Haziran 1980
Lily'nin hamileliği stabil seyretmese bile gayet iyi dayanıyordu. Dumbledore'un ona bir İksir Ustası dostundan bulduğu iksir işe yaramıştı, sanrılardan kurtulmuştu ve evin içindeki fısıltılarla aynalardaki yansımalar yok olmuştu. Geceleri yatmadan önce Rüyasız Uyku İksiri de içmeyi bırakmıştı ve artık evlerinin dışında cama fırlatılan ve 'aşağı inin' anlamına gelen asa fişekleriyle değil de, minik bebeklerinin karnına attığı hafif tekmeler sayesinde, her gün yüzünde bir gülümseme ile uyanıyordu.
Doğuma biraz daha fazla dayanabilirse her şeyden kurtulacaklardı.
Lily, Michael ve Chanelle Smallwood isimli iki Muggle'ın ölümünün ikinci sayfada verildiği Gelecek Postası'nı masaya koydu ve gözlerini yan masaya dikti. Komşularını öldürmüşlerdi.
"Geldiler."
Marlene Lily'nin elini tutarak gülümsedi.
Kafalarına bir Meksika şapkası olan Sombrero takan Gideon ve Fabian Prewett, tıpkı planladıkları gibi Ölüm Yiyenlerle dolu tezgâhın önündeki sandalyelerden ikisine oturdular ve Gideon, "Bakar mısınız?" diye elini kaldırarak barmeni çağırdı. "Emm, bir bana, bir de şu totoşa iki Ateşviskisi."
Koyu sarı saçlı Ölüm Yiyen Gideon'un şapkasından bir parça koparıp ağzına attı. "Aroma?"
"Krema." Gideon samimiyetle, sanki karşısındaki adamı etkilemek istercesine gülümsedi ve elini şapkasına götürüp kopardığı üçgen şeklindeki parçayı Ölüm Yiyen'e baka baka kıtırdatarak yedi, "şekerim."
Ölüm Yiyen'in soluk yüzünün az biraz günışığı gördüğünde domatesin çeşitli tonlarına büründüğüne yemin edebilirdi.
"Sakın inkâr etmeye çalışma Lils, ama Gideon çok seksi biri," dedi Marlene.
"Kesinlikle." Lily belli etmeden sırıtarak yemeğine döndü. "Oldukça."
"Peki ya şu Goldstein? Onun ismi de Gideon değil miydi," diye sordu James sessizce, "yanlış hatırlamıyorsam?"
Lily gözlerinden ateş püskürerek "Andrew," diye düzeltti. "Anlattığıma pişman etme, James, aramızda hâlâ oldukça sır var. Açıkçası... evet, biliyor musun? Hani sormuş muydun eğer geçmişe gidersen yine de onunla birlikte olur musun diye? Cevabım evet. Belki de geçirdiğim en iyi geceydi."
James Potter kollarını çaprazlayarak gözlerini devirdi ve "Hormonlar," diye mırıldandı.
"Hey!" Marlene, masaya tırmanıp krepini olduğu gibi yiyen kedisi Croketta'yı tekrar aşağı koydu. "Orada kal," dedi.
Kedi tısladı
"...Biliyor musun, sen artık fazla olmaya başladın, Lily."
"James, sana kaç sefer söyleyeceğim, o sümsük Snape ile aramızda hiçbir şey yoktu..."
"Ah, ah, tabii, ne de olsa güya onu arkadaşı olarak gören sendin, değil mi? Ona neden hâlâ o şekilde baktığını fark ettiğimi sanma."
"Potter!"
"Efendim, Potter?" James ayağa kalkıp ellerini beline koydu ve deri ceketini omzuna attı. "Efendim?"
"Nereye gidiyorsun?" diye sordu Lily sinirle.
"Eve."
"Evelyn'e değildir umarım? Şu son zamanlarda ayrılmaz ikilisiniz de."
James dişlerini gıcırdattı ve "Hm," dedi elini masaya koyarak. Marlene sıçradı. "Tekrar sormayacağım, Lily. Benimle geliyor musun?"
Lily bir süreliğine duraksadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marauders Era 2 - Düşüş Zamanı
FanfictionLily Evans kendini hep oldukça şanslı bir kız olarak görmüştü. Canından çok sevdiği arkadaşları, mükemmel bir nişanlısı ve (bundan pek emin olmasa bile) onu seven bir ailesi vardı. Kim dahasını isterdi ki? Ama refahları uzun sürmeyecekti. Gölgelerd...