Acı... Üç harf.
Gök sanki birden karardı...
Kahverengi toprak kızıl rengin şehvetiyle kararırken gözleri kapanmak üzere olan delikanlı kısık kısık nefesler alıyordu. Ölüm ve yaşam arasındaki o ince çizgide tek ayak üzerinde duruyordu. Yarı kısık gözlerinde artık çok güzel bir kadının hayali vardı; beyazlar içinde, melek gibi bir kadın adamın karşısında, adam gibi uzanmıştı. Elleri ve elbisesi delikanlının kanına bulanmışken büyük gözlerinden inciler dökülüyordu. Siyah saçları parlaktı, başının etrafına dağılmıştı. Beyaz ellerinde kan asil bir şekilde duruyordu.
Berk.. Son anlarını yaşadığını farkındaydı. Karşısındaki kadını daha önce görmüş olmalıydı, hayallerindeki kadını ilk kez görüyor olamazdı.
Kadının gözlerinden inciler dökülürken Berk zor bir nefesle ağzından kanlar boşanırken fısıldadı.
"Ağlama..."
Sonra gözlerini tamamen kapattı ve bilincini kaybetmeye başladı.
Poyraz kardeşine doğru koşmak istiyor fakat beraber şehit olmayı aklından geçirirken bir sürü askerini geride bırakmanın namertlik olduğunu biliyordu. Kafasını kaldıramadı, sağ eli tabiri caizse parçalanmıştı.
Şerefsizlere direnirken uzun süre ayakta kalamayacaklarını biliyordu. Destek ekip çağırmıştı fakat gelmeleri uzun sürecekti. Berk'in şehit olması muhtemelken diğer askerlerini de bu cehennemde şehit vermekten korkuyordu.
Ağlamıyordu, kurşunları tükenmek üzereydi. Askerlerine gür bir sesle bağırdı.
"Gebertebildiğimiz kadar gebertip şehadete ereceğiz. Pes etmek yok! Pes etmek yok!"
Son kurşununu Rafael'e doğrulttu, nefesleri sıklaşıp elleri sıkılaşırken Rafael'in omzuna giren kurşunla beraber kafasını kaldırmak zorunda kaldı. Tetiğe basmamıştı fakat Rafael omuzundan vurulmuştu, kurşunun sahibi ararken kulaklarını gür bir ses doldurdu.
"Yetiştik komutanım!"
Yeşil bereliler gelmişti! Artık çatışma daha kızışacaktı, Poyraz ondan çok uzakta olan adamın sesini duyduğuna o kadar mutlu olmuştu ki.
Hakan telsizden konuştu.
"Komutanım, üç harfliler geldi."
Poyraz'ın gözleri kardeşine kayarken telsizine konuşan gür sesli, koca yürekli polisin sesini dinledi.
"Bizim için savaş düğündür;
Din Arabın, hukuk sizin, harp Türklüğündür.
Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa
Türk eri de öyle gider kanlı savaşa!" (Atsız)Poyraz kardeşini düşünürken aşık olduğu dizleri yiğit Türk'ten duydu. İçi içini yerken bağırdı telsizdeki adama.
"Düğünümüz kutlu olsun kardeşim! Gelin, buyurun! Yoldaşlığımız pekişsin! Bu dağlarda bizler, sizler oldukça bayrağımız dalgalansın!"
Poyraz sözlerini bitirir bitirmez telsizdeki Yiğit ortalığı cehenneme çeviren arkadaşlarına eşlik ederken ismini çok duyduğu adama destek olmanın coşkusuyla konuştu.
"Arkadaşı almaya geliyoruz, ambulans helikopter yolda. Sizi korumaya alacağım."
Poyraz, "Tamam." diyip hazırlanmak için ayaklandığında yanındaki askeri, Berkay, konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BORDO HAREKAT
ActionKızıltepe Karakolu... Ömrünü vatanına adamış, canı pahasına bayrağını dalgalandırmaya yemin etmiş komutan... Poyraz Ali Demirbaş. O pes etmez, pes ettirir! O katil değil, kahraman! O Türk Askeri! Ve onun kurak toprağına dökülen birkaç damla deniz u...