Temmuz 1981
2 Temmuz günü Dorcas Meadowes'un ölüm haberi geldiğinde, Lily Harry'ye banyo yaptırıyordu.
James elinde siyah bir zarfla içeri girmişti ve başını hızla, umutsuzca iki yana sallayıp dudaklarını birbirine bastırmış, "Voldemort yaptı," demişti.
Lily'nin neler olduğunu anlamaması için ortalıkta hiçbir neden yoktu.
Ama...
Yine de sahnede rol yapmaya, her şeye rağmen gülümsemeyi başarmıştı:
"Teker teker gidiyoruz," dedi.
*
"Ah, merhaba hayatım, gel içeri, evet..."
Yüzünün kırışıklarından yetmişinin üstünde olduğu anlaşılan yaşlı, hafiften de tombul hanım –ismi Bathilda Bagshot'tı, genç komşusu Lily Potter'ın onu içeri davet etmesine karşılık samimiyetle tebessüm etti ve Lily'nin uzattığı yardım elini tutup onları bahçeden ayıran çerçeveli cam kapıyı tek rüzgâr esmesiyle kapattı. Son anda Marlene'in kedisi Croketta da içeri girmeyi başarabildi.
Göz alıcı süslemelerle dört bir köşesi özenle süslenmiş salonda beş on iyi görünümlü kadın, erkek oturmaktaydı. Bir geniş kanepe ve iki tekli koltuğun ortasındaki çay masasında çiçek işlemeli porselen bir çaydanlık (Alman işiydi), içinde çoğunluğu yenmiş ve kalıpları yan tarafına sıkıştırılmış küçük kekler (annesinin tarifiydi) olan bir tabak, kristal şekerlik (Marlene'in annesi Alison düğün hediyesi olarak almıştı), vazo (Petunia'nın iğrenç hediyesi) ve James'in Harry'ye doğum günü hediyesi olan küçük süpürge vardı. Halının üstüne dökülmüş şeker kristalleri göze batıyordu.
Yaşlı kadın içeri girdiğinde ona çevrilen yüzlerin arasında Vanessa Black de vardı. Uzun, solgun ve duygusuz suratında çenesinden başlayıp sol gözünün altına dek uzanan derin, korkutucu bir yara izi göze batıyordu Black, bunu Antonin Dolohov ile girdiği bir düellodaki dikkatsizliğine borçluydu. Vanessa Black, Bathilda'yı gördükten sonra ayağa kalktı ve tek kelime dahi etmeden evden dışarı çıktı.
Lily kapı eşiğinde başını iki yana salladı ve turuncu kedi Croketta bacaklarında sürünmeye başladı.
"Tam bir yıl olduğuna inanamıyorum," diye mırıldandı nefesinin altından Elphias Doge, Bathilda onun yanına oturduğu zaman. Lacivert cüppesiyle daha da belirginleşen ıslak mavi gözleri hüzünle ışıldıyor, başını salladıkça keçi sakalı hopluyordu.
"Evet," dedi James. Oturur pozisyonda kendi kendine oyalanan doğum günü çocuğu Harry'nin alnını, sanki bir daha asla dokunamayacakmış gibi öptü ve sonra tekrardan Doge'a döndü. "Her şey daha dünmüş gibi geliyor geriye bakınca. Anılar göz açıp kapayıncaya kadar elinden kayıveriyor."
"James olmasaydı nasıl dayanabilirdim bilemiyorum..." Lily Harry'yi kucağına alıp gülümsediğinde James bu gülümsemenin ne kadar gerçek olduğunu anlayamadı. Lily gülümsediğinde dişleri ince dudaklarının arasından daima az da bile olsa görünürdü. Ama bu seferki kuruydu, sadeydi ve zorlamaydı –Lily zorlanıyordu.
Bathilda çayından bir yudum aldı ve "Hiç," diye başladı titrek sesiyle, "hiç buralardan gitmek aklınıza geldi mi? Lily, sen Almanya'da güvendiklerin olduğundan bahsetmiştin bir ara, neydi ismi o hanımefendinin? Henriette... Henriette Everhart mıydı? İmkanı olsa sizlere yardım edebilir miydi?"
"Henriette'yi ve yeni ailesini tehlikeye atmak istemedik," dedi James, Lily'nin cevap veremeyeceğini anladığı anda kontrolü ellerine alarak. Lily'nin alnındaki damar belirmişti. "Bir ara Dumbledore demişti, en azından ortam durulana, su akacak yeri bulana dek Britanya dışına çıkabileceğimizi önermişti. Ama bu da korkaklık olmaz mıydı hani? Voldemort'u kazanacağına cesaretlendirmiş olmaz mıydık? McKinnonlar'a bakın –Finlandiya'dan döndüler ve..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marauders Era 2 - Düşüş Zamanı
FanficLily Evans kendini hep oldukça şanslı bir kız olarak görmüştü. Canından çok sevdiği arkadaşları, mükemmel bir nişanlısı ve (bundan pek emin olmasa bile) onu seven bir ailesi vardı. Kim dahasını isterdi ki? Ama refahları uzun sürmeyecekti. Gölgelerd...