Y/N: Kitaptaki en sevdiğim bölüm bu oldu. Lily ve James'in karakterler gelişimini yakından görme fırsatını bulacaksınız. İyi okumalar dilerim.
Mayıs 1981
"...bak, Walter, eğer en ufak bir sıkıntı bile yaşarsan bizi nerede bulabileceğini biliyorsun. Kapımız size her zaman açık. Tamam mı?"
"Teşekkür ederim, James, Lily." Eşi Persephone'nin ölümünün ardından bir yaşındaki ikizleri Freya ve Eleanor ile bir başına kalan Walter Delaney tebessüm ederek arkadaşı Lily'yle vedalaştı. "Gerçekten çok yardım seversin. İnsanların senin ardından söylediklerine sakın kulak asma, sakın o pislikleri dinleme."
"Walter, canım benim." Lily Walter'ı kendine çekip sarılınca genç adam kendini serbest bıraktı ve başını kendinden bir hayli kısa boylu olan Lily'nin boynuna gömdü.
"Bak, sana yanlış yapıyorsun demek istemiyorum, ama..." James Potter, Walter'ın sırtını sıvazladı ve gözlerini ona dikti, "Persephone gerçekten bunu mu isterdi, Delaney? Böyle savaştan kaçmanı; her şeyini ardında bırakarak kızları yabancı oldukları bir ülkeye götürmeni bizim tanıdığımız Persephone Delaney ister miydi?"
Walter'ın kahverengi gözlerinde biriken yaşlar Persephone'nin ismini ikinci kez duymasıyla dökülmeye başladı ve Freya, babasının gömleğinden tutup onu sürüklemeye çalıştı. "Bu hepimiz için temiz bir başlangıç olacak," dedi Walter. "İngiltere bize trajediden başka bir şey getirmedi. Freya ve Eleanor'u doğdukları topraklara; İrlanda'ya geri götüreceğim ve bu savaştan artık tamamen çekileceğim. Daha fazlasını kaldıramam. Bunu gerçekten yapamam."
Vedalaşmalarına gözyaşları da dâhil oldu ve Walter Delaney, çifte arkasını dönerek asasını kaldırdı.
Ucunda minik bir ışık vardı, sanki yardım ister gibi umutsuz ve çaresiz, güçsüz bir ışıktı bu.
Teslim oluyordu.
Walter Delaney, Freya'nın elinden tutup Eleanor'u kucağına aldı ve Hızır Otobüs'e bindi.
*
Lily gömlekleri severdi.
Sivri yakalı, düz, puantiyeli, çizgili, bebe yakalı veya boğazında fiyonk olan ve çoğu hemcinsinin günlük yaşantıda giymek için oldukça 'sıkıcı' veya 'fazla resmi' olarak tasvir edeceği gömlekleri severdi Lily; Oxford ayakkabıları ve diz üstü etekleri severdi ve gömleklerini kumaş ceketlerle kombinlerdi. Lily'nin küçüklüğünden beri üniformalara ve takım elbiselere karşı bir zaafı olmuştu. Babasının asker yeşili ve madalyalarla süslü sivri kesimli kaşe üniforması hep giymek için cazip gelmişti ona. Binbaşı'nın üniforması artık kimsenin yaşamadığı ve Lily'nin arabası Clarence'a ev sahipliği yapan Evans konutunda, Elisabeth'in dolabının bir köşesinde dururdu; öldüğü günden şu güne kadar yalnızca temizlenmek amacıyla çıkarılmıştı yerinden.
Ve James ise, tam bir kazak düşkünüydü. Lily'nin gömleklerini astığı askının üstündeki raflarda James'in rengârenk kazakları dururdu; belki de Remus Lupin'in sahip olduğundan daha çok kazağı vardı ve James, kazaklarını deri veya fitili kadife ceketlerle kombinlemeyi severdi. Örgülü olanları kaba göründüğü için pek sevmezdi; ancak James'e üstünde renkli motifler olan bir süveter hediye ederseniz, onu uzun yıllar boyunca giyecektir. James'in kazak ve süveterlerinin arasında bej, kırmızı, turuncu ve lacivert renkleri çoğunluktaydı. Lily, gömleklerinin üzerine James'in ipek gibi yumuşak kazaklarını giymekten hoşlanırdı, James ise bu sırada bol gelen süveterin Lily'nin omzunda açık bıraktığı yeri öpmeyi severdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marauders Era 2 - Düşüş Zamanı
FanfictionLily Evans kendini hep oldukça şanslı bir kız olarak görmüştü. Canından çok sevdiği arkadaşları, mükemmel bir nişanlısı ve (bundan pek emin olmasa bile) onu seven bir ailesi vardı. Kim dahasını isterdi ki? Ama refahları uzun sürmeyecekti. Gölgelerd...