Mart 1981
Lily'nin turuncu Tosbağa'sı Anna Smith düşündüğünden de iyi çıkmıştı.
Gök mavisi Impala Clarence'dan sonra başka bir arabaya bağlanamayacağını sanan Lily –ve özellikle arabanın parlak turuncu rengine hayran hayran bakıp kıkırdayan minik Harry– haksızlık ettikleri Anna'ya aileden biri gibi davranıyordu. Direksiyon hâkimiyeti 1981 yılına göre mükemmeldi ve şu ana kadar hiçbir sürprizle veya sorunla karşılaşmamışlardı. Ayrıca, merhum Clarence ciddi anlamda geniş bir arabaydı ve bu nedenden dolayı da park yeri bulmak, Lily için oldukça zor oluyordu ve Vosvos Anna da küçük ebadı sayesinde park yeri arama derdini Lily'nin kafasından kaldırmıştı.
Ama elbette ki, Clarence'ın yeri Lily'de bir farklıydı.
"Üniversite kaydımı Bristol'e aldırdım ve bir yıllığına dondurdum, oldukça uğraşmak gerekti, ama olsun. Bir yıl sonra, İngiliz Dili ve Edebiyatı. Sence nasıl olur?"
Mary Macdonald, gözlerini makyaj stantlarından ayıramıyordu.
"Pekâlâ, Mary, ilgilendiğin için teşekkür ederim." Lily, katran siyahı ruju ayna önünde deneyen genç kadını tersledi ve gülümseyerek vücut iksirlerinin olduğu ve müthiş kokan alana doğru ilerlemeye başladı. Parfüm kullanmayı hayatında hiçbir zaman sevmemişti fakat eğer o harikulade şişelerine hayranlıkla bakmak varsa, Lily'yi de listeye ekleyebilirdiniz.
İki haftada bir dışarı çıkmaları pek sorun teşkil etmiyordu ve Lily, James'e bu seferliğine arkadaşlarıyla birlikte olmak istediğini söylemişti. James ile çıktıklarında, çoğunlukla Harry'yi Sirius'a, Dorcas'a ya da güvendikleri bir komşularına bırakırlardı ama yine de tatlı Harry için endişelenip yolun yarısından eve tekrar geri dönerlerdi.
Evden çıkarken olur olmadık işler yapmama konusunda James'i uyarmıştı Lily. Şu anda, yani saat üçü yirmi iki geçe, James ve artık yedi aylık küçük bir çocuk olan Harry, birlikte 'kaliteli zaman' geçiriyor olmalılardı. James Harry'ye ufaktan ayakta durma çalıştırmaları yaptırmalı, Harry 'babababa' diye sesler çıkarmalıve James de ona yeni kelimeler öğretmeliydi.
Mary, Diagon Yolu'ndaki ünlü kozmetikçiden kendine vampir kanından üretildikleri yazan tonlarca ruj almıştı, hiç vegan değildi. Marlene, peri gözyaşı içeren tüm göz kalemlerini ve rimelleri alışveriş çantasına atarak eşantiyon kazanmış, Alice rengârenk ojelerin ve kokulu kremlerin hayli bir miktarını alışveriş sepetine doldurmuş, Dorcas bel hizasındaki saçlarının kırılmasını engellemek için aradığı iksiri bulamamış ve Lily de, pahalı parfümleri koklaya koklaya Chemin de Traverse'deki parfüm dükkânlarında dolaştığıyla ilgili halüsinasyonlar görmeye başlamıştı.
"Merhaba madam, seçimlerinize göre Pompona ve Fransız Paçulisi kokulu parfümlerden hoşlandığınızı düşünüyorum. Bakın, bu parfümümüz daha ilk dağıtımda, en iyi kozmetik İksir Ustalarından birisinin, Uphy Lynx'in hünerli elinden çıkma, başka hiçbir yerde bulamazsınız, arzu ederseniz küçük boyuna yalnızca 20 Galleon'a ulaşabilirsiniz. Kendim de kullanıyorum ve çok memnunum." Zarif yaka kartından isminin Kim olduğunu öğrendiği ve neredeyse bacaktan ibaret olan sarışın boya küpü elinde tuttuğu kâğıt parçalarına parfümden bir fıs sıktı ve bir tanesini koklaması için Lily'ye, beyaz dişlerini belli edecek gösterecek bir gülümsemeyle verdi. "Yanında WSW'nin dilediğiniz Burn, Witch serisi dudak balmı da yüzde yirmi indirimli!"
Lily koca cümlenin 20 Galleon'luk kısmına takılmıştı. Bu fiyat neredeyse Harry'nin bir yıllık bez masrafına eşitti.
"Yok, teşekkür ederim," kendinin iki katındaki kadını görmezden gelerek, parfüm şişesini dikkatlice ışıltılı yerine yerleştirdi ve çarpık bir şekilde tebessüm etti, "ben yalnızca bakıyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marauders Era 2 - Düşüş Zamanı
FanfictionLily Evans kendini hep oldukça şanslı bir kız olarak görmüştü. Canından çok sevdiği arkadaşları, mükemmel bir nişanlısı ve (bundan pek emin olmasa bile) onu seven bir ailesi vardı. Kim dahasını isterdi ki? Ama refahları uzun sürmeyecekti. Gölgelerd...