KISIM V
FINALEAğustos 1980
Harry çok güzel bir bebekti.
Uyurken çıkardığı o bebeksi sesler ve uyandığı zaman yeşil gözlerini kırpıştırıp dişlerden yoksun ağzını aça aça esnemesi ve minicik yumruklarını sıkarak tekrar uykuya dalması... hepsi Lily'nin hipnotize olmuş gibi onu izlemesine sebep oluyordu ve Lily, hayatı boyunda ilk defa yaşadığı bu histen öyle sarhoş olmuştu ki bebeğinin yanından bir saniyeliğine bile ayrılmıyordu. Bir parmak boyundan bile kısa olan ayakları da öyle pürüzsüz, dümdüzdü ve Harry...
Harry meleksiydi.
Lily istemsizce gülümseyerek beşiğin açık mavi cibinliğini kapattığı zaman bir süre boyunca beşiğin dibinde bekledi, belki tekrar uyanır da annesini yanında bulamaz diye.
"Hey, Lils?" James sessizce içeri girdiği zaman Lily'nin yanına yaklaştı ve bir kolunu beline doladı.
Lily gözlerini kapatıp "O çok güzel, James," dedi.
"Sana benziyor, Lily."
"Hayır –sana benziyor!" Lily güldü ve iç çekerek başını James'in göğsüne yasladı. "Şu saçlara bak –üç haftalık bebeğin böyle 'tarz' saçları olur mu sanki? Bal gibi de sana benziyor."
James Lily'nin belinden tutarak onu kendine çekip kıkırdadığı zaman Lily de kendini bıraktı ve "Kılkuyruk gitti mi?" diye sordu.
"Evet, sanırım bazı işleri olduğundan bahsetmişti," dedi James. Bunu söylerken sesi nedense farklı gelmişti. "Pati ile Aylak hâlâ aşağıda."
"Tamam, ben de üzerime bir şeyler geçirip inerim. Sen geç, sessiz olun. Yeni uyudu."
Lily, James aşağı indikten sonra üzerindeki artık milattan kalma bir görünüme sahip sabahlığını çıkardı ve ayna karşısına geçip vücuduna baktı.
Her yanı çatlaklarla doluydu. Geçen ay saçlarını omzunun biraz yukarısında, çene hizasında kestirmişti Lily hayatında bir değişikliğe ihtiyacı olduğunu düşünerek; ancak gün geçtikçe eski ve omzunun aşağısında biten saçlarını özlemeye başlamıştı. Daima parlak ve yumuşacık olmuş dalgalı, koyu kızıl saçları bakımsızlıktan kurumuş, zayıf yüzü çökmüş, ufak göğüsleri sarkmış ve teni solgunlaşmıştı. Bir elini ince belinden başlayıp eskiden yuvarlak olan kalçasında, oradan da artık iki kusursuz sütun gibi durmayan bacaklarında gezdirdi Lily. Büyük ihtimalle hayatının geri kalanında bir daha asla eski vücuduna geri dönemeyecekti.
Ama Lily güzeldi.
*
"Lily!" Sirius Black, Lily'yi gördüğünde ayağa kalktı ve neredeyse zıplayarak koşup Lily'yi kucağına aldığında gri gözlerindeki o bakış unutulmayacak bir derecede neşeliydi. "Canım benim, seni görmek bir harika!"
"Patiayak –hemen beni yere indir!" Lily başını Sirius'un omzuna gömdüğünde Remus'un temiz kahkahası duyuldu.
"Anlarsın, Pati, şu günlerde kimi görse patlıyor." James elini arkadaşının omzuna yaslayıp Lily de tekli koltuğa kıvrılınca Lily'nin gözlerinin içi gülümsüyordu.
Remus Lily'ye sıcak çikolata hazırlamak için James ile mutfağa geçtiklerinde Sirius Black, etrafta eşyalarla dolu kolilerle ve yarısı turuncuya boyanıp öbür yarısı yarım kalmış bir duvarı olan oturma odasında kaldı. Sirius'un üstünde, Lily'nin Sirius'un giyeceğini kırk yıl düşünse aklına gelmeyecek bir türden ilk iki düğmesi açık, dikine çizgileri olan krem rengi bir gömlek, bej süveter ve onun üstünde de yine koyu renklerde kadife bir ceket vardı. Kumaş pantolonu ise kahverengiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marauders Era 2 - Düşüş Zamanı
FanficLily Evans kendini hep oldukça şanslı bir kız olarak görmüştü. Canından çok sevdiği arkadaşları, mükemmel bir nişanlısı ve (bundan pek emin olmasa bile) onu seven bir ailesi vardı. Kim dahasını isterdi ki? Ama refahları uzun sürmeyecekti. Gölgelerd...