MEYUS (DÜZENLENDİ)

8K 631 36
                                    




Zaman sert ve büyük bir kaya, kayayı tüketen ve parçalara ayırıp aşındıran haşmetli rüzgar. Haşmetli rüzgar;nice kokular taşıyan,nice yüzler okşayan, nice haberler getiren..

Ahmet oturduğu duvarın dibinde sol tarafından esen rüzgarı hissediyor, gözlerini kapatmış. Rüzgarı kokluyor, yarin kokusunu bir nebze alabilmek için.

Kafasını duvara yasladı, aklına üşüşen düşüncelerin verdiği öfkeyle kafasını duvara sertçe vurdu ve gözlerini sıkı sıkıya yumdu. Yanına oturan adamdan elbette haberi vardı, sezgileri fazlasıyla kuvvetliydi. İyi iz sürerdi. Biçok mahareti vardı ve o bütün bildiklerini unutturacak bir şeye tutulmuştu, tutulmuş ve öylece kalmıştı.

"Onu bulacağımız kesin." Dedi Poyraz bir günde çöken adama. Onun bu üzüntüsünü gördükçe kendi acısını içine gömüyordu, kız kardeşini kaçırmışlardı.

"Kesin." Dedi adam tıslarcasına.

Sonra, sonra konuşmadılar. Biraz sessizlik her şeyin üstesinden gelecekti sanki.  Lakin sessizlik zamanı yiyip bitiriyor ve tükenen zaman da umut vermiyordu. Zaman akıp gitmesin istedi sanki Poyraz Ali. Öfkesi vücudunda bir elektrik etkisi yaratmıştı sanki. Bir an da hırladı öfkeyle.

"Ulan anasını sattığımın dünyası!"

Sözlerinin devamı gelmedi. Aniden ayağa kalktı ve Ahmet'in başında dikilirken konuştu.

"Bizden o orospuyu istiyorlar."

Ahmet gözlerini açtı, kahverengi gözlerinin etrafı kızarıktı. Rüzgar saçının üst kısmını okşuyordu, sanki Şevval'in eliydi..

"Poyraz," dedi kısık ve boğuk bir sesle. Ardından durdu ve bir nefes çekti ciğerlerine. Gözleri alev alev yanarken konuştu keskin bir sesle. "Gebertirim, hepsini tek tek gebertirim."

Güneş tepeden çekilirken karargahta düzenli bir telaş vardı, askeriye böyleydi. Disiplinli telaş, düzenli kargaşa.. Öğretilen: bir düzene ve disipline sadık kalmaktı. Düzen ve disiplin büyük başarıları beraberinde getirirdi. Hele düzen ve disiplinle inanç harmanlanınca... Türk Silahlı Kuvettleri'nin başarısını düzene, disipline ve inanca bağlayabilirdik.

Poyraz önündeki dosyaları bir kenara itti, bütün bu evraklar Meliha'nın sorgusuna aitti. Yanında oturan ve pür dikkat bilgisayar ekranından gönderilen kayıtı izleyen kadına yan gözle baktı. Saçının bir kısmını kulağının arkasına sıkıştırmıştı, topuzu dağılmıştı. Gözlerini ekrandan çekerken videoyu durdurdu ve boynunu ovaladı. Bütün bu incelemeden tek bir sonuç bile alamamıştı, canı sıkılırken Poyraz'a baktı ve gözlerindeki üzgün ifadeyi sakladı.

"Bir iz yok. Kamera kayıtlarından da bir şey bulamadık."

"Mutlaka geride bir şey bıraktılar," diye söylendi adam ve sandalyede geriye yaslandı. Karşısındaki duru güzellik dikkatini dağıtmasın diye gözlerini dosyalara dikti. Onu istiyordu, onunla bir ömür istiyordu.

"Sorguya alalım Meliha'yı, bize istediğimizi verecek tek kişi şu an da o."

Emrini söyledikten sonra ayağa kalktı ve toplantı odasının kapısını açtı, "Hadi mavi kurt."  Dedi candan bir sesle.

***

Duvarların ortasında karanlık bir odada masanın üzerine kelepçelenmiş elleriyle etrafa kızgın bakışlar atan kadın yeşil gözlerini önünde duran adama dikti.

BORDO HAREKATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin