Bölüm 111

6.7K 568 106
                                    

Akira karşısında belirenlere sakince baktı. Eski hayatından kalan anılar gibi bunlarda onun için oldukça önemsizdi. Yavaşça yürümeye başladığında Ruin, Abra, Giges, Samira, Lamalas ve Azog yere eğilip bekliyorlardı. Efendilerini tekrar görmenin verdiği sevinç ve onun ne olduğunu öğrenmenin verdiği korku duygusunun birbirine karışması ile ne düşüneceklerini bilmiyorlardı.

''Odin hareket etmelerini engelle.''

Emri duyan Odin sadece elini sallayarak, bu altılının üstünde büyük bir baskı oluşturdu. Alemleri aşmış bir varlık için bunu yapmak çok kolaydı. Akira şuan için bunu yapamasa da, eski kimliğini - gerçekleri - kazandığından beri nasıl, ne şekilde güçleneceğini iyi biliyordu. İşte şimdi yapacakları güçlenmek için atacağı ilk adımlar olacaktı. Altılının üzerindeki baskı onların sadece nefes almalarına izin veriyordu ki, bunu da çok ama çok uzun bir uğraşla yapabiliyorlardı.

''Sizler, düşmanımın bana verdiği hediyelersiniz. Fakat düşmanım bile verse, eskiden benim için değerli olduğunuz kesindi.''

Akira bunları söylerken Ruin'in önüne doğru yürümeye başladı. İlk canavar ortağı, eskiden sadık dostu olan bir ortak..

''Bu canını acıtacak.''

Akira, bunu dediğinde Ruin'in kırmızı gözlerinde daha önce hiç göstermediği bir duygu belirdi. Korku.. Efendisi tarafından öldürülmek korkusu.. Eğer hareket edebilseydi, şimdiye çoktan kaçmış olurdu. Fakat üstündeki baskı onun değil hareket etmesine, zar zor nefes almasına ancak izin veriyordu. Akira elini bıçak gibi Ruin'in bedenine soktu. Ne bir tereddüt belirtisi göstermişti, ne de acıma.. Eli Ruin'in vücudundayken, Ruin'in gözleri geriye doğru kaymaya başlamıştı bile. Diğer beşli ise korkuyla bir Akira'ya bir de Ruin'e bakıyorlardı. Hiçbiri bunun olacağını tahmin etmemişti. Ama oluyordu işte..

Akira, sonunda aradığını bulmuş gibi elini yavaşça Ruin'in bedeninden çıkardı. Sadece Odin, efendisinin ne yaptığını biliyordu. Nasıl bilmezdi ki? Binlerce, milyonlarca yıllık bilgiye sahip birisiydi..

Akira, elinde tuttuğu tuhaf bilyeyi sol eline alarak, Abra'nın önüne geldi.

''Senin içinde aynısı geçerli olacak..''

---------------------------------------------------

''Efendim, onları neden öldürmediniz? Bu sayede daha hızlı güçlenebilirdiniz.''

Odin, efendisine soru sormanın hadsizlik olduğunu bilse de, yine de sormadan duramamıştı. Koruyucuların liderlerinden birisi olarak ciddi ciddi, bunu merak ediyordu. Eski efendisi kendisi ve koruyuculardan başka hiçbir şeye önem vermeyen birisiydi. Akira, kendisine soruyu soran Odin'e doğru sadece ufak bir bakış attı. Onun bu sorusunu kelimeler ile cevaplandırmak yerine, ritüele devam etmeye karar verdi. Odin, Akira'nın soruyu cevaplamaması ile yine sessiz bir şekilde onu izlemeye koyuldu.

Akira, bilinçsiz bir halde yatan dört generalinin önüne geldi. ''T'' biçiminde kollarını ayırdığında, ağzından ezbere kelimeler dökülmeye başlamıştı.

''Ben, Kaos'un tek düşmanı, Koruyucuların efendisi, Akira'yım. Yaratıcının bana verdiği ayrıcalık ile daha önce ölen ve şuan bedensiz olan dört generalimin tekrar dirilmesini emrediyorum! Ate, Topra, Su, Hava, Nefret, Evren ve bana ait olan Hükmetme ile bu emrimi yayıyorum. Ölüm, Kıtlık, Savaş ve Hilekar efendinizin çağrısını duyun! İlk ve tek ortaklarım olan Gyo ile Kyo ( İsimler nasıl? ) Sizlerde bu iki canavarı ele geçirin!''

Odin'in gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Efendisinin daha bu ritüeli yapacağı kadar gücünün olduğunu hiç düşünmemişti. Dört generali ve iki ortağı, efendisi Kaos'un elinde oyuncak olduğu gün tekrar çağırmak için uğraşmıştı. Fakat onları çağıracak kadar güçlü olmadığı için ritüel ters tepmişti. Ama şuan gözlerinin önünde resmen imkansız bir olay gerçekleşiyordu. 6 ruh altlarında bulunan bedenlere girerek, şekillerini değiştiriyordu. Kendisi alemleri aşmış bir varlık olarak bunu denediğinde ritüel ters tepmişti. Fakat efendisi daha Ensi unvanlı alemdeyken anında gerçekleşiyordu.

Ruhlar bedenlerine girip değiştirmeye başladıkları süreç sona ermişti. Kısa bir sürede kendilerine ait bedenleri oluşturmuşlardı. Akira karşısında dikilen 4 insansı varlığa, 2 tanede canavara bakıyordu. Onların kim olduğunu çok iyi biliyordu. Diz çöken altılının en solunda olan kişi, Hilekar'dı. Canlıları tamamıyla aldatma üzerine kurulu bir yeteneğe sahipti. Onun yanında bekleyen zalim yüzlü gözleri sanki binlerce kişinin kanından oluşmuş gibi kıpkırmızı olan adam ise Savaş'tı. Onun yanındaysa sanki hiç yemek yememiş gibi duran bir kişi vardı. O kadar zayıftı ki, yüzündeki kemikler bile belli oluyordu. Kıtlık adını bu yüzden almıştı. En solda ise bu dördünün arasındaki en tehlikeli kişi duruyordu. Ölüm.. Vücudu bir kadına aitti. Gözleri, saçları okyanusun zemini kadar karanlık olan bu kadının yüzüne bakan herkes, kesinlikle bir daha gözlerini alamazdı. Fakat onun güzelliğinin bir tuzak olduğunu, orada bulunan herkes biliyordu. Eline silahını aldığı zaman tamamen kaçmak isteği uyandırırcasına, insanı korkutmayı başarıyordu.

Gyo ve Kyo ise eskiden Ruin ve Abraya ait olan bedeni değiştirmeye başlamışlardı. Gyo, Ruin'in at şeklinde olan vücudunu değiştirmesiyle başı kartal görüntüsüne dönüşürken, vücudu aslana dönmüştü. Ayaklarını ise kartal pençesiydi. Vücudunun sağ ve sol kısmından çıkan kartal kanatları hem çok güzel hemde çok tehlikeli duruyordu. Kaos'un nasıl imparator ejderhası varsa, Akira'nın da Griffon'u vardı. Kanatlarındaki tüyler sanki bir kılıçmış gibi keskin gözüküyordu ki, bu doğruydu. Griffon sadece taşıyıcı bir canavar değildi, aynı zamanda savaşçıydı. 4 elemente doğuştan yatkın olmasının yanında, Akira'nın özel gücü olan Hükmetmeye de sahipti ki, buda onu neredeyse yenilmez bir canavar yapıyordu. Gyo kendi değişimine devam ederken, Akira onun yanında duran Kyo'ya bakmaya başladı.

Abra'nın ejderha vücudunu değiştirmeye başlamıştı bile. Kendi vücuduna dönerken kulakları sivrileşiyor, parmakları pençe şekline giriyordu. Bunların dışındaysa tamamen insan vücuduna sahipti. Saçları kısa, gözleri masmaviydi. Yüzü için yakışıklı denilebilirdi, tabii o yara izi olmasaydı. Sağ şakağından düz bir çizgide, sanki özenle oluşturulmuş gibi çenesine doğru indirilmişti. Fakat bu yara çokta önemli değildi. Asıl önemli olan Kyo'nun bir şekil değiştiren olmasıydı. Bu şu demek oluyordu ki, istediği canavarın, insanın veya bir canlının şeklini alabilir, onların yeteneklerini kullanabilirdi. Bu özelliği bazı durumlarda onu, Gyo'dan çok daha tehlikeli kılabiliyordu.

Hepsi kendisine gelirken Akira'nın kafasında tek bir sorun kalmıştı. Evlendiği Hemera'yı ne yapacaktı? Eski halinde onu çok sevdiğini biliyordu. Fakat şuan için o düşmanının torunuydu. Her ne kadar düşmanının kanından olsa bile Akira bu sorunu çözebileceğini biliyordu. Hemera'nın karnında kendi çocuğunun olmasıyla ona şuan zarar veremezdi. Kaos'un da torununa zarar vereceğini düşünmüyordu. Ne kadar aşağılık bir karakteri olsa da, onun içinde en önemli şey aileydi. Akira'nın çocuğuna ise istese bile zarar veremezdi. Kanında olan kutsallık ile çocuğu çoktan koruma altına girmişti bile. Bundan emindi. Daha önce çocuk yapmasa da, bu bilgiler onun zihnine bilincini kazandığından beri yerleştirilmişti.

Asıl generalleri ve ortakları kendilerini incelerken, Akira elinde tuttuğu 6 bilyeyi ağzına attı. Bu onun gücünü Lugal Unvanlı Seishin alemine taşıyacaktı. Bundan sonraysa yarı tanrılar ve labirenti özümsemesi gerekecekti ki, bunu yapabilmesi için ilk önce eskisi kadar elementleri iyi kullanabileceği kadar kendisini geliştirmeliydi.

Bilyeleri yuttuktan kısa bir süre sonra vücudundan dışarıya doğru tuhaf bir uğultu yayılmaya başlamıştı. Eskiden seviye atlarken kemik çatırdaması duyulurken, şuan bu uğultunun sebebi şuydu. Artık Akira tamamen orijinal vücuduna sahip olduğu için Kaos'un vücuduna koyduğu dantianı değiştirmek için enerjisini harcıyordu. 6 bilye ile çok rahat bir şekilde alemlerin geride bırakabilecekken, dantianına tekrar kavuşmak için harcayacağı enerji yüzünden sadece Lugal Unvanlı alemin başına çıkabilecekti.

Yaklaşık 1 saat süren bu işlem ile Akira dantianına göz gezdirdi. Eskiden kapkaranlık olan dantianı şimdi binlerce farklı renge sahipti. Artık hükmetmeyi kullanabilirdi. Sadece bir kaç saat içinde, eski halinden binlerce kat daha güçlü hale gelmişti. Fakat asıl önemli olan alemleri aşması gerekiyordu. İşte o zaman savaş başlayacaktı. Son ve mutlak savaş...

-------------------------------------------------------

Arkadaşlar generalleri ve canavarları değiştirmemin sebebi, şu mahşerin dört atlısını kullanmak istememdi. Üstelik hep ejderha ortak olması bana biraz sıkıcı geliyordu. Şekil değiştirici ( Supernatural ) ve Griffon ( Neredeyse her kültürde farklı adlarda bulunmaktadır. ) ile daha güzel olur diye düşündüm. Şu Hemera'yı da gelecek bölümlerde konuya sokacağım. Hepinize iyi ve hayırlı günler dilerim.

Kaos'un Varisi 1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin