Gözlerini açtığında ilk gördüğü şey, başının etrafında meleklerinki gibi bir hale barındıran genç bir kız oldu.
Neler olmuştu?
"Lil –Lily..."
"Merhaba, Potter." Mor gözlü kız koyu kırmızı lekeler olan ıslak bezi yüzünde dolaştırmaya devam etti. "O güvende. Sakin ol."
James birdenbire beynine iletilen karışık veriler nedeniyle gözlerini birkaç kez kırpıştırdı ve tekrar "Lily," dedi. "Lily, Lily."
"O iyi."
"Hayır, anlamıyorsun..." Kocaman eflatun gözlü kız James'in gözlüklerini geri taktığında, James artık her şeyi görebiliyordu. Doğrulmaya çalıştığında Celestine Malfoy onu nazikçe yerine geri yatırdı ama James yine de kalkmaya çalıştı. "Onu öldürdüm," dedi James şok etkisinde gözlerini açarak. "Onu öldürdüm, onu öldürdüm, hayır, hayır, hayır..."
"Sana o iyi, güvende diyorum ve sen de intikamcı zombilerin varlığını kanıtlamaya çalışıyorsun, doğru mu anlamışım?" Celestine kaşlarını çatarak bezi suya batırdı. Sarımsı bir renkte olan sıvı bir anda çürük pembeye dönüştü.
James birkaç saniye boyunca sustu ve bakışlarını Celestine'in üstünde yoğunlaştırdı. "Sen Celestine Malfoy değil misin?"
"Kanlı canlı."
"Lily nerede?"
"Kimsenin ona zarar veremeyeceği bir yerde." Celestine gözlerini kırpıştırdı ve gümüşi platin rengi saçlarını savurarak samimiyetle gülümsedi ve bu, az da olsun James'in içinin rahatlamasına yol açtı. "Nasılsın?"
"Ona ulaşmam gerekiyor."
Celestine kaşlarını çatarak "Sakın ha!" dedi ve iğneyi James'in yüzüne yaklaştırdı. "Sakın. Bunu yapma, şaka yapmıyorum."
"Bana neler olduğunu anlat –hey!"
"Affedersin." Celestine dudaklarını birbirine bastırarak James'in ne zaman oluştuğunu tam kestiremediği yarasını dikmeye başladı –aslında James, Celestine'in neden büyü kullanmadığını kestirememişti. Celestine incecik metali derisine batırdığında ise James keskin acıdan dolayı sessizce inledi. "Özür dilerim, biraz acıttı, değil mi?"
"Hayır, iyiyim ben. Şifacı mısın?" Celestine daha 17 yaşında değildi.
"Sayılır."
"Nasıl bu kadar sakin olabiliyorsun?"
Celestine'in bakışları gittikçe yumuşamaya başlamıştı. Kız makas kullanarak ince ipi kesti ve yarasının etrafını alkollü bir bezle iyice temizledi. İşi bittiğinde James'in üçlü koltukta doğrulmasına edip içinde koyu renkli bir sıvı bulunan kabı ve diğer gereçlerini yere koydu. "Benim gibi birinden bu beklenir."
"Neden onları dinliyorsun?"
"Senin şu dünyada sevdiğin hiç mi kimsen yok?" diye mırıldandı Celestine. "Korumak istediğin, tek bir çağrıları üzerine dünyanın öbür ucunda dahi olsan ne olursa olsun ona ulaşacağın kimsen mi yok? Yazık, ben de Gryffindor'ların sıcak kalpli olduğunu sanardım." Celestine Malfoy alnının terini silip James'in yanından kalktı."Boş ver."
"Neden bunu yapıyorsun?"
"Aptalca sorular sorma," diye gözlerini devirdi. Omuz silkerek yanaklarını şişirdiğinde James Celestine'in bakışlarını yakamaya çalıştı ama eflatuni gri gözleri oda içinde fır fır dönüyordu. "Biz düşmanız güya, değil mi? Ben bir Ölüm Yiyen'im ve sen de On Yakut Zümrüdüanka'dan birisin..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marauders Era 2 - Düşüş Zamanı
Fiksi PenggemarLily Evans kendini hep oldukça şanslı bir kız olarak görmüştü. Canından çok sevdiği arkadaşları, mükemmel bir nişanlısı ve (bundan pek emin olmasa bile) onu seven bir ailesi vardı. Kim dahasını isterdi ki? Ama refahları uzun sürmeyecekti. Gölgelerd...