gerekiyor. Her hafta sonu geldiğinizde herkes getirdiği çekirdeklerin fiyatını söylesin bende ona göre siyah altınınızı vereyim. Ne dersiniz?''
Akira'nın seviye atlaması için ya hiç durmadan 5 bin yıl meditasyon yapması gerekiyordu. Ya da sürekli bu çekirdekleri tüketmesi gerekiyordu. Tabii ki de ustasının verdiği milyarlarca altını kullanarak çekirdek tüketecekti. Bu yaptığı oldukça dikkat çekmesine rağmen başka bir yolu yoktu. Kraliçe, Lejyon Grubunun sürekli şehirden ayrıldığını fark edecekti. Fakat bunun için yapabileceği bir şey yoktu değil mi? Lejyonerler birbirlerine baktılar. Akira onlara sınırsız para vadetmişti. Ne kadar çekirdek getirirlerse o kadar para alacaklardı. Daha önceki 2 işte onlara belirli bir meblağ vererek o kadar çekirdek getirmelerini istemişti. Şuan ise bu işin ucu açıktı.
''Anlaştık Akira. Her hafta sana topladığımız çekirdekleri getireceğiz. Fakat senin yüzünden kıtada canavar kalmayabilir, hahahaha...''
Leo'nun dediği şey doğruydu. Her ne kadar doğa dengeyi sağlamaya çalışsada Akira'nın siparişleri ile En Unvanlı Tengoku Aleminde canavar nüfusunda düşüş göze çarpar hale gelmişti. Etrüsk Krallığının sınırındaki canavar bölgelerinde zaten en güçlü canavarlar bu alemdeydiler.
''Sadece bu alemde istemiyorum. En unvanlı tüm alemlerde ki çekirdeklerden olur. Yeter ki hızlı getirin.''
Lejyonerler kafalarını sallayarak onu anladığını belirtip daha yeni geldikleri şehirden yine çıktılar. Akira sürekli çekirdek akışını sağlaması için tüm loncaya görev vermeye karar verdi. Tabii ki de bunu gizli yollardan yapacaktı. Yarın ilk iş Latinius'a gidecek ve ona bu işi anlatacaktı. Ama şimdi Hemera ile restorana gitmesi gerekiyordu. Bugün onunla birlikte gezeceğine söz vermişti. Ustasına Hemera'yı anlattığında, onu elinden kaçırmaması için uyarmıştı. Lejyonerler odadan çıkarken bu sefer kendisi Hemera'nın kapısını çaldı.
"Hemera, hazır mısın?"
"Geliyorum!"
Akira kapıda beklerken ustası ile konuşmaya başladı.
''Usta, Linda ile Aegis nedense Hemera'ya karşı sinir olmuyorlar.''
Bu aklına takılmıştı. Helena ile evlendiğinde Linda sinirden kudurmuştu. Fakat nedense Hemera'ya bırak sinir olmayı, hakkında tek bir kötü söz bile etmiyorlardı.
''Onların ne yapacağı belli olmaz. Şimdi sen onu bırak, çekirdek özümseme hızın nasıl?''
''1 saatte 50 adet En Unvanlı Tengoku Alemi 9. seviye çekirdek özümseyebiliyorum. Seviyeleri düştükçe bu oran 50'şer olarak artıyor.''
Kaos duyduklarından memnun olmamıştı. Bunu belli edercesine,
''Yavaşlamışsın Akira. Her seviye için normal meditasyonla en az 5 bin yıl gerekiyor. Fakat senin dantianının genişliği ile bu iki katına çıktı. Ama sen durmadan enerji çektiğin için bu normal seviyeye düşecektir. Dragon Loncasındaki tüm unvanlı alemlere girmiş olan üyelere çekirdek siparişi ver. En azından durmadan özümsediğin için vücudun gitgide alışıp, daha hızlı özümseyebilirsin. Her zirveye ulaştığında zihninde meditasyon yaparak o seviyeyi geç, bu sayede enerjin daha fazla katılaşmış olacak ve diğer aleme daha iyi bir şekilde geçeceksin.''
Kaos, anında Akira'nın gelişim planını yapmıştı. Akira'nın tek yapacağı ise bu planı uygulamasıydı.
''Peki usta.''
diyerek ikili konuşmadan beklemeye devam ettiler. Yarın sabahleyin Latinius'u görmeli ve bu çekirdek işini söylemeliydi. Akira bunları düşünürken Hemera odasından çıktı. Her zaman olduğu gibi yine çok güzel gözüküyordu. Artık Akira'nın refleks haline getirdiği için Hemera daha kolunu uzatmadan elini beline atmıştı. İkili aradan geçen zaman ile oldukça yakınlaşmışlardı. Tabii ki çok fazla yakınlaşmasalarda sanki evli çift gibi olmuşlardı. Birbirlerine bakarken birbirlerini sevdikleri oldukça belli oluyordu.
''Bugün neden restorana geldik?''
Hemera bunu merakla sormuştu. Kendisi dışarı çıkmak istediğinde aklında bu yoktu. Daha çok şehri gezmeyi ima etmişti.
''Her zaman handa yemek yiyoruz. Uzun zamandır buraya gelmemiştik. Hem yemeğimizi yedikten sonra şehri gezebiliriz.''
Akira, her zaman karnı tok gezmeyi sevdiği için ilk olarak Hemera'yı buraya getirmişti. Hem Lejyonerlerin sürekli avladığı canavar etlerini buraya verdikleri için loncanın restoranı şehirdeki ünü gitgide artmıştı. En iyi yemekler her zaman yıldız enerjisi kullanılan canavarların etlerinden yapılıyordu. Bunun nedeni ise yıldız enerjisinin öldükten sonra bile etlerine işlenmiş halde olmasıydı. Tabii ki de herkes bu eti pişiremezdi. Bunun için iyi bir deneyime sahip olmak gerekiyordu. Şuan en çok rağbet gören yemek ise Leo ve Rhea'nın birlikte avladıkları anka etiydi. Kendisi En Unvanlı Tengoku Alemi 9. seviye bir canavardı. Bu yüzden diğer etlerden daha fazla yıldız enerjisi içeriyordu. Hem oldukça yumuşak olduğu için kolayca yenilebiliyordu. Fakat bu et ne kadar lezzetli olsa da en pahalı yemekti. Bir porsiyonu bile 20 beyaz altındı. Üstelik bu porsiyonunda ne bir sos vardı ne de çeşni. İnsanlar bu porsiyonu yemeye bile razıydı. Akira ve Hemera ilk kez buraya geldiklerinde oturdukları masaya oturdular. Burasının onlar için özel bir anlamı vardı. Akira ve Hemera'nın birlikteliği tüm şehir biliyordu. İki genç dahi ve Hemera'nın tanrıçaları andıran güzelliği ile onları tanımamak için ya kör ya da asosyal olmalıydınız. Mira masaya gelerek,
''Demek çifte kumrular sonunda restorana geldiler. Ne istersiniz?''
Hemera tanrıça olmasına rağmen Mira ile ilişkilerini her zaman iyi tutmuştu. Bu yüzden Mira onun yakın arkadaşı gibi olmuştu.
''Anka etinden istiyoruz. Çeşnili olsun. Yanında birer kadeh şarap.''
Akira her zaman yemek seçimini Hemera'ya bırakıyordu. Kendisi pisboğaz olduğu için önüne ne gelirse yerdi. Fakat Hemera'nın seçtiği yemekler çok güzel olduğu için ikili aralarında anlaşmışlar gibi yemek seçiminde Hemera'nın tercihine kalmış bir olaydı.
''Hemen getiriyorum.''
Mira hala Rida Alemindeydi. Gelişmek için çaba harcamıyordu, yemek yapmayı daha çok sevdiği için Latinius onu restoran şefi yapmıştı.
''Demek bugün anka eti yiyeceğiz.''
Akira, Hemera'nın zevkine gözü kapalı güveniyordu. Sipariş ettiği yemeklerde şu ana kadar hiç birinde burun kıvırmamıştı. Hoş beğenmese bile Hemera kırılmasın diye burun kıvıramazdı ya.
''Bekle ve gör. Senin gibi pis boğazı bile doyuracak.''
Hemera uzun yaşamında Akira kadar yemek yiyeni görmemişti. Sanki mide yerine kara deliğe sahipti. İlk kez bu restorana geldiklerinde Akira kendisi için bir geyik siparişi vermişti. Daha sonrada Hemera'ya ne istediğini sormuştu.
''Hahaha.. Bu konuda şüphelerim var. Evlenince beni beslemen çok zorlaşacak Hemera.''
Akira gülerken ne dediğinin farkına çok geç varmıştı.
''Demek evleneceğiz?''
Hemera bunu derken hoşnut bir ifade takınmıştı. Sonuçta o Akira ile birlikte olduğunu duyurmuştu. Aklına Akira'nın kendisine ne zaman evlenme teklif edeceği sorusu takılı kalmıştı fakat sonunda Akira'nında kendisi ile evlenme planı olduğunu işitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaos'un Varisi 1-2
FantasiaAgalar kitap +15 dir. Tabi bu benim fikrim. Sapıklık var, komedi 128.bölüm de hat safhada , işkencesi cartı curtu da bölümlere serpiştirildi. Konu ne derseniz, adından da anlaşılacağı gibi Kaos adlı elemanın varisi. İlk bölümler sonradan banada tuha...