ŞAHSİYETİM

7.8K 592 121
                                    

28 Ocak/ 9.30 

(Yazardan)

Kar taneleri yeryüzüne usulca düşerken sanki tüm dünya ses çıkarmamaya yemin etmiş gibiydi. Huzurla sarmaş dolaş iki beden sessizliğin tadını doyasıya çıkarıyordu. Zehre hemen kulağının dibinde atan kalbi hayranlıkla dinliyor resmen an hiç bitmesin diye dualar ediyordu. Saçlarına değen o nefesin tatlı esintisini ta ruhunda duyuyordu. 

Beline sıkıca sarılmış olan kol gevşemese de başının altındaki beden kıpırdanmıştı, Zehre başını kaldırıp sonunda uyanan Berk'e baktı, kısıktı gözleri. Tıpkı o geceki gibi... Durumu kavramaya çalışan ifadesi hele. Zehre bu hale gülmemek için kendisini tutarken bugünü sonsuz mutluluğa ayırmıştı. Nazını çekecek olan da Berk'in ta kendisiydi. 

"Saat kaç?" dedi önce kısık sesle. Zehre saate baktı yan gözle. Berk'in ona olan ısrarlı bakışlarını görmezden gelerek doğrulmadan cevapladı. "Dokuz buçuk." 

Berk tekrar gözlerini kapattığında şekilli kaşlarını çattı Zehre. Mutluydu çünkü kardeşi güvendeydi. Berk'e güveniyordu. 

"Hey," diye söylendi huysuz bir sesle. "Uyan artık." 

Berk ona bakan gözleri farkındaydı, eliyle Zehre'nin başını göğsüne bastırdı. "Çeneni kapat da uyuyalım." dedi. Gece boyunca Zehre'nin nazını çektiği için uykusuzdu. Ha bir de sabahın köründe onu arayan abisi vardı, bugün gerçekleşecek nikah töreninden bahsetmiş hemen sonra da bir ton azar kaymıştı. Siz de evleninden başlayıp Zehre'nin karnı büyümeden bu işi halledinde bitirmişti. Ha bir de isim konusu vardı ki...

Zehre kızgınlıkla, "Ya hadi uyan." demişti ama sesi epeyi boğuk çıkmıştı. Berk en azından Zehre'nin sesini kesmenin bir yolunu bulduğu için mutluydu. 

Sanki Zehre'yi hiç duymamış gibi Zehre'nin beline sıkıca sarıldı ve gözlerini daha sıkı kapattı. Tam olarak Zehre'yle nasıl seviştiklerine dair bir şeyler arıyordu zihninde ama maalesef ki bomboştu. Bu düşünceler de uykusunu kaçırmaya yemin etmiş gibi üşüşüyordu. Acaba canını yakmış mıydım diye sordu kendi kendine bu kez de ama Zehre tatlı tatlı konuşunca tüm düşünceleri yerle bir oldu.

"Berk, acıktım ama."

Berk tek gözünü açtı, güç bela başını kurtarmış olan Zehre'nin ona melun melun baktığını görünce söylendi huysuzca. "Bakıcın mıyım senin, git ye bir şeyler. Rahatsız etmesen olmaz mı?" 

Zehre kaşlarını epeyi bir çattı, Berk'in üstünden kalkarken şuursuzdu. Berk'e nasıl uyarılar gönderdiğinden hiç haberi yoktu, Berk bu duruma da şaşırıyordu. Bildiğin saf salak şeytan diye düşündü Zehre için. 

"Değilsin bakıcım." dedi kelimelerin üstüne basa basa. Sonra hemen ekledi. "Mutfağında boğazımı kesmek isteyen birileri olabilir, mühim değil mi senin için?"

Berk'in kaşları çatıldı. "Gelemezler artık." dedi kendinden emin bir şekilde. Yine de içini rahat tutmak için yataktan doğruldu. "Ne yiyeceksin?" diye sordu merakla. 

Kahvaltı kelimesi bile Berk'e bir şeyler çağırmıyordu, hamile bir kadına ne hazırlayabilirdi ki? 

"Sembusek!" dedi heyecanla Zehre. Canı şimdi fazlasıyla çekmişti, hem bir de kokusunu hayal edince... "Ay, canım fena çekti." dedi ve dudaklarını yaladı. Ona hayretle bakan Berk'ten habersizdi. Hemen sonra Berk'e döndü. "Sembusek ve Kiliçe. Annem çok güzel yapardı. Berk, canım çok çekti." 

Berk bu isimleri hiç duymamıştı, neceydi bu? 

"Benim yapabileceğim bir şeyler iste, omlet gibi." 

BORDO HAREKATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin