medya: Alice Fortescue
Ağustos 1978
"...Mary, yemin ederim öyle bir niyetim yoktu..."
"Siktir git, John. Bitti. Sevgili William'a da benden selam söyle."
Hararetli ayrılık tartışmasından sonra tüm makyajı gözlerinden kara lekeler hâlinde akan Mary, John'a hiç de kibar olmayacak bir şekilde el hareketi çektikten sonra çadırına geri döndü.
Aslına bakılırsa içinde on gencin kaldığı çadır, bir Muggle kamp alanı için biraz önlemsiz ve dikkatsiz kaçıyordu. Ama Lily, çadırın etrafını Muggle Geçirmez bir tılsımla büyülediğini söylemişti; yani çadıra fazla yaklaşan Muggle'lar aniden önemli bir işlerini hatırlayacak ve geldikleri yoldan geri döneceklerdi.
"John'un burada ne işi vardı?" diye sordu Peter, çadıra yeni girmiş Mary'nin yüzünden düşenin bin parça olduğunu gördüğünde. "Umarım seni kırmamıştır."
"Ah, hayır Kılkuyruk, her zaman çok düşüncelisin zaten... Bana sorarsan şu anda kendisi benden beter durumda." Mary yerdeki küçük bir kırlente oturdu ve duygusal Marianne'den tam bir gotik olan Mary'ye geri döndü. "John'un tesadüfen bir işi çıkmış da burada, onun için gelmiş ha bir de 'Hazır gelmişken şu eski sevgilisiyle aldattığım Mary'yi de göreyim' demiş. Piç kurusu. Götünü fil siksin, he mi." Sırıttı ve Peter'ın kucağındaki meyve tabağından ağzına pudra şekerine banılmış kırmızı bir çilek attı. "İlişkilerimden hiçbiri üç haftayı geçmiyor, Kılkuyruk, hiç bana verebileceğin tavsiyen var mı?" Peter'ın hızlı ve heyecanlı kalp atışlarını duyabilen Mary, bunu fark etmemiş gibi davranmaya devam etti.
"Ee... Bir keresinde Hufflepuff'tan bir kızla çıkmıştım; ismi Emily Clark'tı," dedi Peter. "Pek iyi gitmemişti."
"Ah, şu Emily Clark, evet, ejderhalı olan Emily, Maisie White'ın kankası olan Emily, ha? Balodaki kavalyesine ciddi ciddi acımıştım doğrusu, ne fiyaskoydu ama!" Mary kahkaha attı ve Peter'ın omzuna elini koydu, gözlerini boş çadırda dolaştırdı. Remus çadırın kuytu bir köşesine kurulmuş, tüy kalemle yazı çiziktiriyordu herkesten ölümüne sakındığı defterine. "Herkes nerede?"
"Sahile gittiler iki saat kadar önce, gelirler bir on dakika sonra. Sen bilmiyor muydun?"
Kafasını salladı. "Gitmek istemedim. Şimdiye kadar gelmiş olmaları gerekirdi de, o yüzden sordum."
Gerçekten de Peter'ın da dediği gibi Lily, James, Dorcas, Alice, Frank ve Marlene tam on dakika sonra geldiler. James'in kolunun altında gökkuşağı renkli bir plaj topu vardı. Dorcas sabaha dalgalı saçlarla uyanmak için saçlarını örüyor, Lily ise güneş desenli havlusunu vücuduna sarmış, kurumaya çalışıyordu.
"Patiayak'ı Loch Canavarı Nessie mı yuttu?" diye dalga geçti geldiklerini fark eden Remus.
"Sanırım şehir merkezine indi," dedi Marlene. "Kendine bir şey alacakmış, ne olduğunu söylemedi."
"Muggle dünyasıyla tek başına baş edebilir mi sizce?" Mary kırlentten kalkmış, Lily'nin isteği üzerine saç kurutma makinesini içinde her çeşit ıvır zıvır bulunan çantasında aramaya başlamıştı. "Son çıktığımızda yoldan geçen rastgele kızları çevirip 'Amortentia'mın nasıl koktuğunu merak etmez miydin, bebeğim?' diye sorular sormuştu da, ondan söyledim."
"Patiayak kızlarla eğleniyor," diye fikrini belirtti Remus. "Eğer böyle devam ederse başına bela alacak."
"Şu Matthew'la aynı kafadan," diye fısıldadı Alice, Dorcas'ın kulağına. Dorcas kızardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marauders Era 2 - Düşüş Zamanı
FanfictionLily Evans kendini hep oldukça şanslı bir kız olarak görmüştü. Canından çok sevdiği arkadaşları, mükemmel bir nişanlısı ve (bundan pek emin olmasa bile) onu seven bir ailesi vardı. Kim dahasını isterdi ki? Ama refahları uzun sürmeyecekti. Gölgelerd...