medya: Vanessa Black
Nisan
Persephone ve Walter Delaney el ele tutuşup "Biz de varız," dediklerinde yuvarlak masanın her bir köşesinden onaylamayan mırıldanmalar yükselmişti.
"Bir Potter vakası daha!" diye bağırdı Dedalus Diggle.
"Birlikte daha güçlüyüz." Bunu Octavius Eccleston söylemişti. "Podmore, haklı değil miyim ama?"
"Onlar daha çocuk." Podmore yüzünü elleri arasına aldı. "Şu günleri atlatalım, safariye gideceğim..."
"Potterlar ve Longbottomlar, Meadowes, Black ve tüm ötekiler de çok genç!" diye haykırdı Walter Delaney. "Sadece yirmi yaşında olabiliriz... ama cesaretimiz var."
Morstan beyazımsı, tarçın-vanilya kokulu yoğun bir şerbetin dumanlarının tüttüğü büyük kupasını masaya koydu. "Madem bizimle birlikte olmak istiyorlar, o zaman buna hayır diyemeyiz –efendim, Vanessa?"
"Bundan emin misiniz?" Vanessa Black, gözlerini kendinden korkmuş gibi görünen Persephone'den ayırdı. "Lütfen, toleransımız da bir yere kadar –onlara bakın daha çocuk bunlar... Gerçekleri bilmeliler."
"Daha çok gençler, Morstan." Bunu Edgar Bones söylemişti. "Korkarım ki Vanessa haklı."
"Ama yeterince cesurlar ve eminim ki..." Kathleen Morstan ellerini masaya koyarak gözlerini kapattı ve gözlerini vazgeçtiğini belirtircesine kapattı. Persephone ve Walter'a dönüp "Bu sizin için oldukça zor olacak," dedi. "Eğer şimdi bizimleyseniz sonuna kadar bizimlesiniz demektir. Geri dönüş olduğu zaman anlarız ki sizlerden şüphe duymamız gerekiyor –ki gerisini biliyorsunuz. Arkadaşlarınız ve aileniz zarar görecek ve üzülerek söylüyorum ki birbirinizden başka kimse kalmayana kadar bizler gibilerin kökünü kazımaya ant içmiş kimseler tarafından sevdiğiniz herkes yok edilecek. İşkence görecekseniz ve kendinizi savunmayı en iyi düzeyde öğrenmezseniz tez vakitte acı çekerek öldürüleceksiniz. Ama oldukça başarılı olsanız bile öldürülebilirsiniz. Bunu dostunuz Lily Potter'a sorabilirsiniz, kendisi şu anda hastanede histeri krizi geçiriyor ve boşluğa 'Sen gerçek değilsin!' diye bağırmaya devam ediyor."
"Kathleen!"
"Gerçekleri bilmeleri gerektiğini siz söylediniz," dedi Morstan.
Persephone ve Walter'ın yüzlerinde herhangi bir değişiklik olmadı.
"Annem, babam ve kız kardeşimin ablam tarafından öldürülmesini saniyesi saniyesine izledim ve hiçbir şey yapamadım," dedi uzun sessizliğini bozan Persephone. "O gün savaşmayı öğreneceğime dair kendime yemin ettim. Şu anda İrlanda Sihir Bakanlığı'nda Walter ile birlikte, henüz iki buçuk yıl olmasına rağmen ikinci düzey Seherbazlar olarak görev yapıyoruz."
Morstan ve Black birinci seviyeydi.
"Ve yardım etmek istiyoruz," dedi Walter. "İki kızımız var ve onların geleceğini ve dünyadaki herkesin geleceğini birazcık bile korumak adına, doğru tarafta olmak istiyoruz."
O sırada toplantı odasındaki ışıklar titreşti ve Vanessa Black ile Kathleen Morstan aceleyle ayağa kalktı.
Bir baston sesi gittikçe yaklaşıyordu ve Kathleen, sanki kimin geldiğini biliyormuş gibi gülümsedi ve oturduğu yerden hemen uzaklaşarak kapıya doğru yaklaştı.
İçeri giren kişiyi gören, Mary Macdonald'dan Dedalus Diggle'a kadar büyük masada toplanmış herkes ayağa kalktı ve Kathleen Morstan, kapının önündeki adama kollarını açarak delice kahkaha attı.
"Selam Kathleen ve... bücürler." Alastor Moody dilini çıkarıp kendisine bakıp tir tir titreyen Persephone'ye yaklaştığında Persephone'nin gözleri büyüdü. "Bir sorun mu var, güzelim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marauders Era 2 - Düşüş Zamanı
FanfictionLily Evans kendini hep oldukça şanslı bir kız olarak görmüştü. Canından çok sevdiği arkadaşları, mükemmel bir nişanlısı ve (bundan pek emin olmasa bile) onu seven bir ailesi vardı. Kim dahasını isterdi ki? Ama refahları uzun sürmeyecekti. Gölgelerd...