Türk'le Savaşan Yok Olmaya Mahkumdur (2)

7.4K 632 120
                                    

Merhaba. Nasılsınız? Ben desteklerinizden, uzun yorumlarınızdan ve oylarınızdan dolayı çok mutluyum.Hoş tavsiyelerinizi dinleyeceğim, uzun bölümler yazmak için uğraşacağım, bu bölüm eski bölümlerin iki katı uzunluğunda. İnanın, okuduğum yorumlar beni fazlasıyla teşvik etti, bana yardımcı olduğunuz için teşekkür ederim. Bölümü geciktirme sebebime gelince, bayram dolayısıyla biraz yoğundum. Bir sonraki bölüm için tarih veremesem de en kısa zamanda geleceğini bilin. 

Bu arada çok oy, uzun yorum; hızlı bölüm, uzun bölüm. 

Sizi çok seviyorum. 

İyi bayramlar, iyi okumalar. 


***

Soğuk bir bıçak gibi bedenimi keserken aydınlanan gün kan kokuyordu. Nefesim havada bir bulut kütlesi oluşturuyor ve üzerimize yağan kar tanelerini buharlaştırıyordu. 

Koşmak... Ölümün etrafımızı cayır cayır yaktığı bu dağda haşin bir atlı gibi devamlı gidiyordum. Yerde yatan adama yardım için... Ölümü öldürmek için.

Kurşun sesleri kulaklarımda zılgıt çalarken ona ulaştım, hiddetle yanına oturduğumda yerdeki kar patladı ve etrafa saçılırken sarı adamı gördüm. Göğsü kan dolmuşken ciğerlerine bir şey olma ihtimali geldi direkt aklıma. 

Elim ayağım boşalırken gözümden yaşlar akıyordu, bana soluk kahveleriyle bakarken hiddetli bir öksürük tuttu onu. Montumu çıkartıp sakladığım ağrı kesici iğneyi çıkardım. Bir kuş gibi titrerken, "Abi." kelimesi çıktı dudaklarımın arasından. 

Bileğimi sıkıca tuttu, gözleri dolmuştu ama huzurlu gibiydi. Öksürüklerinin arasından konuştu. 

"Kulaklığımı çıkar." 

Onun bu halini kimse duymasın istemişti sanki, hızla dediğini yaptım. Saçlarını ağlayarak okşarken müdahale edebilecek olmamla ilgili bir düşünce beynimi kemirmek için delirdi. Ciğerlerine bir şey olduysa... Yutkundum ve göğsünü bir çırpıda açtım.

"Acımıyor." dedi doğrunun aksine. İğneyi kullanmamı istemiyordu. Onu dinlemedim ve iğneyi yarasına yakın bölgeye batırdım. Üniformamın üst kısmını çıkartıp göğsüne tampon uygulamadan önce durumu kontrol ettim, kulaklığıyla beni dinleyen bir sürü adama ne diyecektim. 

Bileğimi sıkıca tuttu, gücü bedeninden çekilirken göğsüne tampon uyguluyordum. 

"Üzgünüm," diye fısıldadım ve hemen ardından devam ettim. "Şehit olamayacaksın." 

Göğe bakarken kar tanelerinin güzelliğine aşık olmuş gibiydi. 

"Bu yara senin gibi adama ne yapar?"

Ardından bağırarak, "Komutanım, hastane acil!" dedim. Bu cehennemden acilen çıkmamız gerekiyordu, acilen. Onu kurtarmamız gerekiyordu. 

Poyraz'ın sesini duydum, "Helikopter gelecek!" diye bağırdı ve Ahmet komutanın her şeyden bağımsız isteğini dinledim. 

"Su." dedi. Kısa ve özdü. 

Yarasına tampon uygulamaya devam ederken kurşunu burada çıkarmamın doğuracağı durumları kafamda tartıyordum. 

Başımı hayır anlamında salladım, yüzüne bakarken kahverengi gözlerinde canı gördüm, ruhu gördüm. 

BORDO HAREKATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin